Web´den Seçmeler

• Taksim´de bindiğim bir taksinin, arkeoloji alanında uzmanlaşmış sürücüsü, Haliç´ten geçerken Koç ailesinin Haliç´in dibindeki tarihi eserleri çıkarıp kaçakçılık yaptığını ve zaten hepsinin Yahudi olduğunu söylemişti. Konuya her haliyle hâkim görünüyordu. Sonrasında da zaten bütün Yahudileri... diyerek devam edince, “Ya ben de Yahudiysem?” sorusuyla kesmek zorunda kaldım hoş sohbetini. Bir an duraladı, kafası karışır gibi oldu ve “Yok abi ya, değilsindir!” diyerek sövmeye devam etti. Murat Sevinç – www.gazeteduvar.com.tr

İzak BARON Diğer
28 Ekim 2020 Çarşamba

Bu Haftanın “Takılanlar”ı

 

  • BENZER TARTIŞMALAR BİZDE DE VAR. TARİHÇİ İLBER ORTAYLI, BİR YAZISINDA, “TÜRKİYE GENÇLİĞİNİN 1933 İLE 1945 HOLOCAUST DENEN YAHUDİ VE İSTENMEYEN IRKLARI TAHRİP AMELİYESİNİ İYİCE OKUYUP ÖĞRENMELERİ GEREKİR. BU BİLGİSİZLİKLE NE DÜNYADA OLANLARI NE DE KENDİMİZE YAPILAN İTHAMLARI YETERİNCE DEĞERLENDİREBİLİRİZ” DEDİ. HAKLI. OKUMAK ZORUNDAYIZ. MESELA “AUSCHWİTZ’İN KÜLLERİ”Nİ OKUMALIYIZ

Ve elbette yaşanan hiçbir acı, bir diğeriyle karşılaştırılamaz. O halde “Nazilerin ölüm kampları denince neden Holocaust, Holocaust denince neden sadece Yahudiler anılıyor?” sorusunun yanıtını Nobel Barış Ödülü sahibi Auschwitz toplama kampında kalan yazar Elie Wiesel’in açıklamasında bulmak mümkün: “Evet tüm kurbanlar Yahudi değildi, ancak tüm Yahudiler kurban olarak seçilmişlerdi.”

İşte Holocaust tam da buydu; dünyanın neresinde olursa olsun, Yahudileri yok etme üzerine kurulu, Yahudilerden arındırılmış bir dünya yaratma arzusu, 1930’lu yıllardan 1945’lere uzanan ve 6 milyonu Yahudi olmak üzere öldürülen 12 milyon insanın dehşet verici hikâyelerinin zaman diliminde gizliydi…

Buna rağmen bugün hâlâ toplama kamplarında öldürülenler için düzenlenen Holocaust anmalarından, toplama kamplarında yaşananların hatırlatılmasından rahatsız olanlar var. Sosyal medyada dehşet verici ifadelerle hâlâ katliamlarla ilgili nefret söylemleri var. Hâlâ inanmayanlar var. ABD’de yapılan bir araştırmada, 18-39 yaş arası yetişkinlerin dörtte birinin Holocaust’un bir efsane olduğunu, abartıldığını veya emin olmadıklarını söylemesi gibi… Daha da kötüsü hâlâ Almanya’da bu deliliğe hevesli olanlar var.

Son birkaç yıldır, bazı sivil oluşumlar, şirketlere Facebook gibi platformlarda nefret söylemine karşı hareket etmeleri için baskı uygulamakta. Kötülüğün sıradanlaşmasına, normalleştirilen bu inkâra ve nefrete dur denmesi için. Öyle ki; nefret söylemini ifade özgürlüğüyle karıştıran Facebook aleyhine reklam boykotu düzenlendi, Holocaust’u inkâr içeriklerini yasaklaması çağrısında bulunuldu.

Geçtiğimiz hafta oluşan baskılarla Facebook, Holocaust’u reddeden veya tahrif eden içeriği yasaklamak için nefret söylemi politikasını güncellediğini açıkladı. Yahudi karşıtı şiddette bir artış olduğunu gösteren veriler gördükçe kendi düşüncesinin de değiştiğini söyleyen Mark Zuckerberg, bugüne kadar “İfade özgürlüğü için ayakta durmakla, Holocaust’un dehşetini en aza indirgemek veya inkâr etmenin neden olduğu zarar arasındaki gerilimle mücadele ettim” dedi. Yani Facebook bu yılın sonlarından itibaren, Holocaust ile ilgili terimleri arayan insanları ya da inkârını platformdan uzakta güvenilir bilgilere yönlendirecek.

Benzer tartışmalar bizde de var. Tarihçi İlber Ortaylı, bir yazısında, “Türkiye gençliğinin 1933 ile 1945 Holocaust denen Yahudi ve istenmeyen ırkları tahrip ameliyesini iyice okuyup öğrenmeleri gerekir. Bu bilgisizlikle ne dünyada olanları ne de kendimize yapılan ithamları yeterince değerlendirebiliriz” dedi.

Haklı. Okumak zorundayız. Mesela “Auschwitz’in Külleri”ni okumalıyız.

Ne diyor: “Nerede olduklarını bilmeden yandılar!”

Haritadaki şu nokta. Avrupa’nın ortasındaki şu nokta. Şu “kırmızı” nokta…

Şu “ateş” lekesi. Şu “is” lekesi. Şu “kan” lekesi. Şu “kül” lekesi…

Milyonlarca kişi için, isimsiz bir yerde, dünyanın her yerinde…

Şimdi anladınız mı?

Belma Akçura

https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/belma-akcura/facebook-kotulugun-siradanligina-dur-dedi-6337791

 

  • EYMEN AVDE İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ SAVUNAN YAHUDİ SOLU KADAR, FİLİSTİN SİYASETİNDE YENİDEN BİRLİĞİN SAĞLANMASI KONUSUNDA DA İSRAİL-FİLİSTİN İLİŞKİLERİNE ARACILIK EDEBİLECEK BİR KÖPRÜ POTANSİYELİNE DE SAHİP

Yahudi Milli Devleti Temel Yasasını, Trump Planı doğrultusunda Batı Şeria’nın işgal hazırlıklarını ve Netanyahu’nun tek adamlığına aranan alternatif çözümleri, Birleşik Liste’ye olan teveccühün politik atmosferden kaynaklı sebepleri olarak kategorize edebiliriz. Lakin Birleşik Liste’nin başarısının altındaki lider karizmasının etkisine de değinmemiz gerekiyor. Eymen Avde şüphesiz hem politik tavrını muhafaza ederek hem de diyalog yollarını geliştirerek blok içine ve seçmen çeşitliliğine yönelik başarılı bir sınav verdi. Daha önceleri kişisel popülaritesi uluslararası basında nispeten göz ardı edilen, fakat yaptığı hamlelerle Birleşik Liste’yi çok etkin bir konuma yükselten Eymen Avde, 2019’da Time dergisinin dünyayı değiştirebilecek 100 kişi sıralamasına girdi. Bu sıralamaya girmesinde Birleşik Liste’yi ve 48 Araplarını İsrail siyasetinde etkin bir politik konuma taşıması en büyük etmendir. Açıkçası Yahudi Devleti Temel Yasası Knesset’ten geçtikten sonra Yahudi olmayan bir politik aktörün bu kadar hızlı yükseleceğini kimse tahmin edememiş olsa gerek; Avde bu yükselişindeki temel meşruiyeti sadece 1948 yılından sonra İsrail sınırlarında kalan Arap nüfusu temsil ile değil, Netanyahu hükümetinin baskıcı politikalarından bezmiş tüm muhalefete makul görünerek elde etti. Ayrıca İsrail muhalefetinin parlayan diğer yıldızı olan Benny Gantz’ın siyasi hatalarını tekrar etmeyerek Birleşik Liste’nin politik duruşundan taviz vermedi ve Netanyahu-Gantz koalisyonunun dağılması durumunda gerçekleşecek yeni bir seçimde daha fazla Yahudi-Sol seçmene ulaşabilecek bir potansiyele kavuştu.

Öte yandan, Avde’nin siyasi bir figür olarak başarılı olması, sadece İsrail muhalefeti içinde Netanyahu hükümetiyle kavgasını etkin bir araç olarak kullanmasıyla ilgili değil. Avde aynı zamanda Birleşik Liste içindeki diğer partilerle müşterek bir denge kurmayı da bildi. Avde’nin liderlik ettiği Hadaş’ın iki devletli çözüm arayışı ve seküler tavrına karşın Balat’ın tek devletli çözümü savunması ve İslami kimliği bile Birleşik Liste içinde ciddi bir ikilik unsuru; bu zıtlıkları bir arada tutabilmek ise Avde’nin siyasi becerilerinin sadece biri.

Eymen Avde iki devletli çözümü savunan Yahudi solu kadar, Filistin siyasetinde yeniden birliğin sağlanması konusunda da İsrail-Filistin ilişkilerine aracılık edebilecek bir köprü potansiyeline de sahip. Trump Planının hayata geçirilmesi için yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisine rağmen ciddi adımlar atan Netanyahu hükümetine karşı, Fetih ve Hamas’ın diyalog çabaları hızlanmış durumda. Bu çabaların içinde İsrail siyasetinin parlayan ismi Eymen Avde de bulunuyor. Temmuz ayında Ramallah’ta gerçekleştirilen Fetih-Hamas görüşmelerine iştirak eden Avde, İsrail sağından ağır eleştiriler alsa da, İsrail solunda olduğu kadar Filistin siyasetinde de bir karşılığa sahip olduğunu kanıtladı. Eymen Avde, nihai hedefin iki devletli çözüm olduğunu savunan İsrailli seçmenlerin Filistin tarafıyla en yakın bağ kurabileceği yerel bir siyasi figür haline geldi.

Kısacası, Birleşik Liste’nin İsrail solundaki istikrarlı yükselişinin baş mimarı Eymen Avde, İsrail siyasetinin karşılaştığı pek çok sorunda kilit rol oynayabilecek bir figür olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Gantz’ın doğurduğu hayal kırıklığı, Netanyahu’nun toplum nezdinde rüşvet soruşturmasından aklanamamış olması, geleceği muğlak fakat agresif bir pozisyonda gündemde tutulan Batı Şeria’nın işgal planı gibi nedenlerin İsrail siyasetinin sol cenahında güç birikmesine neden olacağı kesin. Kırk beş yaşında bir hukukçu olan Eymen Avde’nin bir sonraki dönem için yapacağı hamleler ise bu politik teveccühü kendi üstüne ve Birleşik Liste’ye mal edip edemeyeceğini gösterecektir. Yine de şimdiye kadar ortaya koyduğu siyasi performans sayesinde, siyaset sahnesindeki spot ışıkları bir müddet daha Avde’nin üstünde kalacağa benziyor.

Selim Han Yeniacun

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/israil-siyasetindeki-yukselen-gucler-eymen-avde-ve-birlesik-liste/2012447

 

  • BÖLGE SİYASETİ YAKINDAN TAKİP EDİLDİĞİNDE SON DÖNEMDE KÖRFEZ-İSRAİL YAKINLAŞMASININ, BAŞTA TÜRKİYE, MISIR VE IRAK OLMAK ÜZERE BÖLGEDEKİ TÜM AKTÖRLER NEZDİNDE CİDDİ BİR RAHATSIZLIK ORTAYA ÇIKARDIĞI KOLAYLIKLA ANLAŞILABİLİR

Körfez’in İsrail ile normalleşerek Orta Doğu bölgesinin siyasi, ekonomik ve diplomatik merkezi haline gelme girişimi, bölgenin tüm aktörleri tarafından ciddi bir rahatsızlık kaynağı olarak görülüyor. Mısır, Ürdün ve Irak Dışişleri Bakanlarının Kahire’de düzenledikleri ve bu yıl üçüncüsü gerçekleşen zirve ile bu ülkeler bölgede oluşum aşamasında olan askeri, ekonomik ve diplomatik yeni bir bloğun işaret fişeğini ateşlemiş oldular. Her üç ülke de, başta Filistin meselesi olmak üzere bölge siyasetinden dışlanmışlık algısı ile İsrail-Körfez yakınlaşmasının kendi çıkarlarına vereceği olası zararları engellemek istiyor. Nitekim bu toplantıda görüşülen Irak’tan Akabe körfezine bir petrol boru hattı projesi, Körfez’in İsrail’in Aşkelon limanı üzerinden Doğu Akdeniz’e uzanacak boru hattına yönelik önemli bir meydan okumadır. Çünkü Irak’ın Ürdün ile kara sınırı, İsrail ile Körfez arasında doğrudan bir kara bağlantısını kesiyor. Ürdün’ün Körfez karşıtı bir blokta yer alması Körfez-İsrail ilişkilerindeki derinleşmeye önemli bir darbe vuracaktır. Mısır’ın bölgede alternatif blokların oluşumu için başlattığı diplomatik girişimler, Körfez ülkelerinin, içinde bulundukları ekonomik krizle de bağlantılı olsa da, Sisi yönetimini fonlamayı kesmelerinin en önemli sebeplerinden.

Türkiye, bu süreçte bir taraftan Katar ve Kuveyt’le ilişkilerini sıkılaştırma politikası takip ederek BAE-Suudi eksenini dengelerken diğer taraftan geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın Mısır’a yönelik mesajları ile son dönemde bölgede yaşanan gelişmelerle önemi azalan Mısır ile yakın ilişkiler kurma niyetini gösteriyor. Türkiye ve Mısır arasında buzları eritecek bir yakınlaşma Körfez-İsrail yakınlaşması ile bölgede oluşan dengesizliği bertaraf edebilecek bir girişimdir.

Bölge siyaseti yakından takip edildiğinde son dönemde Körfez-İsrail yakınlaşmasının, başta Türkiye, Mısır ve Irak olmak üzere bölgedeki tüm aktörler nezdinde ciddi bir rahatsızlık ortaya çıkardığı kolaylıkla anlaşılabilir. Özellikle Körfez ülkelerinin iddialı ve maceracı politikalarının en önemli hamisi konumundaki Trump yönetiminin yaklaşan ABD seçimleri nedeniyle bir belirsizlik içinde olması bölgede Körfez-İsrail yakınlaşmasını kendi ulusal çıkarları açısından tehdit olarak algılayan aktörlerde bir hareketlenmeye sebep oldu. Şimdilik bazı işaretlerini gözlemlediğimiz Orta Doğu bölgesindeki muhtemel yeni dengelerin, ABD seçimleri sonucuna da bağlı olarak, önümüzdeki dönemde daha görünür bir hal alacağını söyleyebiliriz.

Dr. Necmettin Acar

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/korfez-israil-normallesmesi-bolgede-yeni-dengelerin-olusumuna-zemin-hazirliyor/2016276

 

  • 2000-2005 YILLARI ARASINDA İSRAİL, AZERBAYCAN’IN TİCARET YAPTIĞI ÜLKELER ARASINDA ONUNCU SIRADAN BEŞİNCİ SIRAYA YÜKSELDİ

Enerji alanındaki işbirliğinin güçlenmesiyle İsrail, Azerbaycan'dan petrol ithalat etmeye başlarken iki ülke şirketleri, İsrail’in işgal altında tuttuğu Aşdod kıyılarında ortaklaşa gaz ve petrol aradı. Tel Aviv yönetimi, yılda 80 milyon varil (yaklaşık 11 milyon ton) olarak tahmin edilen toplam petrol tüketiminin yaklaşık yüzde 50'sini Azerbaycan'dan ithal ediyor.

İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi ile Azerbaycan, İsrail şirketlerinin ürettiği telefon ve telekomünikasyon işletim sistemini, 1994 yılında imzaladığı bir ticaret anlaşmasıyla satın aldı. Bunların başında Azerbaycan pazarlarına doğrudan girmeye başlayan ve ülke çapında bölgesel iletişim ağlarını işleten İsrail telekomünikasyon şirketi "Bezeq" geliyordu.

2000-2005 yılları arasında İsrail, Azerbaycan’ın ticaret yaptığı ülkeler arasında onuncu sıradan beşinci sıraya yükseldi. BM verilerine göre, Azerbaycan’ın İsrail’e yaptığı ihracat 1997 yılında sadece 2 milyon dolarken 2004 yılına gelindiğinde bu rakam, petrol fiyatlarında yaşanan artış nedeniyle 323 milyon dolara yükseldi.

2015 yılı itibari ile İsrail ile Azerbaycan arasındaki ticaret dengesi 266 milyon dolara ulaştı, bunun 260 milyon doları İsrail'in Azerbaycan'a ihracatı, 6,2 milyon doları ise ithalattır. İsrail Ekonomi Bakanlığı'nın resmi verilerine göre, İsrail ile Azerbaycan arasındaki ticaret dengesi resmiyette yılda sadece 130 milyon dolar civarında, ancak pratikte Cumhurbaşkanı Aliyev'in de açıkladığı gibi milyarlarca dolara ulaşıyor ve bu alışverişin büyük bir bölümü petrol ve silah sektörlerinde gerçekleşiyor.

İslam Özkan

https://www.gazeteduvar.com.tr/azeri-ermeni-catismasinda-israilin-rolu-makale-1502214

 

  • “YA BEN DE YAHUDİYSEM?” SORUSUYLA KESMEK ZORUNDA KALDIM HOŞ SOHBETİNİ. BİR AN DURALADI, KAFASI KARIŞIR GİBİ OLDU VE “YOK ABİ YA, DEĞİLSİNDİR!” DİYEREK SÖVMEYE DEVAM ETTİ

Bir Ermeni yakınım, üç beş yıl önceki taksi macerasını anlatmıştı. İki kişilermiş. Taksici aksanlarını fark edip “Kıbrıslı mısınız?” diye sormuş. Kıbrıs'ı bilmeyecek ne var, dört tarafı suyla kaplı toprak parçası işte. Bizimkiler “Hayır,” deyince susmuş. Bir süre sonra, şansını denemek istedi herhalde, durup dururken Ermenileri nasıl kestiğimizi ve fırsat olsa yine kesilmesi gerektiğini anlatmış ballandıra ballandıra. O da Norveçli'ydi muhtemelen, çünkü Anadolu irfanı böyle şeylere izin vermez. Arkadaşlar gideceği yere varmadan inmiş.

İşte bu tarih ve hukuk bilinci yüksek taksici tipi ve muamelesini seviyor, takdir ediyorum. İBB'nin taksilerinde olacak mı bakalım böyle şey. Hiç sanmıyorum. Ben de benzer bir şey yaşamıştım, hâlâ mutlulukla anarım. Taksim'de bindiğim bir taksinin, arkeoloji alanında uzmanlaşmış sürücüsü, Haliç'ten geçerken Koç ailesinin Haliç'in dibindeki tarihi eserleri çıkarıp kaçakçılık yaptığını ve zaten hepsinin Yahudi olduğunu söylemişti. Konuya her haliyle hâkim görünüyordu. Sonrasında da zaten bütün Yahudileri... diyerek devam edince, “Ya ben de Yahudiysem?” sorusuyla kesmek zorunda kaldım hoş sohbetini. Bir an duraladı, kafası karışır gibi oldu ve “Yok abi ya, değilsindir!” diyerek sövmeye devam etti. Soruyorum, İBB'nin taksilerinde aynı tadı alabilecek miyiz? Hey yavrum hey. Yine bir başkasının, yıllar önce aracında çıkan bir tartışmada silah çeken müşteriyi ve yanındakini nasıl 'temizlediğini,' epeyce yatıp çıktıktan sonra 'neyse ki' mesleğe döndüğünü ve artık silah taşımadığını anlatışını unutamıyorum. İşte demiştim, yaşamak istediğim ülke ve müşterisi olmak istediğim taksi, tam da böyle olmalı. Çok zarif bir insandı.

Murat Sevinç

https://www.gazeteduvar.com.tr/varligimiz-sari-taksi-sahiplerine-armagan-olsun-makale-1502364

 

Netten okumalar

  • İSRAİL’İN GİZEMLİ BORU HATTI: İRAN İÇİN YAPILMIŞTI AMA ARAP PETROLÜNÜ TAŞIYACAK – EMRE DEVECİ

https://www.sozcu.com.tr/2020/ekonomi/israilin-gizemli-boru-hatti-iran-icin-yapilmisti-ama-arap-petrolunu-tasiyacak-6093022/

  • YILIN SKANDAL KÜLTÜR SANAT OLAYI - YAŞAR ŞENYÜZ

https://www.oncevatan.com.tr/magazin/yilin-skandal-kultur-sanat-olayi-h158909.html

  • HÜSNÜ MAHALLİ'DEN VAADEDİLMİŞ TOPRAKLAR ÜZERİNE! - MUSTAFA K ERDEMOL

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/husnu-mahalliden-vaadedilmis-topraklar-uzerine-1775584

  • TÜRKİYE VE İSRAİL, AZERBAYCAN’IN EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ - RAFAEL SADİ

https://odatv4.com/yazar/rafael-sadi/turkiye-ve-israil-azerbaycanin-en-buyuk-destekcisi-19102042.html

  • THE TİMES: HAMAS SİBER SALDIRI VE KARŞI İSTİHBARAT İÇİN İSTANBUL'DA GİZLİ BİR MERKEZ KURDU

https://tr.euronews.com/2020/10/23/the-times-hamas-siber-sald-r-ve-kars-istihbarat-icin-istanbul-da-gizli-bir-merkez-kurdu

  • BİR OTOMOTİV ÖNCÜSÜ: BERNAR NAHUM – OSMAN AROLAT

https://www.dunya.com/kose-yazisi/bir-otomotiv-oncusu-bernar-nahum/486338

  • İSRAİL ORDUSU ÖNCELİKLERİNİ YENİDEN DÜZENLİYOR – AMAL ŞEHADE

https://www.indyturk.com/node/261771/d%C3%BCnya/i%CC%87srail-ordusu-%C3%B6nceliklerini-yeniden-d%C3%BCzenliyor

  • HOLOKOST’U ANLAYABİLİR MİYİZ? - HENRY MAİTLES

https://marksist.org/icerik/Yazar/14715/mobileRedirect

  • MALTEPELİ SANATÇI YUSUF TOLGA ÜNKER'İN 3D SERGİSİ

https://www.istanbulflash.com/maltepeli-sanatci-yusuf-tolga-unker-in-3d-sergisi/4784/

  • ‘KUZEYE’ GÖÇ MEVSİMİ! - HÜSEYİN ŞUBUKŞİ

https://turkish.aawsat.com/home/article/2585666/h%C3%BCseyin-%C5%9Fubuk%C5%9Fi/%E2%80%98kuzeye%E2%80%99-g%C3%B6%C3%A7-mevsimi

 

Takılan tweetler

Muzaffer Karaaslan@KaraaslanMzffr

Ankara, Yahudi Mahallesi'nin 1929 yılına ait bir fotoğrafı. Evler iki katlı, cumbalı, kiremit çatılı tipik Ankara evi. Yapı malzemesi başta kerpiç olmak üzere tuğla, taş ve ahşap. Bu fotoğraftan göremiyoruz ama büyük bir çoğunluğunun tavanları da kalem işi ile bezeli. (F. VEKAM)

 

https://twitter.com/KaraaslanMzffr/status/1318219576308600834

Talha Abdülkadir Tornacıoğlu@sosyaljakoben

Ya ben bu Hüsnü Mahalli'yi makul adamdır orta doğu'yu öğrenelim falan diye takip ediyorum, izliyorum. Nitekim çok bilgilendirici şeyler de olabiliyor arada, hakkını verelim ama biraz hayal kırıklığı yaşadım. Siyonizm'le İsrail'le Yahudilerle komploculukla kafayı kırmış.

Yani antisemit desen antisemit de değil. Yahudilere kimlik olarak özel bir nefreti yok, bunu belirtiyor. Ama savunduğu bazı tezler nesnel olarak yahudi düşmanlığıyla örtüşüyor. Örnegin Holokost olmuş ama Yahudi zenginleri Nazilerle gizlice anlaşmış manlaşmış. Daha neler.

https://twitter.com/sosyaljakoben/status/1319167822048731136

Karel Valansi@karelvalansi

Tahran dizisi Atina’da çekilmiş! Yani İstanbul dururken Atina...

Dizi İsrail yapımı. Diplomatik ilişkiler her alanı etkiliyor

Tehran (TV Series 2020– ) – IMDb

 

https://twitter.com/Aaron_haron1/status/1320036435467161600

RaHiBe-TeReSa@EmELBoYY

Israil Sağlık Bakanlığı:

Doğu Kudüs'te gizli bir korona salgını olacağından korkuluyor

Salgının üç nedeni:

1)Yönergelere aykırı yapılan toplu düğünler

2)Yurt dışından ve özellikle Türkiye'den dönen ve tecride girmeyen çok sayıda gezgin

3)Corona testi yapmak istemeyenler.

https://twitter.com/emelboyy/status/1320431827522359297?s=27

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün