Festivallerin en alternatifi Fringe ilk kez İstanbul’da!

Şehrimiz, yepyeni bir festivale ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Dünyanın farklı kentlerinde yıllardan beri düzenlenen ve adı ‘alternatif, sınırda kalan’ anlamına gelen etkinlik, 18 – 22 Eylül tarihleri arasında tiyatro, dans, performans gibi sanat dallarında sıra dışı işler üreten yirmi topluluğu konuk edecek.

TUNA SAYLAĞ Sanat
28 Ağustos 2019 Çarşamba

Özgünlüğü ile İstanbul’un enerjisine, dinamizmine çok yakışacak olan Fringe, kültür ve sanat aracılığıyla izleyicileri çoğulcu ve yenilikçi bir ortamla buluşturacak.

Edinburgh Fringe’de bir gün

2017 yılının ağustos ayında, bir gezi vesilesiyle bir günlüğüne uğradığımız Edinburgh’da bu renkli festivali şans eseri yaşama fırsatını yakaladık. Son derece kalabalık olan şehir, adeta bir panayır, bir sirk alanı gibiydi. İlginç kostümleri ile her yaştan akrobat, cambaz, müzisyen, hikâye anlatıcı, tiyatrocu ve pantomimiler gösterilerini yapıyor ya da akşamki performansları için seyirci toplamaya çalışıyorlardı. Hangisine bakacağımızı şaşırmıştık. Turistlerin çoğu, çoluk çocuk, özellikle bu festival için gelmişlerdi. Bir gün için bile olsa festivalin havasını koklayabildiğimiz için kendimizi mutlu hissetmiştik.

Fringe İstanbul Projesi nasıl doğdu

Farklı disiplinlerden gelen Zeynep Demir, Yasemin Demirel, Gizay Akdoğan, Eda Erman, Zeynep Uğur, Emirhan Altunkaya, Denizhan Çay ve Emre Yıldızlar’dan oluşan genç bir ekibin girişimiyle, festivaller şehri İstanbul’un ajandasına ünlü Fringe Festivali de katılıyor. Yurt dışı ve Türkiye’de aldıkları eğitim, meslekleri ve ürettikleri işler, “Neden İstanbul’da da Fringe olmasın” düşüncesini doğurunca hep birlikte yola koyuldular. Çeşitli aşamaların ardından festivale katılım için ulusal ve uluslararası sanatçılara yaptıkları açık çağrıya 184 başvuru oldu. Bunun üzerine kurdukları danışma kurulu, belli kriterleri göz önüne alarak aralarından bir seçki oluşturuldu.

Festivalin tarihçesi

İlk kez 1947’de, II. Dünya Savaşı sonrasında, halkın moralini yükseltmek ve yaşanan acıları bir nebze unutturmak için belediye, Uluslararası Edinburgh (İskoçya) Tiyatro Festivalini düzenler. Ancak festivale davetsiz olarak katılan ve programda yer almamalarına rağmen gösterilerini ‘bir kenarda’ inatla sergilemeyi sürdüren sekiz grubun başlattığı Fringe hareketi, her geçen yıl daha da büyür, çağdaş gösteri sanatları alanındaki en prestijli festivallerden biri olan Edinburgh Fringe’e dönüşür. Her yıl ağustos ayında yapılan ve kente büyük bir turist akınına yol açan festival, üç hafta sürüyor ve birbirinden farklı sanat gösterilerini kapsıyor.

Dünyanın her şehrinde farklı şekil ve ölçekte gerçekleşen Fringe günümüzde, 170 bin sanatçıyı, 60 bin etkinlikte milyonlarca seyirciyle buluşturuyor. Yenilikçi işler üreten genç sanatçılara işlerini uluslararası platformda sergileme imkânı sunan etkinlik ayrıca, dünyanın en uzun süren sanat festivali olma özelliğini de taşıyor.

İstanbullular için farklı bir deneyim

18-22 Eylül tarihleri arasında İstanbullular tam beş gün boyunca, yerli- yabancı ekiplerin, şehrin iki yakasındaki 12 farklı sanat alanında gerçekleştireceği performansları izleme imkânı bulacaklar. Ana etkinliklerin yanı sıra atölyeler, workshop’lar, sanatçı buluşmaları ve partiler de düzenlenecek.  İstanbul Fringe Festivale İtalya, Macaristan, Yunanistan, Belçika, Tayvan, Fransa, Polonya, ABD, İsviçre, Hong Kong, İran ve Türkiye’den ekipler katılıyor. Festivalde ayrıca, üniversitelerin sanat bölümlerinde eğitim gören ve sahne sanatlarına ilgi duyan gönüllüler de görev alacak.

 BU GÖSTERİLER İZLENMELİ

17 Eylül-Sakıp Sabancı Müzesi: ‘Wreck’ (Belçika)

Hareket, ses ve görsel sanatların buluştuğu bir performans ‘Wreck’. Sahne üzerindeki performansçılar dev, siyah ve şişirilmiş bir plastikle etkileşim halinde. Yumuşak bir heykel olarak nitelendirdikleri bu obje, koreografiye dair yeni sorular üretiyor ve seyircinin sahne üstündeki bedenleri algılayışını değiştiriyor.

 8 Eylül-Moda Sahnesi:  ‘The Chess Player’ (USA)

Naziler tarafından yalnız bir tutukluluk durumuna hapsedilmiş olan esirin hayata ve akıl sağlığına tek tutunduğu nokta çalınmış bir satranç kitabı haline gelir. Delilikle savaşmak, şizofreniyi seçmek, zihnini iki satranç ustasının arasındaki mücadeleye odaklayarak sağ kalmaya çalışmak… Richard McElvain’in Stefan Zweig’in klasiğini yorumlayışı izlenmeye değer!

19 Eylül-MSGSÜ Bomonti Yerleşkesi:  ‘The Cute’ (İtalya)

Her vücut üzerinde, önceki bir ana veya jeste ait işaretler, yaralar, izler barındırır. ‘The Cute’, bugüne kadarki karşılaşmalarımızdan, kelimelerimizden, duygularımızdan, derimize kazınmış görülemez izlerin hikâyesini anlatıyor. Dev bir bez tuvalin arkasındaki gizli dansçının sürekli temasları, derinin iç hareketlerini, eğilip, bükülmelerini, derin kesik yaralanmalarını, bir değişim hikâyesini, ayrılmaları, hatıraları ve görselleri seyirciye aktaracak.

20 Eylül-Dasdas   ‘Awakening’  (Macaristan)

İki oyuncu ve dört müzisyen, insanoğlunun dualitesi üzerine bir hikâye anlatıyor. Sahnede iki farklı karakter iki farklı dünyada var oluyor: biri büyülü, rüya gibi; diğeri ise daha fiziksel ve gerçekçi.

21 Eylül-CKM: ‘Factory’ (Tayvan)

Resident Island Dance Theatre’ın sergileyeceği ‘Factory’, insan toplumunda gelişen zaman-mekân ilişkisini ve standart bir sistemde insanların nasıl davrandığını anlatıyor. “İnsanlar, hayatlarının olağan döngüsü dışında kalmaya başladığında güvensizlik ve endişe korkusu duymaya başlarlar, özellikle sermaye toplumunda yaşayanlar…”

21 Eylül-Beykoz Kundura  ‘The Sensemaker’ (İsviçre)

Tek kişilik bu gösteride dans ve tiyatro bir arada. Yeni teknolojilerin ve bürokrasinin eleştirisinin yapıldığı performansta Elsa Couvreur bir telesekreterle savaş halinde. Dünyamızdaki güncel sıkıntılar ve korkular, ironik bir bakış açısıyla ele alınıyor.

 22 Eylül-Kumbaracı 50:  ‘Travel of Clowns’  (İran)

İranlı grup Işık tarafından hazırlanan oyun ve performansı harmanlayan bir gösteri... Oyun ufak palyaço numaraları ile başladıktan sonra, iki karakterin sürükleyici ve eğlenceli bir hikâyesine dönüşmekte.  Sonrasında ise sirk, sihirbazlık, pandomim gibi birçok farklı disiplinin kullanıldığı gösteri, aynı zamanda seyirciyi de içerisine alan bir oyun gibi.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün