Kaos ortamında Davos

Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU Dünya
27 Ocak 2021 Çarşamba

Her yıl İsviçre’de yapılan Davos zirvesi bu yılın kaos ortamında Zoom ile 25 Ocak’ta başladı. Amaç karıncalanan kasları çalıştırmak ve birbirinden kopmamak. Yoksa 60’dan fazla ülkenin 3000’i aşkın devlet ve hükumet yetkilileri ile iş çevrelerini ve basın kuruluşlarını sanal âlemde buluşturmanın teknik zorlukları çok. 500 ayrı oturumun yapılması ve sanal güvenliğin sağlanması da işin cabası. Geçmişte bir dil ve hedef birliği oluşturulmaya çalışılıyor, toplantılar sonunda evli evine, köylü köyüne dönünce herkes kendi gündemine dönüyordu. Her yıl yapılan görkemli toplantıların asıl amacı, dünya için iyi olandan çok iş çevreleri için iyi olanın, dünya için de iyi olacağı mantığına dayanıyordu. Ekonomik zorluklar galebe çalınca Davos’un işbirliği ruhu zaten yerini “gemisini kurtaran kaptan”, “paçasını kurtaran keçi” veya “kendi bacağından asılan koyun”a bıraktığı için de bir yıldan diğerine birçok konu yerinde saymaya devam ediyordu. Biraz da bu nedenle hep rengi, albenisi ve coşkusu yararından fazla izlenimi veren Davos’un 2021 Zoom toplantılarından beklentinin çok fazla olmasını beklemek abesle iştigal olur. Yine de, fiber hatlar bu kadar yükü kaldırırsa hiç olmazsa Trump’ın gitmesi ile yeniden canlanacak “çok taraflılığı” kutsar ve 1917’den sonraki en büyük sağlık krizini, Dünya Sağlık Örgütüne can suyu yetiştirmek için sözler verirler umudundayım.

Bu Yılki Tema ‘Büyük Sıfırlama / The Great Reset’

Dünya Ekonomik Forumunun kurucusu Klaus Schwab, bu yılın temasını ‘sıfırı tüketmenin’ teknik beyanı olan ‘Büyük Sıfırlama’ olarak açıkladı. Hayatta hiçbir şeyin garantisi yok.  Schwab’ın 24 Ocak 1971’de, o tarihte hâlâ AET’ye girsin mi girmesin mi tereddüdü içinde bulunan İngiltere’yi temsilen Prens Charles ile birlikte başlattığı, iş-keyif-eğlence üçü bir arada girişimi, işte ellinci yılın altın jübilesini yapacağı bu yıl COVID-19 fırtınasına yakalandı. Üstelik artık İngiltere AB ile değil kendi ayaklarının üzerinde Davos’ta arz-ı endam edecek. Davos müdavimleri bundan önce İsviçre Alplerinde kaç kar fırtınasıyla karşı karşıya kaldı, karda kışta uçaklar nasıl inip, kalktı, muhterem zevat kongre otellerine taşınırken resmi veya özel kortejleri karlı patikalarda kaymaktan hangi manevralarla kurtarıldı hatırlamıyorum. Zaten böyle şeylere pek dikkat etmiyorduk. Asıl verilen sözlerle, zirve sonrasında atılan adımların birbiri ile uyumlu olup olmadığına bakıyorduk. Ama bu yıl COVID-19 fırtınası, tayfuna dönüşürken sadece medyanın bize aktardığı sanalın sanalı görüntülerle yetinecek, süslü sözlerin ellinci kez bir daha duyacağız. Kucaklaşmadan, el sıkışmadan verilen sözler olacak bunlar.

“Yeni Bir Dünya İstiyorum, Gözlerim Açık”

Schwab’ın sıfırı tüketen dünya teması moralleri fazla bozmasını diye bu yıl toplantı ikili formatta yapılacak. Üç günlük sanal ısınmanın devamını mayıs ayında Singapur’da planlamaları, o zamana kadar COVID-19’un büyük ölçüde kontrol altına alınacağı konusunda bir güvence olmalı. Mayıs toplantısında Singapur’un tropikal güneşi altında “Birlikte ve acilen daha adil, daha sürdürülebilir ve daha esnek bir küresel ekonomik ve sosyal sitemin temellerini atmaya” yemin edecekler. Bu kadar büyük bir ağırlığı Singapur’un kaldırabilmesi için önünde sadece dört ay var. Neden Singapur? Maksat COVID’den kaçmak mı? “Bakın bir salgınla hepiniz sapır sapır döküldünüz, oysa ben hâlâ ayaktayım ve sizi ancak ben kurtarabilirim” afra tafrası ile dünya etrafında günde iki üç kez dönen, dönerken de Güney Çin Denizinde fırtına estirmekten geri durmayan Çin’e gözdağı mı vermek mi?

Kurumsal rüştünü ispatlayan Davos toplantılarının elli yıllık geçmişinde bazı yıllar özellikle önemliydi. Veya bana öyle geldi. Ancak nefesi amacını gerçekleştirmeye hiçbir zaman pek yetmedi. 2006’da “İsrail’i boykot” çağrısının bugün geldiği noktaya bakın. 14 yıl sonra Filistin yeni bir seçim belirsizliğinde, İsrail ile tüm Arap ülkeleri aynı cephede. Boykotun asıl sahipleri bu işi yıllar sonra, Davos etkisi olmadan rafa kaldırınca Davos tembihin de sadece nahif bir değeri olduğu anlaşıldı. Tabii 2009 tarihindeki “Gazze: Ortadoğu’da Barış İçin Model” oturumunu da unutmak mümkün değil. Ne o sert çıkışların önemi kaldı, ne de Gazze’ye barışın gelmemiş olmasının. Ama ben Şimon Peres - Saeb Erekat sohbetlerindeki diyalog kanallarını açık tutmak nasihati hiç unutmadım. Bunda ise Davos’un rolü hiç olmadı.

Korumacılık, Küresel Isınma ve Nükleer Silahlanma Temaları

Davos’un 2015 yılında Kuzey Kore’ye yaptığı, 1998’den sonra aralarına yeniden katılma çağrısını anlamlı bulmuştum. Ama bu ülkenin 2016’da nükleer testlere başlamasını engelleyemediklerine göre Davos’un hoş bir seda olmaktan öteye geçemediği bir kez daha anlaşıldı. 2017’de Çin, İsviçre Alplerine küresel serbest ticaret çağrısı yapmaya çıktığında Trump’ın yaptırımlarından kendini koruma gayreti içindeydi. Davos müdavimleri açık açık Xi Jinping’i savunamadılar. Ama Davos, Çin’in bile erişmek ve tepeden dünyaya seslenmek fırsatı bulduğu bir zirve olduğunu ispatladı. 2018’de Modi’nin zirveden yaptığı küresel ısınma uyarısına, terörizm ve korumacılığa karşı mücadele çağrısına kim önem verdi? Galiba Modi’nin kendi değil, Trump hiç değil. Geçen yıl yani 2020’de COVID’19 un gölgesi Alplerin eteklerine yeni yeni ulaşırken, Davos’un da gündemine Rus casusları gölgesi düşmüştü. Zaten sonrası zor bir yıl oldu. Şimdi beklentim İran’ın Davos’a eklemlenip, eklemlenmeyeceği. Ticaret başka, siyaset başka mı? Yoksa ‘hem siyaset, hem ticaret’e devam mı?    

Dünyaya COVID-19, Davos’a Gençlik Aşısı Gerek

Şimdi bir taraftan zenginin parası züğürdün çenesini yormaya devam ederken, diğer taraftan Davos oturumlarında züğürt ülkelerin sesi yankılanıyor. Zenginler iyi birer dinleyici haline geldi. Ama hiç olmazsa en fakirlere bedava aşı ulaştırma sözü verseler. Mayıs ayındaki Singapur toplantısının şimdi bir de genç katılımcılardan daha fazla nasibini alması bekleniyor. Bu ileri yaştaki katılımcılar COVID’den hâlâ çekindiği için olabilir. Öte taraftan genç nefese ve sese dünyanın şimdi daha fazla ihtiyacı olduğu için bu yaklaşımı anlamlı bulduğumu itiraf etmeliyim. Keyfiyet böyle olunca şu sırada yapılan sanal zirve bir tarafa, eğer toplanabilirse 25-28 Mayıs 2021 Davos Zirvesine damgayı, Justin Trudeau ile Kanada’nın, Jacinda Ardern ile Yeni Zelanda’nın vurmasını beklemek gerekir. Eski kuşak umudumuzu yeşertmekten aciz. Galiba sorumluluğu gençlere devir etme zamanı geldi.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün