Gelir adaletsizliği insanlığın kaderi mi?

Kadirhan ÖZTÜRK Ekonomi 1 yorum
3 Şubat 2021 Çarşamba

Özellikle son 50 yılda, tüm dünyada gelir adaletsizliği giderek artıyor. Bu problemin sonuçlarını hep beraber yaşıyoruz. Büyük balığın küçük balığı sürekli olarak yutmasının nedeni gerçekten sistem mi? Bana göre cevap hem evet hem hayır.

2020 yılında dünyanın en zengin insanları listesinin ilk sırasında Jeff Bezos var. (Dönemsel olarak Elon Musk Tesla’nın borsa performansına göre birinci olabiliyor.) Jeff’in bilinen serveti 147 milyar dolar. Ardından gelen Bill Gates’in serveti ise 103 milyar dolar. Yani Jeff Bezos’ın servetinin yüzde 71’ini kadar. Sıralamada 10. sıradaki Jim Walton’ın (Wallmart) serveti ise ‘yalnızca’ 57 milyar dolar. Yani dünyadaki en zengin insan bir masaya otursa bile, o en zengin on insan arasındaki zirve ve dip arasında neredeyse üç kat fark var. Söylemek istediğim de tam olarak bu, gelir adaletsizliği sadece alt kesimlerde yok, elitler arasında dahi ciddi bir gelir adaletsizliği var.

Oysa 57 milyar dolarlık bir servet, en iyi analistleri ve danışmanları tutarak, en iyi yatırımları yapmak ve paranızı katlamak için fazlasıyla yeterli bir para. Fakat yine de, dünyanın matematiği burada devreye giriyor. Ben buna “Rüzgârı arkanıza almak” diyorum. Hayatın belli bir döneminde rüzgârı arkanıza alıp, önemli gelişme kaydettiğinizde, matematik artık sizin lehinize çalışmaya başlıyor ve tabi ki söz konusu para ise diğer insanların aleyhine.

Doğa bize ne söylüyor?

Bu konuda her zaman şu basit örneği vermişimdir. İkinin karesi dörttür, fakat dördün karesi on altıdır. On altının karesi ise iki yüz elli altı. Doğanın matematiği, rüzgâr dönünceye kadar hep güçlünün tarafında olur. Başlangıçta iki ile dört arasındaki fark, gün geçtikçe artar. Daha çok para daha çok para kazanma şansı verir ve alternatifleri değerlendirme imkânınız olur. Aslında bu, ekonomi ile ya da kapitalist sistemle ilgili bir konu değil. Bu doğa ile ilgili bir konu. Hayvanlar aleminde, bir bölgede gücü elinde bulunduran sürülere bakarsanız, çeşitli imkanları avantaja dönüştürerek karşı konulamaz bir güç kazanmış olduklarını görürsünüz. Başlangıçta iklim, av sayısı, avlanma kolaylığı gibi faktörlerdeki küçük farklar, zaman ilerledikçe artar ve arada büyük farklar oluşur. Güneşin gelme açısı belki de yalnızca on santimetre daha iyi olan bir bölgede ağaçlar çok daha hızlı büyür. Başlangıçtaki on santimetrelik bir fark, 100 yıl sonra büyük bir ormanla çalılık arasındaki farkı oluşturmuştur.

Mutlak eşitlik yerine insan onuruna yakışır yaşam

Tüm dünya tarihi boyunca eşitliğe çok yaklaştığımız tek bir an bile olmadı. Bunun temel sebebini iyi insanlar ve kötü insanlar gibi romantik temellere dayandırmak yanlış olur. İnsanların farklı karakter yapıları, çevresel gelişimleri gibi nedenlerden dolayı, gelir eşitsizliği her zaman olacaktır diye düşüyorum. Dünya o kadar hızlı değişiyor ki, bir dönem belli özelliklere sahip olan insanlar gelir dengesini lehlerine bozabilecekken, dünyanın değişmesiyle, bir önceki dönemde daha az gelir getiren beceriler önem kazanabilir. Analitik zekânın hızla para yaptığı dönemlerin sonunda, duygusal zekâ sahiplerinin özellikleri sisteme daha uygun hale gelebilir.

İşte bu sebeplerle gelir adaletsizliğini bitirmek, doğanın kendisine savaş açmaktan farksızdır. Gördüğünüz gibi dünyanın en zengin on insanı arasında bile ciddi bir adaletsizlik var aslında.

Bu sebeple insanlık olarak asıl enerjimizi harcamamız gereken nokta, gelir adaletsizliği yerine her insanın temel gereksinimlerini rahatça karşılayabildiğini ve insan onuruna yakışır bir hayat yaşaması için mücadele etmektir.

Sevgili dostlar bir problemi çözebilmenin en önemli adımı, problemi doğru anlamaktır. Hazırlık sürecini iyi yapmaktır. Abraham Lincoln’ün dediği gibi, “Bana bir ağacı kesmek için altı saat verirseniz, ilk bir saatimi baltamı bilemek için harcarım.” Ben şahsen ilk üç saatimi baltamı bilemek için harcamayı dahi seçebilirim. Günümüz dünyasında yaşanan yoksulluğu çözebilmek için, asıl odaklanmamız gereken konu her insanın onurlu bir yaşam sürebilmesidir. Diğer tarafta, her zaman rüzgârı arkalarına alan biri olacaktır çünkü. Son 10 bin yıllık tarihimizde olduğu gibi.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün