İsrail´den Fransa´ya uzanan bir yaşam serüveni: BEN RİKA ZARAİ

Kudüs´te başlayıp Paris´te sona eren, acı tatlı anlarıyla filmlere yakışacak bir hayat öyküsü Rika´nınki… Müzik tutkusu, şöhret, aşk ve hayati sağlık sorunları bu hikâyenin can alıcı satır başları… Ünlü İsrailli şarkıcı ve alternatif tıp kitapları yazarı Rika Zarai, geçtiğimiz günlerde 82 yaşında hayata veda etti. Gelin, egzotik aksanı ve aralarında Türkçenin de bulunduğu sekiz dildeki şarkılarıyla müzikseverlerin gönlünde taht kuran bu yürekli sanatçının yaşamında bir yolculuğa çıkalım…

TUNA SAYLAĞ Sanat
13 Ocak 2021 Çarşamba

23 Aralık 2020’de Paris’teki İsrail Başkonsolosluğu Rika Zarai’nin vefatını şu sözlerle bildirdi: “Fransızların kalbini o güzel sabra aksanıyla fetheden Rika Zarai’nin kaybından ötürü çok üzgünüz. Ülkesi İsrail’in şarkılarını her zaman tutku ve özveri ile seslendirdi. İsrail’in Fransızca söyleyen en güzel seslerinden birini yitirdik. Eşi JP Magnier’e taziyetlerimizi iletiyoruz.

Shula ile Eliezer’in küçük kızları Rika Gozman

Rika Gozman 19 Şubat 1938’de, Yahudi olduğu için tıp fakültesinden kovulan Polonyalı Shula ile 13 yaşında, doğduğu Rusya’yı ve ailesini terk ederek vaat edilmiş topraklara yürüyerek sekiz ayda varan Eliezer Gozman’ın kızları olarak Kudüs’te doğdu. Aynı zamanda bir atlet olan annesi, Maccabiat Oyunlarına katılmak üzere Filistin’e gelmiş ve Eliezer ile tanışınca burada kalmaya karar vermişti. Bu kararı, tüm ailesini Auschwitz’de kaybeden Shula’yı mutlak bir ölümden kurtarmıştı.

O yıllar Yahudiler için çok zordu. Kendi ideallerini gerçekleştiremeyen Shula Gozman, bu hayal kırıklığını; evlatlarının sadece başarılı değil, en iyisi olmaları için zorlayarak gidermeye çalıştı. Diğer çocuklar oynamayı tercih ederken Rika, yedi yaşında, saatlerce süren piyano derslerine alırdı. Yetenekli ve çalışkandı; 15’inde, devam ettiği Kudüs Konservatuarında piyanoda birincilik ödülüne layık görüldü. Daha sonra da engelli çocuklar için piyano öğretmenliği lisansını aldı.

İsrail'de Onbaşı, Fransa'da TV yıldızı

On yedi yaşında, tüm sabralar (İsrail’de doğanlar) gibi, Rika da 2,5 yıl sürecek askerlik hizmetini yapmak üzere evden ayrıldı. Bir müzisyen olarak sahip olduğu nitelikler onu bu süreçte, ordunun sanat grubunun müzik direktörlüğüne getirdi. Ordu, iki genç askerin engellenen aşklarının öyküsünü anlatan ‘Cinq sur Cinq’ adlı bir müzikal çıkarmaya karar verdiğinde, Rika müzik koçu olarak seçildi. 19 yaşındaki genç kızın sanat kariyeri böylece başlamış oldu. Johann Zarai tarafından yazılan ve kısa sürede büyük başarı kazanan müzikalin şarkıları artık herkesin dilindeydi.

Kader ağlarını örüyordu… Yetkililer, müzikalin daha büyük kitlelerle buluşması için Kudüs'ün en önemli tiyatrolarından birinin yönetmeniyle temasa geçti. Seçmelerin yapılacağı gün, başroldeki genç asker iyi bir performans gösteremeyince, müzisyen olduğu ve tüm şarkıların provasını yaptırdığı için rol Rika’ya verildi. Ve o, sesiyle, coşkusuyla bir gecede star oldu. Bu arada aşk rüzgârı da esmiş, Gozman ve Johann Zarai birbirlerine âşık olmuşlardı.

Çift, 1958'de evlendi ve ertesi yıl, 11 Eylül 1959'da kızları Yael doğdu. Müzikalin büyük başarısı Rika Zarai’nin kariyeri konusunda yeni kararlar almasına yol açtı. Trenet, Gréco, Aznavour ve Brassens şarkılarının İbranice tercümeleriyle zenginleştirilmiş repertuarıyla tiyatrolarda performanslar sergiliyor ve mesleğinde günden güne daha çok parlıyordu. Bir gün, dikkatini çektiği bir organizatör ona, Olympia'nın patronu Bruno Coquatrix'le tanışmak için Fransa'ya gitmesini önerdi. Olympia! Paris! İki yıldır şarkı söyleyen Rika için bu rüya gibi bir teklifti. Tabii, neden olmasındı ki…

Fransa’ya giden Rika’nın Coquatrix ile buluşması hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Cesaretini ve özgüvenini takdir etse de konser salonunun patronu, “Fransızca şarkı söylemeyi öğren ve öyle gel bana” diyerek onu reddetti. Bu arada Eliezer’den boşanan Rika, kendini kızıyla birlikte dilini anlamadığı bir ülkede, işsiz bir halde buldu; oldukça sıkıntılı yıllardı bunlar… Genç kadın, yaşamak için striptiz kulüpleri ile Belçika ve Almanya'daki genelevlerde şarkı söyledi. Taşra konserlerine gitti, Yahudi festivallerinde yer aldı. Zamanla, dili öğrendikçe işler yavaş yavaş yoluna girdi

Bir süre sonra, 1965'e kadar bağlı kalacağı, Barclay firmasının sahibi Eddie Barclay ile tanıştı. Bu tecrübeli adam, Zarai’nin yeteneğini hemen fark etti ve bu sayede Rika kendini Olympia'da Jacques Brel'in şovunun ilk bölümünde şarkı söylerken buldu. Burada aşk yeniden kapısını çaldı ve Brel’in müzisyenlerinden, ileride kocası olacak Jean-Pierre Magnier ile tanıştı. Çift o zamandan sonra bir daha hiç ayrılmadı.

“Sahnede şarkı söylerken her şeyi unutuyorum”

Eşi, en yakın destekçisi ve yapımcısı olan Magnier sayesinde Rika’nın başarı kapıları ardına kadar açıldı. ‘Hava Naguila, Zeytin Ağacı, Exodus, Dönüş Yolculukları, Michaël’ şarkıları çok ses getirdi. Televizyonlara çıktı, Avrupa çapında üne kavuştu. Birçok ülkede konserler verdi. 1965'te Philips ile anlaştı ve 1969'da en ünlü hitleri olan ‘Casatchok’ ve ‘Alors je Chante’ı seslendirdi.

Yaşamını sarsan kaza ve bitkilerin şifası

9 Kasım 1969'da, bir galadan dönerken Rika ve kocası çok ciddi bir trafik kazası geçirdi. Rika’nın durumu ağırdı. Altı günlük komadan sonra doktorlar artık yürüyemeyeceğini açıkladı. Ancak Rika, durumun ciddiyetini anlamakta çok zorlandı. Durumunun idrakine varınca ise dehşete kapılarak hayatına son vermeyi düşündü. Tekerlekli sandalyedeki bir şarkıcı için nasıl bir gelecek olabilirdi ki… Yael ve Jean-Pierre, ölümüne nasıl dayanacaklardı…

Rika, tüm gücünü toplayarak ailesi ve hayatı için mücadele etmeye karar verdi.  Daha yapacak çok işi, söyleyecek çok şarkısı vardı. Konvansiyonel tıptan fayda göremediği için arkadaşı doğal tıp uzmanı Raymond Dextreit'i çağırdı. Hastanenin hemşirelerinden saklanarak şifalı bitkilerle tedaviye ve özellikle iyileşmesine yardımcı olacak kil lapalarına başladı. İki ay sonra, bir korse desteğiyle eve döndü.

Bu süreçte hırsı ve mesleğine olan tutkusuyla gerektiğinde şarkılarını yatakta kaydetti, TV programlarına ambulansla gidip geldi, on dakikadan fazla ayakta kalamadığı halde Olympia sahnesinde defalarca performans sergiledi. ‘Sans Chemise et Sans Pantolon’ şarkısı çok sevilerek adeta milli marş oldu. Toplam beş kez altın plakla taçlandırıldı. 1972'de Sanat ve Edebiyat Şövalyesi Madalyası aldı.

Doğal tıp ve tartışmalar

Yıllar içinde mesleğini sürdürmek için gösterdiği aşırı çabadan dolayı ciddi bir depresyona giren Zarai, 80’lerde yavaş yavaş kenara çekildi ve kendini yazmaya adadı. 1985'te ‘My Natural Medicine’i piyasaya sürdü. Zor bir başlangıçtan sonra kitap milyonlar sattı. Hatta buradaki tariflerle karı-koca, doğal tıp için kullanılan birçok bitkinin satıldığı bir tesis açtı. Ancak yasadışı eczacılık uygulaması suçlamasıyla adaletle uğraşmak zorunda kaldılar. Zarai’nin kaleme aldığı Secret Code of Your Personality’nin ardından, 1994’te ‘Bu İyileştirici Duygular’ kitabı da birkaç dilde basıldı.

2006’da otobiyografisi ‘Hope for Always Right’ı kaleme aldı. Georges Brassens ile Yves Duteil'in cover'larını ve daha önce yayınlanmamış parçalarını bir araya getiren  yeni albümü Quand les Hommes’ ile 50 yıllık kariyerini  Olympia'da son kez sahneye çıkarak kutladı.

Sağlık sorunlarına rağmen ayakta durabilmek

Yıllar, Zarai’nin sağlığını kötü etkilemişti. 3 Haziran 2008'de felç geçirdi. Konuşamıyor ve sol tarafını hareket ettiremiyordu. Bitmeyen azmi ve gayretiyle, "Sen, dilim, sana sahip olacağım!" diyerek dört ay sonra, konuşma terapisi seansları ile yeteneğine yeniden kavuştu. Diğer sorunlarını ise beş yılda yenebildi.

Geçirdiği felçten 12 yıl sonra, 3 Şubat 2020'de ilk kez yeniden sahneye döndü. Hayvanları savunan derneklerin yararına birçok sanatçının performans sergilediği Depresyon Gecesi’ vesilesiyle tekerlekli sandalyesiyle çıktığı Folies Bergères'de en sevilen şarkılarını seslendirdi. Aldığı alkışlar onu gözyaşlarına boğdu: “Ağlamayacağıma söz vermiştim ama bunlar sevinç gözyaşları. Seyirci ile tekrar karşılaşmak, sizleri görmek çok güzel, özellikle de çok sevdiğim bu tiyatroda. Benim gibi sahnede olmak için doğduğunuzda, on bir yıl çok uzun bir süre, sonsuzluk adeta… Ve bu sonsuzluk artık Rika Zarai’nin evi…”

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün