Alexandria Ocasio-Cortez tipi ‘solculuk’ neden yükseliyor?

ABD’de seçimlerini Joe Biden ve Kamala Harris’in kazanmasıyla birlikte ABD’nin birçok açıdan ‘fabrika ayarlarına’ döneceğini kolaylıkla tahmin edebiliriz. Bu konuda çok yazılıp çizilecektir, ben bu yazıda dünyada solun nereye gittiği ile ilgilenmeyi tercih ediyorum. Tabii öyle bir sol hâlâ varsa…

Perspektif
18 Kasım 2020 Çarşamba

Meriç Aytekin

Geçenlerde Bernie Sanders ve AOC (Alexandreia Ocasio-Cortez) ikilisi ile Biden ve Harris ikilisinin karşılaştırılmaları sosyal medyada viral oldu. Bu viralin ciddi bir politik altyapısı da var. Kaba bir ifadeyle Sanders Demokrat Parti’nin sol kanadının merkeze en yakın ismini temsil ederken AOC ‘sözüm ona’ Demokratların en sol ve ‘radikal’ kanadını temsil ediyor. Kamala ve Biden ikilisi için de temsiliyet düzeyinde de olsa Kamala’nın daha solda kaldığı söylenebiliyor.

‘Sol kanat’ gibi neyi imlediği belirsiz kavramlar Amerikan siyasetinin baştan sona liberal söylemlerle kurulduğunu hemen hatırlatıyor. Öncelikle Amerika’da sol diye bir şeyin olmadığını, olmasının da kolay kolay mümkün olmadığını kabul edelim. Amerikan toplumundan bir Rosa Luxemburg çıkmasını beklerseniz karşınıza Ayn Rand gibi bir figür çıkar! Bu açıdan Amerikan toplumunun kurucu değerlerini çok iyi kavramak gerekiyor. (Belki ilk dönemleri Emma Goldman veya Voltairine de Cleyre gibi parlak anarşistler çıkarabilmişti.)

***

Demokrat Parti’nin ‘radikal solu’ bizde HDP ile CHP’nin karışımı bir sol liberalizme tekabül eder. Yani HDP’nin ve CHP’nin AB’yi ve liberal değerleri olumlayan kesimlerini harmanlarsanız ve biraz da DEVA partisi liberallerini eklerseniz; Rashida Tlaib, Alexandreia Ocasio-Cortez, Ilhan Omar gibi profillere ulaşırsınız. Zaten AOC’nin açıklamalarına bakarsanız partisini sola çekmeye çalışmadığını, gerçekte olduğu yere getirmeye çalıştığını iddia ettiğini görürsünüz.  

***

Avrupa solcuları için özellikle Yeşillerin genç siyasetçilerini incelediğimizde AOC tipi solculuğun bir replikasını kolaylıkla görebilirsiniz. Avrupa sol liberalizminin AOC tipi solculuğa öykünmesinde şaşılacak bir şey yok peki Türkiye soluna ve muhalefetine ne demeli?
Parlamenter siyasetin tadını alan popülizmin profesyonel siyasetçileri ne hale getirdiğine bakar mısınız? Üstelik AOC tipi solculuğa özenenler illa siyasi partiler içinde bulunmak zorunda da değil. AOC’nin adeta bir şov programındaymış gibi takındığı söylemler, beden dili, ki bunlar Amerikan siyasetinin ‘temel’ değerleridir, bizim demagog solcularımıza da çekici geliyor.

Klasik anlamıyla siyaset artık kimseye cazip gelmediği için solculuğun da bir şov programına yakışır olanı tercih ediliyor. Yüksek duygusal reaksiyonlar, aşırı çalışılmış mimikler ve beden dili, retoriği kuvvetlendirilmiş ajitatif çıkışlar… Tüm bunlar AOC’nin siyaset yapma biçiminin ayrılmaz parçası. Platon büyük bir tiksintiyle demagogların siyaseti nasıl hakikati öldürmek için kullandığından sürekli bahseder. Bugün durum sağda veya solda çok farklı değil.

Elbette Amerikan toplumu veya ‘solu’ istediği demagogun peşinden gitme konusunda ‘özgürdür!’ ancak ben Türkiye’de yaşayan biri olarak solun muhtemel ‘yozlaşmasına’ dair birkaç kaygımı paylaşmış olmak istiyorum. AOC Amerikan toplumuna daha doğru ifadeyle izleyicisine/tüketicisine iyi çalışılmış bir şov, ajitasyon ve performatif bir söylem vaat ediyor. Sadece Mark Zuckerberg’i ‘terlettiği’ söylenen soruları bile AOC’nin dilinin nasıl pasif agresif olduğunu, bir şov programından fazlasını vaat etmediğini göstermektedir.

***

Bunun elbette bizim aslında siyaset ile ilgilenen bir toplum olmamamızla da ilgisi var. Biz aslında siyaset ile ilgili bir toplum değiliz. Sayısız televizyon programında üzerlerine oturmayan yapmacık ağırlıklarıyla devlet ciddiyeti anlatan gazetecilerden ve siyasetçilerden çıkarsayabiliriz bunu. Her köşe başında siyaset konuşulur ama kimse doğru düzgün tek bir vatandaşlık iddiasının peşinden gitmez. Hatta böyle iddiaları küçümser ve fazla entelektüel buluruz çünkü siyasetin ne olduğu veya vatandaşlığın ne olduğu bize hiç öğretilmemiştir. Ve en önemlisi siyaset yalın haliyle aslında oldukça sıkıcı bir iştir! Tıpkı hakikat gibi! Hakikat sıkıcıdır ve insanlara sessizlik ve dinginlik vaat eder. Gürültü ve patırtı seven bir toplum için siyaseti sevmek ne kadar zordur!

Durum böyle olunca AOC tipi, siyasi olarak nihilist diyebileceğimiz ‘solculuk’, birçok kişiye çekici gelecektir. Üzerinde çalışılmamış, düşünülmemiş, oldukça yüzeysel ve reaktif bir demogojinin peşinden gitmek kadar kitle hissi veren bir şey var mı? Geleceğin siyasetiyle ilgileniyorsak AOC tipi solculuğun eleştirisini daha şimdiden yapmamız gerekiyor çünkü Kamala ile AOC arasında günün sonunda aslında çok büyük bir fark yok.

 


Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün