Genç Kalemler: Feminizm

Gençlik - Eğitim
8 Ekim 2019 Salı

Damla Meşulam

 

Feminizm denildiğinde aklınıza ne geliyor? 20. yüzyılın başlarında oy hakkına sahip olabilmek için yürüyüş yapan kadınlar mı? Yoksa ellerinde meşaleler olan kızgın bir kadın topluluğu mu? Günümüzde feminizm denildiğinde akla pek çok farklı şey geliyor. Bazıları için feminizm gurur verici bir tanımken, bazıları bu tanımı duyunca panikle yutkunuyor. Bazıları bu sekiz harfli kelimeyi sonuna kadar benimsemişken diğerleri feminizm kelimesini kullanmaktan çekiniyor.

Peki, aynı kelimenin insanlarda bu kadar çok farklı anlam uyandırması mümkün mü? Feminizm, özünde kadın ve erkeklere sosyal, ekonomik ve politik olarak eşit haklar vermeyi savunan bir akımdır. Peki, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan bir akım nasıl bu kadar göz korkutucu hale geldi? Bunda feminizm tanımında ‘feminen’ kelimesinin geçmesi ve erkekleri kapsamıyor gibi görünmesi rol oynuyor olabilir mi? İlk başta kadın-erkek eşitliğini hedeflemiş bir akım olan feminizm, günümüzde amacından sapmış olmakla eleştiriliyor. Günümüzdeki bazı radikal feministler eşitliği savunmaktan çıkıp kadın üstünlüğünü ileri sürerek birçok insanın feminizmden soğumasına sebep oluyor. Toplumumuzun bu radikal feministlere vermiş olduğu isim ‘feminazi’. Feminaziler yani radikal feministler feminizmin asıl hedefi olan eşitlikten saparak kadın egemen bir dünya hayal eden kişiler. İşte feminizm ve feminazizm arasındaki ince çizgi, birinin cinsiyet eşitliğini savunan bir ideolojiyken, ötekinin ise bu ideolojiyi çarpıtarak kadın üstünlüğünü ileri sürmesi olmasından geçiyor. Yüzyıllardır var olan erkek egemenliğine son vermek ve kadın-erkek eşitliğini sağlamak isteyen feministler eşitliği unutarak kadın üstünlüğünü kabul ettirmeye çalışınca feminizm asıl amacını yitirmiş oluyor. Çünkü bir cinsiyetin diğer cinsiyete göre üstün olduğunu ileri sürmek eşitlikten uzaklaşmak demek oluyor. Feministler kadın-erkek eşitliğini isterken fanatik feministler kadınların daha üstün olduğunu ileri sürerek erkeklerin daha değersiz hissetmesine sebep oluyor. Radikal feministler tarafından misillemeye maruz kalan erkekler de feminizmi desteklemekten çekiniyor. Böylelikle iki cinsiyeti birbirine yaklaştırmaya çalışan bu akım da amacına ulaşamıyor, kadın ve erkekler tam tersine ayrı kutuplara itiliyor. Kadın-erkek eşitliğini sağlaması gereken yerde bir cinsiyetin üstünlüğünü öne süre feminizm erkek destekçilerini kaybediyor. Fakat her iki cinsiyetten de destek alması gereken feminizm bir cinsiyeti dışlayınca kendi öz fikrine ters düşmüş oluyor.

Özellikle ırk, din ve cinsiyete bakmaksızın tüm insanların eşit kabul edilmeye çalışıldığı 21. yüzyılda bir grubun diğer gruba göre üstün olduğunu iddia etmesi eşitlik kavramına tamamıyla ters düşüyor. Feminizmin yalnızca kadınlar için olduğunu söyleyen radikal feministler de feminizmi herkes tarafından benimsenen bir akım olmaktan uzaklaştırıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan bir akım neden her iki cinsiyetten de destekçiye sahip olmasın ki? Eğer bir cinsiyet dışlanırsa, o zaman feminizm amacına ulaşmamış olur çünkü cinsiyet eşitliği sağlanmamıştır. Feminizm demek kadınların daha üstün olması değildir. Feminizm demek sadece kadınların feminist olması demek de değildir. Feminizm, toplumsal cinsiyet eşitliği demektir. Kadın ve erkekleri birbirine düşürmek yerine her iki cinsiyet için de eşitlik savunulur ve her iki cinsiyet de feminizm akımını desteklerse ancak o zaman toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmış olur.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün