4. Yahudi Medya Zirvesinin ana gündemi: İsrail ile Amerikan Yahudileri arasındaki görüş ayrılığı oldu

Yahudi İnteraktif Medya Zirvesinin dördüncüsü bu sene çevirim içi olarak düzenlendi. Birlik ve dayanışma mesajlarının verildiği zirveye, pandeminin etkilerinin yanı sıra antisemitizmdeki yükselme ve Amerikan Yahudileri ile İsrail arasındaki ilişkiler damga vurdu.

Karel VALANSİ Dünya
16 Aralık 2020 Çarşamba

İsrail Basın Ofisi ve Diaspora Bakanlığı tarafından dördüncüsü düzenlenen Jewish Interactive Media Summit (Yahudi İnteraktif Medya Zirvesi) bu sene öncekilerden farklı olarak çevirim içi olarak gerçekleşti. İsrail ve İsrail dışındaki gazeteci ve blogger’ları bir araya getirme amacını taşıyan zirveye COVID-19 damgasını vurdu.

Zirvede farklı paneller gerçekleştirildi. Bunların öne çıkanları İsrail ile İsrail dışında yaşayan Yahudiler arasındaki fikir ayrılıkları, pandemiyle yeniden yükselmeye başlayan, her şeyin altında bir Yahudi parmağı arayan komplo teorileri ve antisemitizm oldu.

Öncekilerin aksine tek güne sığdırılan zirvede sanal ortamda bir araya gelebilen katılımcılar, İsrail’in önde gelen politikacı, fikir önderleri, akademisyen, gazeteci ve sivil toplum uzmanlarıyla fikir alışverişinde bulunma şansını yakaladı.

Her sene olduğu gibi İsrail Devlet Başkanı Reuven Rivlin’in açılış konuşmasıyla başlayan zirveye, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail Savunma Bakanı ve koalisyon ortağı Benny Gantz video mesajlarıyla katıldı.

Rivlin, konuşmasında Yahudi medyanın birleştirici rolüne değinirken, özellikle antisemitizmle mücadele eden cemaatlerin sesleri olarak Yahudi gazetelerin önemine değindi. Asırlık gazetelerin kapandığının altını çizen Devlet Başkanı, Yahudi basınının desteklenmesi gerektiğini belirtti.

Netanyahu, 2020’nin sadece korkunç bir salgınla değil, İsrail’in üç Arap ülkesiyle barış yapmasıyla da hatırlanacağını söyleyerek bu barış çemberinin büyümesini beklediğini belirtti. Nitekim ertesi gün ABD Başkanı Trump, İsrail ile Fas arasındaki diplomatik ilişkilerin başlayacağı haberini duyurdu. Böylece henüz yıl bitmeden Fas, dördüncü Arap ülkesi olarak, İsrail ile normalleşme yolunda adım atmış oldu.

Zor zamanlardan geçildiğini belirten Gantz, pandemi, artan antisemitizm ve bölünmüşlüğü önemli tehditler olarak sıraladı. Bu zor günlerde birlik olmanın ve birbirine destek olmanın önemine değinen Savunma Bakanı, farklı toplumlar olunsa da daima tek millet olunduğunu vurguladı. Bu vurgu bu seneki zirvenin de ana temasıydı. Dayanışma kampanyası ana etkinliği olarak sunulan buluşma da dayanışma ve birlik düşüncesi öne çıktı. Zirvenin ardından verilen konserde de tek millet, tek şarkı teması hakimdi.

Başrolde Diaspora

Önceki zirvelerin aksine, bu zirvenin başrolünde Diaspora Bakanı vardı. İsrail ile İsrail dışındaki Yahudi toplumları arasındaki ilişkileri yöneten Diaspora Bakanlığı, 2015 yılına kadar bütçesi düşük, en küçük bakanlıklardan biriydi. Ancak Amerikan Yahudileri ile İsrail arasındaki görüş farklılıkları arttıkça ve ciddileştikçe, hükümetin bu bakanlığa verdiği önem de, bütçe de arttı.

Bu zirvede ev sahibi olarak iki konuşma yapan Omer Yankelevich, İsrail’in ilk kadın ve ultra-Ortodoks bakanı. Yankelevich dindar bir partiden değil, Mavi-Beyaz İttifak’tan seçildi. Mavi-Beyaz, Haredilerin de askere alınması gerektiğini, okullarında devletin ana müfredatının işlenmesi gerektiğini düşünen bir parti.

Yankelevich sözlerinde dayanışmanın gerekliliğini vurguladı. Tüm Yahudilerin birbirlerinden sorumlu olduğunu tekrarladı ve dünya Yahudilerinin bir aile olduğunu, aralarında köprüler kurmak gerektiğini dile getirdi. Yankelevich ayrıca, ‘Diaspora Yahudilerinin kendilerinin ilgilendiren konularda İsrail’in aldığı kararlarda söz hakkı olmasını’ destekleyen bir yasa tasarısının da mimarı. Yankelevich’in bu tasarısı zirvenin ilk panelinin de konusunu oluşturdu.

Zirvenin geneline baktığımızda İsrail ile İsrail dışında yaşayan Yahudiler arasında bir birlik oluşturma mesajları verilse de, buradaki ana hedefin güçlü Amerikan Yahudileri olduğu anlaşılıyor. Hatta katılımcılar Latin Amerika ve Avrupa Yahudilerinin de önemli olduğunu belirtme ihtiyacı duydular. Amerikan Yahudilerinin İsrail ile olan ilişkilerinin tamiri, bu zirvenin belki de en önemli hedefi.

İsrail, Amerikan Yahudilerinin İsrail’e olan desteklerinin özellikle genç nesilde azalmasının önüne geçmek istiyor. Amerikalıların gözünde ise Netanyahu’nun koalisyonlarının yapı taşını oluşturan ve oy oranlarından daha fazla güce kavuşan ve önemli bakanlıkları ellerinde tutan ultra-Ortodoksların kendi inanışlarını empoze etmeleri. Amerikan Yahudilerinin en önemli sorunu İsrail’in devlet eliyle Ortodoks dini kurallarını dikte etmesi. Reformist, liberal, muhafazakâr Amerikalı Yahudiler, Ağlama Duvarının herkes için kutsal olduğunu belirterek ultra-Ortodoksların kontrolünde, onların kurallarının belirleyici olmasına karşı çıkıyorlar. İsrail hahambaşılığının Yahudilik kimliği tanımı ve kişinin Yahudiliğini kabul etme kriterleri, bazen DNA ile Yahudiliklerini ispat etme talebi birçok toplumdan tepki görüyor. Bu durum özellikle Amerikan Yahudileriyle İsrail’in bağlarını zedeliyor.

Konuşmalarda bu konular irdelenirken, İsrail’e yönelik bir başka tenkit de dile getirildi. İsrail’in Amerikan Yahudilerine ancak bağışa ve Washington’da lobi faaliyetine ihtiyaç duyduğunda başvurduğu, Amerikan Yahudilerini anlamadığı ve anlamaya çalışmadığı söylendi.

Zirvede ayrıca, sosyal medya ve grupların Yahudi düşmanlığını arttırması ve bunda pandeminin rolü konuşuldu. Pandeminin İsrail dışındaki Yahudilerin Yahudi kimliklerini tehlikeye attığı iddia edildi ve bu konuda İsrail’in destek vermesi gerektiği belirtildi. Birçok katılımcı İsrail’den, başta eğitim konusunda olmak üzere topluluklarına destek vermesini talep etti. Zirve, Birleşik Arap Emirlikleri Baş Hahamı Elie Abadie ile yapılan söyleşinin ardından komedyen Avi Liberman’ın skeci ve İsrailli sanatçılardan müzik performansı ile tamamlandı.

Önceki zirveye göre dikkatimi çeken en büyük fark zirvenin ev sahipliğinin ağırlık olarak Dışişlerinden Diaspora Bakanlığına geçmiş olması. Bir diğer fark ise, son sefer konuklara hoş geldin diyen ABD’nin İsrail Büyükelçisi David Friedman’ın eksikliğiydi. En önemli fark ise bu zirve için Kudüs’te bulunmamış olmamızdı.

İsrail’in iki senede bir düzenlediği Yahudi Medya Zirvesi, tıpkı benzer aralıklarla yapılan Hristiyan medya zirvesi gibi günün ihtiyaçlarına göre yeniden şekilleniyor. Ancak daha önceki zirvelerde yer alan, Arap gazetecilerin sorunlarına değinen paneller dışında Müslüman gazeteciler için düzenlenen bir medya zirvesi bulunmuyor. Belki İsrail ile Körfez ülkeleri arasındaki diplomatik açılım böylesi bir zirvenin düzenlenmesi için sebep olur.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün