TORA´DAN ALINACAK HAYAT DERSLERİ 10 Emir´in Tora´nın tümünü simgelemesi

Hessi ENNEKAVİ Kavram
9 Haziran 2021 Çarşamba

Tanrı’nın Sina Dağında BeneYisrael’e Tora’yı vermesi, 10 Emir Tabletleriyle simgelenir. Peki, nasıl oluyor da 10 Emir, Tora’nın tüm emirlerini simgeleyebilir. Tora’da 10 Emiri içeren pasukların toplam harf sayısı 620’dir. Bu da 613 Tora’dan kaynaklanan ve 7 ana rabinik emrin toplamına karşılık gelir. Bu nedenle 10 Emir için ‘Keter Tora / Tora Tacı’ tabiri kullanılır. Buradaki ‘keter/taç’ sözcüğünün de gematriyası 620’dir. Yine 613 sayısının basamak rakamları olan 6, 1 ve 3’ü toplarsak 10 eder. Bu da 10 Emir’le bağlantısının ipucunu verir. 613 emrin her birinin de aslında kökü 10 emre dayanır ve bir şekilde 10 emirden türemiştir.

Tanrı’nın Mısır çıkışı ile bağlantılı ismi

Tanrı’nın Mısır’dan Çıkış ile bağdaştırılan ismi E-Y-E (Alef-Hey-Yud-Hey)’dir. Bu isim, Bene Yisrael’in Mısır’dan kurtulabilmelerindeki üç etkeni yansıtmaktadır. Bunlar, Tanrı’nın sonsuz merhameti, Tanrı’nın Atalara vermiş olduğu söz ve Bene Yisrael’in Mısır Çıkışı sonrası alacağı Tora’dır. Gelin bu bağdaştırmaların nasıl gerçekleştiğine bakalım. Tanrı’nın Moşe’ye bildirdiği adı EYE’nin gematriyası 21’dir. Tanrı’nın merhametini simgeleyen 13 niteliğinin başındaki üç isimsel niteliğinin baş harfleri de Yud-Yud-Alef’tir ki, bunların da gematriya toplamı 21 eder. Atalarımızdan söz ederken, üç atamız Avraam, Yitshak ve Yaakov’un baş harfleri toplam gematriyası yine 21 eder. Tora’dan söz ederken de, Tora’nın beş kitabının ilk harfleri olan Bet-Vav-Vav-Vav ve Alef’in gematriyaları topamı da 21’dir.

613 sayısının gizemi

Tora’daki mitsvaların sayısı 613’tür. Bunların 365’i yapma şeklindeki negatif emirlerdir ki vücudumuzdaki sinir – damar sayısına denk gelir. 248’i de yap şeklindeki pozitif emirlerdir ki vücuttaki organların toplamına denk gelir. Yani demek ki vücudumuzda toplam 613 unsur vardır. Bu fiziksel 613 unsura karşı, ruhumuzun da 613 uzvu olduğu var sayılır. 248 pozitif emir aynı zamanda Avraam’ın isminin gematriyasıdır. Tora’da Tanrı’nın Avraam’a söylediği “ismin bir beraha olacak” sözcüğünün de gematriyası 613’tür. Yani, mitsvaların Avraam’la yakın ilişkisi vardır. Tora’da mitsvaları simgeleyen bir başka kavram da tsitsittir. Şema’da tsitsitlere bakıp mitsvaları hatırlayacaksınız diyor. Tsitsit kelime gematriyası 600 olup 8 iplik ve 5 düğümle yapılır. 600, 8 ve 5’i toplarsak 613 sayısına ulaşırız. Yeşaya kitabında yeryüzünü yaptım ve insanı yarattım cümlesinde kullanılan ‘barati/yarattım’ sözcüğünün gematriyası da 613’tür. Bu vurgu, Tanrı’nın yeryüzünü yaratma sebebinin, insanın 613 emri yerine getirmesi olduğuna dair bir ipucu teşkil eder. Tora kelimesinin gematriyası 611’dir. Bunlar Moşe’nin halka öğrettiği emirlerdir. İki emri de halk doğrudan Tanrı’dan duymuştur. Bu şekilde Bene Yisrael toplam 613 emri almıştır. ‘Kakatuv baTora/Tora’da Yazılı’ tabirinde ‘baTora’ kelimesinin gematriyası da 613’tür. Tanrı, Avraam’la bir anlaşma yapmıştır. ‘Berit/anlaşma’ kelimesinin gematriyası 612’dir. Avraam’a verilen Berit Mila/sünnet emrinin kendiyle beraber yine 613 sayısına ulaşılır. 613’ün basamak sayılarını toplarsak 6+1+3=10 eder. Bu hem simgesel olarak 10 Emir’le, hem de 10 sefirotla bağlantısını ifade eder.

Amram’ın Yoheved’le tekrar evlenmesine farklı bir bakış

Moşe’nin babası Amram, Bene Yisrael’in liderlerindendi. Moşe doğmadan önce, Paro’nun tüm Yahudi erkek çocukların öldürülmesi emri üzerine çocuk yapmamak için karısı Yoheved’den bir süre ayrılmış, ama daha sonra, kızları Miryam’ın ufak yaşına rağmen kendisini uyarışını dinleyerek tekrardan karısıyla evlenmiş ve ardından da Moşe doğmuştur. Görünüşe göre, Amram’ın fikrini değiştirmesi Miryam’ın öne sürdüğü tezlerle olmuştur. Ancak Amram’ın fark ettiği bir etken daha bu kararında rol oynamıştır. O da şudur; Paro’nun art arda verdiği iki emir söz konusudur. Birincisinde, Paro ebelerin tüm doğan erkek çocukları öldürmesini istemiştir. Bu emrin ardından, Amram karısından boşanma kararı almıştır. Çünkü ebeler Paro’dan korktukları için bu emrini yerine getirebilirlerdi. Kurtuluş, insanların insafına kalmıştı ve doğaüstü mucizelere ihtiyaç vardı. Nitekim böyle bir mucize gerçekleşmiş ve baş ebeler kızı Miryam ve karısı Yoheved olmuş, onlar da büyük merhamet göstererek ve hayatlarını riske ederek Paro’nun emrini yerine getirmemişlerdi. Paro’nun ilk planı böylece bozulunca, ikinci bir emirle tüm doğacak erkek bebeklerin Nil Nehrine atılmalarını emretmişti. Şimdi artık kurtuluş için doğal bir mucizeye, yani nehrin sepetlere konulan bebekleri açıklara sürüklemek yerine kıyıda süzülmelerini sağlamasına ihtiyaç vardı. İşte bu aşamada Amram, yine çocuk yapmayı göze alarak tekrar karısıyla evlenmiştir. Benzer bir durumu, hatırlarsanız Yosef’in kuyuya atılmasında görmüştük. Reuven kardeşlerinin ciddi ciddi Yosef’i öldürmeye niyetlendiklerini görünce Yosef’i kuyuya atmayı teklif etmişti. Kuyu boştu, ama bu ifade sadece kuyuda su olmadığını gösteriyordu. Bu tip kuyularda yılan ve akreplerin yaşıyor olabileceğini Reuven hesaba katmıştı. Yosef’i kardeşlerinin eline teslim edeceğine, özgür seçimi olmayan, Tanrı’nın direkt yönetimindeki doğal yaratıklara bırakmayı tercih etmişti.

Üçüncü Bet Amikdaş’ı kimin yapacağına dair bir bakış

Üçüncü Bet Amikdaş’ı Bene Yisrael’in mi inşa edeceğine, yoksa gökten hazır mı ineceğine dair bir tartışma vardır. Talmud’da farklı konularda farklı görüşler yer alması, aslında bir konuya farklı açılardan bakıyor olunmasından ileri gelmekte ve karşıt görüşler, aslında birbirini tamamlıyor konumundadır. Bu durumun bir yansımasını da, Bet Amikdaş konusunda görüyoruz. Talmud’da bu duruma mesnet teşkil eden bir öğreti vardır. Eğer bir kişi açık arazide bir saray inşa ederse, sonra ikinci kişi gelip sarayın kapılarını eklerse, binayı ikinci kişi inşa etmiş sayılır. Talmud’a göre tuğlaları üst üste yığmak, altındaki sahipsiz araziyi elde etmek için yeterli değildir. Ancak tamamen kapalı bir alan meydana gelirse oranın sahibi olabilir. Şimdi bu bilgiye, Tanah’taki Eha kitabından başka bir bilgi ekleyelim. Burada Bet Amikdaş’ın kapılarının toprağa battığı vurgusu vardır. Yani Bet Amikdaş’ın kapıları yapı yıkılmadan önce toprağa gömülerek gizlenmiştir. Şimdi bu iki bilgiyi birleştirirsek, üçüncü Bet Amikdaş’ın nasıl hem gökten hazır olarak ineceğini, hem de nasıl yapıyı Bene Yisrael’in inşa edeceğini anlayabiliriz. Gelecekte Tanrı üçüncü Bet Amikdaş’ı gökten indirecektir, ama kapıları olmayacaktır. Ve o zaman geçmişte toprağa gömülüp saklanan eski kapılar çıkarılarak takılacak ve böylece yapıyı adeta kapıları takan Bene Yisrael inşa etmiş olacaktır.

Bunları biliyor musunuz?

* Rabi Yaakov Kuli’nin Ladino dilindeki Tanah’ın Tefsir kitabı ‘Meam Loez’ ve Rabi Yisrael Meir Kagan’ın Yahudi Kanun kitabı ‘Hafets Hayim’ isimlerinin, teilimlerde geçen sözcüklerden alındığını… Meam Loez (Teilim 114:1), Hafets Hayim (Teilim34:13)

* Tora’da en kısa ve en uzun duaları yapan kişinin Moşe olduğunu... Kız kardeşi Miryam’ın iyileşmesi için “Lütfen ona şimdi şifa ver” derken, Bene Yisrael’in altın buzağı günahını affettirmek için 40 gün 40 gece dua ettiğini…

* 10 Emir tabletlerinin boyutunun yaklaşık 48 cm’e 48 cm ve kalınlığının 24 cm olduğunu. Safirden mamul bu taşların ağırlığının yaklaşık 300 kg geldiğini. Tabletlerin orijinalinin üzerinde, sinagoglarda ve gördüğümüz temsili görüntüsündeki gibi toplam 59 harf değil, 10 emrin tüm metnini içeren toplam 620 harf olduğunu. Dolayısıyla her biri küçücük yere sığmış harflerin 24 cm derinliğe kadar uzanır vaziyette olmasının, dahası da önden ve arkadan tabletlerin düz şekilde okunur görüntüde olmasının, Tanrısal bir mucizeyle yazılmış olduğunun bir kanıtı olduğunu.

* Tanah’taki Eyüp (İyov) Kitabı’nda, İyov’un Uts ülkesinde yaşadığının vurgulandığını. Uts’un Tora’ya göre hem Şem’in oğullarından Aram’ın oğlunun ismi olduğunu, hem de Tora’da Rivka’nın doğumunu anlatırken, babası Betuel’in annesi olan Milka’nın behor oğlunun Uts olduğunu belirttiğini. İyov’un yaşadığı Uts bölgesinin kurucusunun bu kişi olduğunu. Sonuçta İyov’un Arami ve Avraam’ın ailesinden biri olarak kabul edildiğini. Hatta Talmud’a göre Uts ile İyov’un aynı kişi olduğunu.

* Tanrı’nın tekliğini simgeleyen Şema cümlesindeki ilk kelime olan Şema’nın son harfi olan ‘ayin’ ve son kelimesi olan ‘ehad’ın son harfi olan ‘dalet’in diğerlerine göre büyük yazıldıklarını ve bunun vurgusunun ‘ayin-dalet:ed’ yani ‘şahit’ demek olduğunu… Cümle sonundaki ehad kelimesinin gematriyasının da 13 olduğunu. Şema cümlesini, babaları Yaakov’un tereddüdünü gidermek için oğulların hep bir ağızdan söylediklerini. Babaları Yaakov ve 12 oğlu, yani toplam ‘13 ‘kişi bu olaya ‘şahit’lik ettiğini…

* Her gün Şahrit tefilarında okuduğumuz ‘mizmor letoda’ bölümünün (100 numaralı teilim), Bet Amikdaş zamanında yapılan Toda korbanı (şükür sunusu) yerine geçtiğini...

* Moşe’nin dağa son çıkışında kaldığı 40 günle, mikvede bulunması gereken 40 sea (bir ölçü) suyun bağlantılı olduğunu. Moşe’nin dağa son çıkışı 1 Elul tarihinde olup, geri dönüşü 10 tişri, yani Kipur’da -af günü- ikinci 10 tabletlerle olduğunu. Halkın bu günde teşuva yaparak adeta arındığını. Arınma sembolü olan mikvede de, 40 sea su olması gerektiğini. Ayrıca 40 sea su, 960 log ( başka bir birim) eder ki, bu da dağdaki 40 günün 24 saatten çarpım karşılığına denk geldiğini...

* Şahrit ve Arvit dualarında okunan Şema öncesi ve sonrasındaki berahaların toplam sayısının 7 olmasının, Teilim’de belirtilen “Tanrı’yı günde 7 kez methederiz” ibaresiyle bağlantılı olduğunu…

* Şabat günleri Şahrit tefilasında okunan ‘El Adon’un akrostiş (alfabetik harf sırasıyla) yazılan 11 kıta ve 22 cümlelik melodili bir dua olduğunu. Birinci kıtada 10 emre karşılık 10 kelime, son kıtada ise 12 burca karşılık 12 kelime bulunduğunu. Ortadaki 9 kıtanın her birindeki 8 kelimenin toplamının 72 etmesiyle, bunun da Tanrı’nın 72 İsmi’ne karşılık geldiğini. Hafta içi ise ‘El Adon’ yerine tefila için de yine akrostiş yazılmış ‘El Baruh Gadol’ün okunduğunu…

Soruların cevabı                           

Neden Tora’da bahsedilen benzer iki olaydan birinde Moşe altını ateşe atmış ve ortaya menora çıkmışken, diğerinde ise Aaron altını ateşe atmış ve ortaya altın buzağı çıkmıştır diye sormuştuk. Bu sorunun cevabı, altını verenlerin kavanası (niyeti) ile bağlantılıdır. Moşe’ye altınları getiren halk, bunu mitsva amaçlı yapmıştı. Amaç kutsal olunca, ortaya çıkan obje de kutsal olmuştu. Oysaki Aaron’a altınları getirenlerin niyeti tapınma amaçlı bir put yapmaktı ve ortaya çıkan obje de tabi kutsallık dışı olmuştu. Tora’daki bu örnekler, bize yaptığımız eylemlerin sonucunun, baştaki niyetimize ne kadar bağlı olduğunu açıkça göstermektedir.

İletişim: [email protected]

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün