Bir annenin Auschwitz´deki ölümünden hemen önce yazdığı mektup

Auschwitz´de gaz odasına girmeden önce Vilma Grunwald tarafından, son anlarında yazılan mektup türünün tek örneği olabilir. Grunwald bu mektubu, kendisi de Auschwitz´de olan kocasına yazmıştı. Mektup şu anda ABD Holokost Müzesinde sergileniyor.

Sara YANAROCAK Kavram
11 Kasım 2020 Çarşamba

ABD Holokost Anıt Müzesi, Nazi toplama kamplarından kurtarılan binlerce eseri barındırıyor. Ancak belki de sergilenen en nadir ve kalbe en çok dokunan eserlerden biri, el yazısı bir mektup.

Mektup Vilma Grunwald tarafından, büyük oğlu ile birlikte, 11 Temmuz 1944’te, Auschwitz’deki bir gaz odasında can vermeden sadece birkaç dakika önce yazılmış.

Önce bir Çek aile kampına kapatılan Grunwald Ailesi, kısa bir süre sonra Auschwitz’e nakledildiler; Mengele’nin seçmelerine tabi tutulduktan sonra, sağa ve sola ayrıldılar.

Vilma’nın küçük oğlu, Mişa olarak bilinen Frank Grunwald, “Mengele kardeşimin topalladığını görür görmez, onu bir grup genç çocukla birlikte sola yönlendirdi” diye anlatıyor.

Kampa girdiğinde 11 yaşında olan Frank da sola yönlendirildi. Ancak Frank, Çek Aile Kampındandan üst düzey bir Alman mahkûm tarafından, bir grup büyük çocukla birlikte saklandı.

Büyük oğlu John’u sol tarafta yalnız gördüğü zaman, buna katlanamayan anne Vilma, oğlunun kendi başına gaz odasına gitmesine gönlü razı gelmediğinden, kendi sırasından çıkıp oğlunun yanına gitti ve ölümü seçti.

Ölmeden önce Vilma bir mektup yazdı ve kocasına hitap etti. Gaz odasına girmeden hemen önce de yaşlı bir Alman muhafıza teslim etti. Auschwitz’in büyüklüğüne rağmen yaşlı muhafız, daha sonra tıp kamplarının birinde doktor olarak çalışan Kurt Grunwald’ı buldu ve mektubu ona teslim etti.

Auschwitz’den kurtulduktan sonra, Kurt ve Frank nihayet bir araya geldiklerinde, baba oğluna mektubu verip okumasını istedi. Frank o sırada bu mektubu okumaya hazır değildi. Frank, ”Mektubu merak ediyordum, ama aynı zamanda duyacağım tarifsiz üzüntüden korkuyordum” diyordu.

Kurt, mektubu 1967’deki ölümüne kadar, 23 yıl boyunca sakladı. Frank, ölümünün ardından babasının eşyalarını inceleyip bakarken, eski bir kâğıt parçasıyla karşılaştı ve hemen annesinin el yazısını tanıdı. Bu annesinin yazdığı o son mektuptu ve sonunda onu okuma zamanı gelmişti. Vilma’nın yazdığı son mektup şöyle idi:

“Sen, benim tek sevgilim, tecritte karanlığı beklemekteyiz. Saklanma olasılığını düşündük ama umutsuz olacağını düşündüğümüzden, bunu yapmamaya karar verdik. Meşhur ölüm kamyonları zaten burada ve onu bekliyoruz. Tamamen sakinim… Sen ve en sevdiklerim, olaylardan dolayı sakın kendinizi suçlamayın, bu bizim kaderimizdi. Yapabileceğimiz her şeyi yaptık. Sağlıklı kal ve zamanın yaralarını iyileştireceği vakitte de sözlerimi hatırla. Tamamen değilse de, en azından kısmen. Küçük altın çocuğa iyi bak ve onu sevginle fazla şımartma, ikiniz de sağlıklı kalın sevgili varlıklar. Seni ve Mişa’yı düşüneceğim. Kamyonlara binmemiz gerekiyor.

Sonsuza kadar, Vilma.”

Frank (Mişa) mektubu, altı yıl öncesinde ABD Holokost Anıt Müzesine bağışlayana kadar sakladı. Müzenin aldığı sayısız bağışa rağmen, bu mektup hemen göze çarpıyor.

Grunwald, “Bu mektup, bir mahkûmun, duygularını hemen ölmeden önce anlattığı tek eserdir” diye açıklıyordu.

Şu anda 87 yaşında olan Frank, annesini kısa bir süre için tanımasına rağmen, annesi hakkında hatırladığı en güzel şeyler onun iyimserliği ve olumlu davranışları… Annesi hakkında şöyle diyordu;

“Asla kurbanmış gibi davranmadı. Onun fikri ‘hiçbir zaman korkma, çeneni yukarıda tut’ olmuştu.”

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün