Sahnelerden Kısa Kısa

Hemhâl Jean Genet’ye selam çakıyor ‘Tırnak İçinde Hizmetçiler’

Erdoğan MİTRANİ Sanat
23 Ocak 2019 Çarşamba

Araya olağanüstü programıyla Tiyatro Festivali girdiğinden, izlenimlerimi aktaramadığım oyunların sayısı giderek artmaya başladı. Bu nedenle yazılarımda daha fazla oyuna yer vermeye çalışacağım. Kısaltılmış izlenimlerim sizleri yanıltmasın. Söz ettiğim oyunların hepsi de çok beğendiğim, görülmesi gereken çalışmalar.

 

Hemhâl Jean Genet’ye selam çakıyor

‘Tırnak İçinde Hizmetçiler’

Bir evde iki ‘hizmetçi’. Kim olduklarını bilemeyecek hale geldikleri bir oyunu sürdürmeye devam ederken, kaçmak istedikleri kendileri ile yüzleşmek zorunda kalırlar...

Seyyar Sahne ve Ekip’ten tanıyıp sevdiğimiz Hakan Emre Ünal ve sahnelemiş olduğu nefes kesici ‘Sevgili Arsız Ölüm’ü büyük başarıyla oynamaya devam eden eşi Nezaket Erden tiyatro yolculuklarına Hemhâl Tiyatro adıyla devam ediyorlar. Hemhâl’in ilk oyunu Ünal’ın yazıp yönettiği, dramaturjisini Ayşe Draz’ın yaptığı, Nezaket Erden ve Pınar Güntürkün’ün oynadığı ‘Tırnak İçinde Hizmetçiler’.

Ünal, broşürüne “Jean Genet’nin Hizmetçiler metninden hareketle” notu düşmüş. Gerçekten de oyun önce Hanım ile Claire’in ikili sahnesiyle, sonra da Hanım’ı oynayan karakterin Solange’a dönüşmesiyle Genet’nin oyununu izleyerek başlıyor. Kısa bir anımsatma yapalım. Jean Genet’nin ‘Les Bonnes / Hizmeçiler’i, yanında çalıştıkları Hanım’dan hem nefret eden, hem de konuşma tarzına, giyimine, her şeyine hayranlık duyan iki kız kardeşin Hanım’ı öldürme planları üzerinden, güçsüzün güçlüyü ezdiği burjuvaziyi eleştirirken içimizdeki kölelik ve efendilik ikilemini de tartışmaya açan bir çalışma.

Genet, sevgi ve nefret kadar cinsel çekimin de birbirine bağladığı bu üçlünün öyküsünü bir tür ‘oyun içinde oyun’ olarak kurgular, kişiliklerin durmaksızın değiştiği bu oyunlarda Solange ve Claire kimi zaman kendi kimliklerini oynarken kimi zaman da kimliklerinden çıkarak Hanım ya da birbirleri canlandırırlar…

Genet’nin metnini, kimi doğaçlama haricinde sıkı sıkıya takip eden ilk iki sahnenin ardından ‘Tırnak İçinde Hizmetçiler’ sürprizli bir virajla İpek’le Bahar’ı karşımıza çıkarır. Ünal’ın parlak metni bu hizmetçilerinkini bir oyun içinde oyun içinde oyuna dönüştürecek, Solange, Claire, Bahar, İpek ve diğerlerinin bilinciyle bilinçaltından oluşan bir ilişkiler yumağı oluşacak.

Hakan Emre Ünal’ın en büyük başarısı, bu karmaşık ilişkileri izleyiciye pırıl  pırıl bir netlikte aktarmasında. Başarıya, canlandırdıkları bütün karakterleri rahatlıkla ayrıştıran Nezaket Erden ve Pınar Güntürkün’ün müthiş oyunculuklarının büyük katkısı var.

Çok zeki bir metin, dört dörtlük oyunculuklar. Jean Genet izleyebilseydi hem çok sever hem de çok eğlenirdi. 23 - 24 Ocak, 6 - 7 Şubat Sahne Kadir Has ve sezon boyunca İstanbul sahnelerinde.

B Planı & Toy Yapımı ‘Yalnızlar Kulübü’

Sami Berat Marçalı, yazıp yönettiği, ilk kez 2012’de, prömiyer yapmış olan ‘Yalnızlar Kulübü’nü yeniden ele alıyor.

Yalnızlar Kulübü günümüz kent yaşamının en büyük sorununa, yalnızlığa odaklanıyor. Her türlü bilgiye, her şeye, herkese her an ulaşabildiğimiz bu iletişim çağında, ilişkilerimiz giderek yüzeyselleşiyor, yakın ilişkiler, derin ilişkiler giderek zorlaşıyor ve insan sanki bireysel iletişimi yeniden öğrenebilmek için kişisel gelişim workshoplarına gereksinim duymaya başlıyor.

Oyun, Demet’in gittikçe popülerleşen bir kişisel gelişim kursuna dönüştürdüğü ‘Hayatın Ritmini Bul’ yönteminin on haftalık serüvenini mercek altına alıyor. Evliliği sorunlu bir çift, bir sigortacı, üst düzey bir yönetici ve aksi bir genç adamdan oluşan katılımcı gurubunun olsun, Demet’in olsun hepsinin sorunu, günümüz şehirli yaşamının tanıdık dertleri; mutsuzluk, tatminsizlik ve yalnızlıktır…

Marçalı’nın 90 dakika süren yeni versiyonu, bir ilaveli ikinci baskı değil. Aradan geçen altı yıl boyunca olgunlaşmış, farklı derinlikler kazanmış bir metin. Başarıyla sahnelenmiş, çok iyi oynanmış bir yorum. Bizim gibi ilk sahnelenişini anımsayanlar, o dönemin ‘rüya kadrosunu’ nostaljiyle ansalar da sonuçta tatmin oluyorlar.

İlk kez izleyenler için ise büyük bir keyif. 26 Ocak Toy İstanbul, 31 Ocak DasDaS, 24 Şubat Zorlu PSM Studio ve sezon boyunca İstanbul sahnelerinde.

 

Dostlar Tiyatrosu Genco Erkal ‘Merhaba’

Kuruluşunun 50. Genco Erkal’ın 60. sanat yılında Dostlar Tiyatrosu, ilk kez eylül ayında New York’ta sahnelenen, Erkal’ın uyarladığı, yönettiği ve oynadığı müzikli oyun ‘Merhaba’yı sahneye taşıyor. Genco Erkal’ın “Benim yazarlarım” dediği Aziz Nesin, Bertolt Brecht, Can Yücel, Nâzım Hikmet ve William Shakespeare’in yapıtlarından oluşan ‘Merhaba’ tiyatro severleri, edebiyat aleminin beş büyük ustasıyla müzikli bir yolculuğa çıkarıyor. Yıllar öncesinden seyirciye seslenen yazarlar; dünyanın ve ülkemizin halleri üzerine kimi zaman güldürücü, kimi zaman hüzünlü, öfkeli gözlemleriyle yaşadığımız karanlık günlere ve geleceğimize ışık tutuyorlar. 

Erkal’ın, Aziz Nesin’in ‘Merhaba’sıyla başlayıp yine Nesin’in ‘Türkiye’me Selam’ıyla final yapan uyarlaması,beş yazarın yapıtlarından bölümlerin iç içe geçtiği olağanüstü bir kolaj. Yine Nesin’in Kenan Evren için yazmış olduğu nefis taşlaması ‘Sultan Palamut’, çok isteyip de çok az oynadığı Shakespeare’den başta ‘Hamlet’ olmak üzere, ‘Atinalı Timon’, ‘2. Richard’ ve ‘Nasıl Hoşunuza Giderse’den bölümlerle krallar ve iktidar ilişkileri, Can Yücel ve babasına ve Deniz Gezmiş’e yolladığı selamlar, barışı öneren savaş karşıtı söylemleriyle Brecht ve de tabii ki  ‘Yaşamaya Dair’ ve Nazım bu kolajın olmazsa olmazları.

Fazıl Say, Kurt Weill, Yiğit Özatalay, Arif Erkin ve Selim Atakan’ın bestelerinin piyano ve basklarnet eşliğinde seslendirildiği bu müzikli gösteriyi, dans ederek tek başına sunan Genco Erkal inanılmaz bir sahne mucizesi. Bu 80’lik delikanlı seyirciyi soluksuz bırakan bir tempoyla kimi zaman Richard’a kimi zaman Yorick’in kafatasıyla konuşan Hamlet’e, kimi zamanda tırmandığı iskelenin tepesinden hasretle oğluna seslenen Nazım’a dönüşüyor. Defalarca izlenecek bir tiyatro olayı. 24 Ocak Mall of İstanbul, 26 Ocak - 2 Şubat Kenter Tiyatrosu, 30 Ocak Avcılar Barış Manço K.M., 12 Şubat CKM, 21 Şubat KKM ve sezon boyunca sahnelerimizde.

 

DasDas’ın yeni yerinde ilk oyunu ‘Timsah’

1980 doğumlu İngiliz yazar ve oyuncu Thomas William Basden, BBC için çok sayıda komedi yazmış ve oynamış. Halen DasDas’ın kapalı gişe oynanmaya devam eden ‘Joseph K’ ile Kafka’nın ‘Dava’ romanının karanlık mizahının derinlerine inen Basden, topluluğun yeni yerinde, Mert Fırat ve Volkan Yosunlu yönetmenliğinde sahnelenen ‘Timsah’ta, başka bir klasikten, Dostoyevski’nin aynı adlı hikâyesinden hareketle, gösteri toplumunun sistemle el sıkışmayı seçen aktörleriyle, bir timsahın karnından ‘hesaplaşıyor’. 

Bir hayvanat bahçesinde, en yakın arkadaşı Zack (Ferit Aktuğ) ve İvan’ın eski, Zack’ın yeni sevgilisi Anna (Hazal Türesan), gösteri dünyasında oldukça başarısız, çekilmez ve hatta katlanılmaz olan İvan’a (Erkan Avcı) meslek değiştirmesi gerektiğini anlatmaya çalışırken Ivan, hayvanat bahçesindeki bir timsah tarafından yutulur. Bütün olarak yutulduğu için sağ kalan, panikleyerek hayvanın karnının yarılması için yardım isteyen İvan, durumun kendisine anında kazandırmış olduğu şöhretin yeni ve güçlü bir kariyerin başlangıcı olacağını fark ettiğinde olayı kendi çıkarı için kullanmak için yerinden çıkmamaya karar verir. Anna yeniden ona yönelir, medya, polis, uluslararası şirketler, sponsorluk anlaşmaları artık ‘Timso’nun ağzından çıkanlara odaklanır…

Dostoyevski’nin insanlık ve mülkiyet değerlerinin göreceliğinin bir taşlaması olan öyküsü, Basden’in elinde günümüzün değer kavramlarının hınzır bir eleştirisine dönüşmüş. Oyun, en az hayatta şahit olduklarımız kadar ‘tuhaf ama gerçek’ diyen yönetmen ikilisi, fantastik boyutunu göz ardı etmeyen, sağlam bir sahneleme ve başarılı bir toplu oyunculuk elde etmiş. Ancak ‘absürd’ boyutu öne çıkaran, daha uçuk kaçık bir yorum yeğlerdim. Benim için oyunun en heyecan verici keşfi, bütün yan rolleri sadece birer şapka ile ayrıştıran başarılı oyunculuğuyla Özgün Aydın oldu.

16, 19 Şubat ve sezon boyunca Ataşehir DasDas Tiyatro’da.

 

George Orwell ‘1984 Büyük Gözaltı’

İngiliz yazar George Orwell’in 1949’da yayınlanmış distopik kült romanı ‘1984’, Rutkay Aziz’in yönetiminde Dünya Perdecileri aracılığıyla sahnede tekrar hayat buluyor.

‘1984’, dünyanın Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya rejimlerinin yönetiminde olduğu yakın bir gelecekte, halkın Büyük Birader adlı bir lidere düşünmeden itaat ettiği, tüm insanların hareketlerinin, düşüncelerinin ve davranışlarının izlendiği otoriter bir devlette geçer. Muhaliflerin toplum düşmanı kabul edildiği bu ortamda, düşünen ve sorularına cevap arayan Winston’un özgürleşme çabaları rejimin dişlileri arasında bastırılmaya mahkûmdur…

Rutkay Aziz, Taner Barlas, Ekin Aksu, Özcan Alpar, Levend Yılmaz, Aytaç Öztuna, Hüseyin Demir ve Hüseyin Uçurtma’nın oynadığı ‘1984’, klasik tarzda yönetilmiş bir çalışma. Sahnelemenin tek ilginç tarafı, romandan biraz farklı olarak, başkaldırıların tamamen bastırılamayacağını söyleyen finali.

Bu tür bir sahneleme beni pek heyecanlandırmasa da, daha geniş kitlelere ulaşabilme olasılığı da yok değil. İzlenebilir. 26 Ocak Mall of İstanbul, 31 Ocak - 18 Şubat artısahne, 4 Şubat Yunus Emre KM, 17 Şubat CKM ve sezon boyunca sahnelerimizde. İyi seyirler dilerim.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün