Buz Kraliçesi Veda Etti

Nick Bollettieri senin en büyük avantajının mental gücün olduğunu söylüyor, sen ne dersin? En güçlü tarafın nedir? Sanırım gerçekten 1 numara olmak istiyorum. Her zaman çok çalışıyorum ve işimden zevk alıyorum. Zamanı geldiğinde oraya çıkmaya çalışacağım. Kafamda sadece bu hedef var ve bu gerçekten harika bir şey çünkü çevremizde gördüğümüz birçok insan ne yapmak istediğini, hedefinin ne olduğunu bilmiyor. Ben hedefimi biliyorum ve bunu elde etmek istiyorum.

Mete YAYLALI Spor
4 Mart 2020 Çarşamba

Röportaj 2002 yılında, 15 yaşını doldurmamış, Florida’da IMG Academy tesislerinde Nick Bollettieri ile çalışan genç bir Rus tenis yıldızı ile yapılıyor, Maria Sharapova.

Röportaj yapıldığı yıl ilk WTA turnuvasını, Pacific Life Open, oynamış ve ilk turu geçip Monica Seles’e mağlup olmuş; Aus Open Jr ve Wimbledon Jr finallerini oynamış, özellikle Aus Open Jr finalini oynayan en genç sporcu olmuş (14 yaş 9 ay).

Röportajın devamında soruyorlar: “Profesyonel kadın tenisindeki oyuncular hakkında ne düşünüyorsun? Karşılaşmak istediğin bir oyuncu var mı?” Cevap veriyor genç Sharapova: “Turda Serena, Venus, Davenport, Capriati ve Hingis gibi çok iyi profesyonel oyuncular var ve onları izlemeyi çok seviyorum. Bugüne kadar karşılaştığım en iyi oyuncu Monica (Seles) oldu. Bu oyuncularla karşılaşmak ve en iyi oyunumu oynamak isterim ama böyle oyunculara karşı ne yaparım bilmiyorum.”

Röportajdan iki yıl sonra, 2004 Wimbledon, bu genç ve hedefine kilitlenmiş yıldızın dünya sahnesine çıktığı organizasyon olacaktı. Bir zamanlar hayranlıkla seyrettiği, 1999 yılının şampiyonu 5 numaralı seribaşı ABD’li Lindsay Davenport’u yarı finalde mağlup ederek önceki yılın şampiyonu Serena Williams ile final maçına çıkacak ve kazanacaktı. Lottie Dod ve Martina Hingis ile birlikte Wimbledon kazanan en genç üçüncü tenisçi olarak tarihe geçecektir genç yıldız. Artık gerçekten de bir yıldızdır. Bu sonuç tenis kamuoyunda büyük yankı yaratır çünkü son dört yıla damgasını vuran Williams Kardeşler efsanesine son vermiştir Sharapova. Gerçi o gün kimse gelecek yılları bilme şansına sahip olmadığı için gelecek sekiz yılda yine Williams Kardeşlerin Wimbledon zirvesinde olacağından haberdar değildi! Daha da ilginci, genç Rus yıldız bir daha hiç Wimbledon şampiyonluğu görmeyecektir. Bu etkileyici sonuçla ilk 10 içine giren Sharapova bir yıl sonra 1 numara koltuğuna oturacaktır.

Sonra…

Beklenmeyen veda

26 Şubat 2020 Çarşamba…

Ne önceden haber verdi, ne yenildiği bir maçtan sonra konuşma yaptı, ne hayranlarını topladı ve ne de bir yıl boyunca ortam hazırladı…

Vanity Fair ve Vogue dergilerinde bir haberle tenise veda etti.

“Bırakmadım, ara vermedim… Emekli oldum” dedi.

“Bütün dünyanın son kez göründüğümü bilmesi için korta çıkmam gerektiğini düşünmüyorum. Gençken de böyle bitmesi gerektiğini düşünmüyordum.”

“Korttaki fotoğraflarıma bakıyorum ama bakmak da istemiyorum çünkü çok ağrım vardı.”

2016 yılındaki 15 aylık doping cezasından sonra omuzundan ameliyat olan, ön kol kaslarındaki yanmalardan mustarip genç yıldız dönüşte ancak iki sezon dayanabildi. Bu yıl Avustralya Açık ilk turunda Donna Vekic’e mağlup olduktan sonra 20 Ocak’ta Los Angeles’teki evine dönerken kararını vermişti, artık zamanıydı. 6 gün sonra Kobe Bryant’ın ölümüyle sarsıldı.

“Üç gün sonra buluşmayı planlamıştık ki bu kaza yaşandı. Sanırım hepimiz hayat yolculuğunda yaptığımız işlerden dolayı kendimizi her şeyin üstünde görüyoruz fakat aslında çok kırılganız. Sonra bir olay oluyor ve aslında hayatınızda neyin önemli olduğunu anlıyorsunuz. Geleceğim için karar vermemi sağlayan bu an oldu.”

Eğer her olayın bir nedeni vardır, nedensiz sonuç olmaz diyorsanız Sharapova efsanesi sizi doğrulayabilir belki.

1986 Nisan’ında Çernobil patlamasaydı, hemen yakında bir şehirde yaşayan Yuri ve Yelena toplanıp Sibirya Nyagan’da ailelerinin yanına taşınmayacaktı. Bir yıl sonra Maria doğduktan sonra Sibirya soğuğuna alışamayan aile Karadeniz kıyısında Soçi’ye yerleşecek, Yuri burada tenis öğrenecek ve kızını da bu spora yönlendirecekti. Yani Çernobil faciası yaşanmasaydı belki de bugün Maria Sharapova adında bir tenis efsanesi olmayacaktı. Kim bilir belki de Çernobil yakınında, bugün Belarus sınırlarında Gomel şehrinde doğan Maria kaderinde ne varsa yaşayacak ve yine bugünlere gelecekti.

Hangisini isterseniz alabilirsiniz.

Yeni Dünya’ya yolculuk

Kızındaki yeteneği gören ve 6 yaşında onu Moskova’da Navratilova’nın bir kliniğine götüren Yuri, Çek yıldızın potansiyeli fark edip ABD’de çalıştırmayı teklif etmesiyle, bir yıl sonra cebinde bin dolarla, Yeni Dünya’nın yolunu tutacak ve serüven başlayacaktı.

Yuri kumar mı oynuyordu? Belki.

Yine de doğru insanlarla tanışmasının, çocuğun kariyerinde çok etkili olduğu görülüyor.

İlk menajeri Max Eisenbud diyor ki “Maria’yı ilk gördüğümde hayran oldum. O kadar konsantreydi ki her topu sanki Wimbledon finaliymiş gibi oynuyordu.”

2017 yılında cezası bitip de geri döndüğünde hayat artık başkaydı. Turnuvalarda kendisine ‘wild card’ verilmiyor, oyuncular kendisine verilen ‘wild card’lara tepki gösteriyordu. Fakat Sharapova bir daha toparlanamadı, omuzu hep sorun çıkardı, 2008 yılındaki ilk omuz ameliyatından sonra yeniden bıçak altına yattı.

“Son altı aydır günde 14 saat tedavi görüyorum, maça çıkmadan önce saatlerce makineye bağlanıp hazırlanıyorum. Bu çekilecek bir durum değil artık.” 

Maria ve meslektaşları

Rus yıldızın tenise veda etmesi tenis kamuoyunu belki üzmüştür ama meslektaşları için aynı şeyler söylenebilir mi? Ortada herkesin bildiği ama seslendirilmeyen bir gerçek var ki, Maria Sharapova belki de tenis sporcuları arasında en sevilmeyenidir.

Neden acaba?

Mart 2016’da bir basın toplantısı düzenledi ve kullandığı maddenin doping kapsamında olduğunu, bunu bilmediğini, on yıldır kullandığını ve bütün sorumluluğun kendisinde olduğunu söyledi.

Meslektaşlarından bazıları hemen demeç üstüne demeç verdi. Wozniacki, “Sporcu olarak bizi zor duruma düşürecek maddeler kullanmamalıyız” dedi.

Kvitova, “Sporcu olarak bizler vücudumuza giren maddelere dikkat etmeliyiz” dedi.

Azarenka, “Birçok sporcu çok üzgün ve hayal kırıklığına uğradı” dedi.

Serena, “Ne yaptığını ve neyi ihmal ettiğini itiraf edecek kadar cesaret gösterdi” dedi. Serena’nın Sharapova’nın en büyük rakibi olduğuna dikkat ediniz.

Fakat belki de en kötü yorumu 18 defa Grand Slam kazanmış, Amerikalı efsane Chris Evert yaptı: “Bu konuda oyuncuların tepkisi hakkında yorum yapmak zor çünkü Maria kendisini tenis dünyasından ve oyunculardan izole etmiş, hiç yakın arkadaşı olmayan bir oyuncudur.”

2013 yılında bir demecinde Sharapova demişti ki: “Gerçekten de birçok oyuncuyla yakınlığım yoktur. Aynı sporu yapıyorsunuz diye herkesle arkadaş olmak zorunda değilim.”

“Çok soğuk ve mesafeli bir oyuncudur. Oyuncuların bulunduğu alana adım attığı anda herkes konuşmayı keser ve sessizleşirdi. Antrenörleri, yardımcıları ve hatta o günkü erkek arkadaşı Dimitrov bile, Maria ortama girdiğinde her kimle konuşuyor ya da bakıyorsa bırakır ve kendisiyle sessizce göz temasında kalır, talimatlarını beklerdi. Maria’nın bulunduğu ortamda kendi ekibinden kimse başkasıyla sosyalleşmemesi gerektiğini bilirdi.”

Eski bir antrenörü böyle diyor.

Boşuna ‘Buz Kraliçesi’ demiyorlar yani!

Onu sevmezler”

“Kadın tenisi bir anlamda liseli kızlar grubu gibi düşünülebilir sadece içlerinde klikler yoktur. Birbirlerinden hoşlanmasalar bile aynı ortamda birlik ve beraberlik sergilerler. Sadece Maria Sharapova için bu geçersizdir. Onu sevmezler ve sevmediklerini de göstermek için fırsat kollarlar.”

Bir yorum da böyle yapılmış.

Yani Maria kortta nasıl oynanacağını biliyordu fakat kort dışındaki oyunu öğrenmeye niyetli değildi. Belki de ne düşünüyorsa yüzüne de o yansıyordu, maskeleri yoktu, sahte davranışlardan uzaktı.

Bu güçlü kadın sporcular çocukluk ve formasyon günlerinden beri hep beraber, bir balonun içinde yaşıyor, seyahat ediyor, rekabet ediyor. Hiçbiri dışarıdaki hayata açık değil. Bu da içlerinden yükselen olduğunda kıskançlığa neden oluyor.

Maria Sharapova’yı sadece bir tenisçi olarak düşünmeyin. Aynı zamanda da bir iş kadınıdır. Kendine ait bir şekerleme markası var. Forbes’a göre dünyanın en çok kazanan sporcusu, hem sponsorluklardan hem de ticaretten.

1.88 m boyuyla bir sporcudan daha çok, model havasında olması nedeniyle moda dergilerinin aranan yüzü. Sports International Swimsuit fotoğraflarını yayınlayabilmek için Serena’dan üç yıl önce peşinde koşup milyon dolarlık kontrat imzalatmıştı.

New York Moda Haftası’nda, Paris’te Channel defilesinde ön sırada yeri hazırdır ve takip eder.

Fakat bunlara rağmen tenis dünyasında yakın bir arkadaşlığı yoktur.

Azarenka ile California Manhattan Beach’de komşu olmalarına rağmen ne birbirlerini görürler ne de birbirinin farkındadır.

Tenis dünyasının dışında yaşayan bir tenis sporcusudur.

Sharapova’nın buz kraliçesi imajı kuşkusuz işi için önemlidir. Menajerinin dediği gibi “Maria tam bir profesyoneldir ve tenis onun işlerinden biridir. Sosyal medyada bir arkadaşının fotoğrafına #BFF (Best Friend Forever) yorumu yapacak bir insan değildir o, sadece işine bakar.”

Seversiniz ama sevmezsiniz, içinde bulunduğumuz dönem Serena Williams’a aittir ama Maria Sharapova da bu dönemde sesini yükseltmiş, kendini göstermiş ve kabul ettirmiştir.

Artık yeni hedefler peşinde koşacağını, bu yıl sonuna doğru çok istediği mimarlık eğitimine başlayacağını ve şekerleme işini daha da büyütmeyi planladığını söylüyor genç yıldız.

“Hayatımda ilk defa geçen hafta Montana’da kayak yaptım ve videosunu eski antrenman partnerime gönderdim. ‘Sen en iyisi tenise geri dön’ dedi.”

“Bakın altıncı, yedinci veya sekizinci Grand Slam zaferi istemez miyim? Sayılar kulağa hoş geliyor ama ben sıfırdan başladım, hiçbir şeyim yoktu ama inanılmaz yerlere geldim.”

Ve son olarak:

“Tenis bana dünyayı ve neden yapıldığımı gösterdi. Kendimi böyle sınadım ve gelişimimi ölçtüm. Hayatımın bundan sonraki bölümünde ve bundan sonraki dağında her ne yaparsam yapayım hâlâ itiyor, hâlâ tırmanıyor ve hâlâ büyüyor olacağım.”

 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün