Kraliyetler mi, Kapitalizm mi çökecek?

Bu sayfada felsefi iktisat ve finans konularına zaman zaman değiniyoruz. Uzay ekonomisi, merkez bankalarının ve paranın geleceği, İstanbul Finans Merkezine yeni bir iktisadi yönetim doktrini gereksinimi gibi yazılarımız bunlardan bazı örneklerdi. Rönesans, Aydınlanma Çağı, Fütürizm, Sanayi Devrimi, Dijital Ekonomi gibi bir dönüşümden geçen dünyada sanki işin felsefi ve sanat akımında eksiklik var. İklim değişikliği acaba dünyaya çarpan bir meteor mu?

Cüneyt DİRİCAN Ekonomi 1 yorum
15 Ocak 2020 Çarşamba

Bir sürü konuyu birbirine kısıtlı bir yazıda bağlamaya çalışacağımızdan işimiz ve anlatması biraz zor gibi. Peki, konunun monarşilerle veya kapitalizm ile ne alakası var? Önce Megxit ile başlayalım. Malum İngiltere’nin AB’den ayrılmasına Brexit deniyor. Ancak İngiltere’de ilk ayrılık son gelinle ailenin küçük haşarı oğlu Harry’den geldi. Kraliçe gelecek nesillerde bu sorun yaşanmasın diye bir orta yolla yeni kuralların oluşturulmasını istedi. Prenses Diana’nın oğlu Kraliyetten vazgeçiyor dostlar. Yıllık 600.000 Pound civarında masraflarını karşılamak için karı koca Kanada civarlarında bir yerlerde çalışacaklar. İngiliz vatandaşı olsanız Avam kamarasında yazılı olmayan kanunlarla monarşik olarak yönetilmekten memnun iken kamu borcu, dış ticaret ve bütçe açığı oranları kabul edilebilir sınırların üstündeyken, birlikten çıkarken serbest dolaşım hakkını ve hatta işini kaybederken, Londra’nın sisli, puslu havasında ev fiyatları uçarken Kraliyeti daha ne kadar fonlamak isterdiniz? O zaman ilk sorumuz Kraliyetler mi çökecek sorusunu burada soralım. Malum Arap Baharı ile İslam ülkelerinde monarşiler çöktü, hala vaat edilen demokrasileri oraya getiremeyen Kapitalist Emperyaller kendi monarşileri adına daha ne kadar bu sistemi sürdürebilecekler? Harry bu noktada sanki daha vizyoner gibi. Nitekim Fransa’da sarı yelekliler ile başlayan protestolar dalga dalga Şili’ye, İran’a, Irak’a, Hong Kong’a, ABD’ye, İngiltere’ye yayılıyor. Trump’ı protesto edenler, AB’de kalalım diyenler, Çin’e hayır diyenler, emeklilik yasası ile biz niye maaşlarımızla hala Yunanistan’ı fonluyoruz diyenler sokaklarda. İşte burada İstanbul’un fethi sonrası Avrupa’da başlayan yeniden doğuş (Rönesans) ile Fransa’dan yayılan demokrasi akımı akla geliyor. Voltaire, Rousseau, Balzac, Montesquieu (Güçler Ayrılığı) ve daha niceleri ile sokak çocuğu Gavroche’un sokak barikatlarında yere düşmesi ve sonrasında La Marseillaise. Fransa’da Louvre Müzesi’nde duvarda bir yağlıboya tabloda yaşayan Gavroche Kraliyetlerin çöküşünün başlangıcı. Arkasından Almanya, İtalya… Ama Avrupa’da bugün bile (sembolik olsa da veya görünse de) İsveç, Danimarka, Norveç, Belçika, Hollanda, İspanya, Andorra, Monaco, Lüksemburg, Liechtenstein, Birleşik Krallık gibi ülkeler monarşi ile yani kraliyetler tarafından yönetiliyor.

Arap coğrafyasında Katar, Kuveyt, Ürdün, Fas, Suudi Arabistan, Suriye kalan son örneklerden. Arap Coğrafyası’nda Saint Barthelemy’i andıran mezhep çatışmaları acaba yeni bir insanlık düzeninin habercisi mi? Yoksa Arap coğrafyasında eskiden olduğu gibi bir süre sonra gelecek bir Aydınlanma Çağı tekrar Avrupa’ya sirayet mi edecek? Güneş Doğu’dan yükseliyor, bu yeni yüzyıl Doğu’nun parladığı bir dönem mi olacak? Kalan son monarşilerde genelde kişi başına düşen milli gelir yüksek olsa da dünyadaki bu değişime daha ne kadar direnebilecekler önemli bir soru. Çünkü dünya ekonomisi artık eskisi gibi büyüyemiyor, teknoloji insanları daha hızlı gelişmelerden haberdar eder hale geldi ve bulaşma (contagion) riski çok arttı. G7 veya WEF toplantılarında aktivistlerin protestoları da biraz da bu yüzden. Paris İklim Antlaşmasından çekilen ABD, Avustralya’da ve Kaliforniya’da çıkan söndürülemeyen yangınlar, Arktik Denizinde eriyen buzullar, küresel ısınma ile Antarktika’da hak iddia etmeye çalışan ülkeler aslında bu küresel değişimin bir sinyali adeta.

Bu çağın adı, sanatın, akımın adı ne?

Greta gibi aktivistler acaba küresel ısınma, çevre gibi konularda bu yeni çağın sanatçıları mı? Çünkü bu yeni çağın, değişimlerin bir sanat akımı henüz yok ya da adı konulmadı. Empresyonizm, Sürrealizm, Kübizm, Fütürizm gibi bir sanat akımına ihtiyaç yok mu? Fransa’da sanayi devrimindeki devinimi gören Fütürist Manifesto ile başlayan akım ya da Aydınlanma Çağı’nda edebiyat akımı ile başlayan sanat gibi acaba bu dönem sanat akımının adı Aktivizm mi? Yoksa Sosyal Medya Edebiyatı diye yeni bir akım mı başladı? Henüz bilmiyoruz. Ama Lehman Brothers küresel krizi bir kırılma anı ise, 2015’te ilk kez dillendirilen Endüstri 4.0. ile başlayan yüksek teknolojili sanayi devrimi, ekonomisi en büyük ülkelerin büyük ekonomik sorunları ile yeni bir çağa girdiğimiz kesin.

Dijital Ekonomi dense de aslında iktisat biliminin gerçeği kıt kaynakların optimum dağılımı gerçekleşmediğinden insanlık gözünü uzaya dikti. O zaman bu çağın adı Uzay (Ekonomisi) Çağı. Kripto paralar ise merkez bankacılığına olan güvenin yıkıldığının bir öncü göstergesi. O zaman bu yeni çağda ve akımda bir sonraki küresel krizde batan merkez bankaları ile finansal sistemin yani Kapitalizm’in çöktüğünü mü göreceğiz? Ya da Medici Ailesi ve İsveç ya da Hollanda Merkez Bankaları ile başlayan bankacılığın ve finansal hizmetlerin kökünden değiştiğini mi?  O gün geldiğindeyse İstanbul Ekolü resmileşecek.

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün