İki ülke halkı da anlaşabilecek mi?

Mois GABAY Köşe Yazısı 0 yorum
29 Haziran 2016 Çarşamba

Canım ülkemde mesele İsrail olduğunda sağcısından solcusuna laik kesiminden muhafazakârına farklı neden ve ideolojiler eşliğinde tüm toplum aynı fikir üzerinde birleşir. Geçtiğimiz gün iki ülke arasında imzalanan anlaşmadan sonra bu durumu bir kez daha görmenin üzüntüsünü yaşadım. Bir yanda gerek CHP kanadı gerekse de sol kesimin takip ettiği yayın organları bu anlaşmayı tebrik etmek yerine hükümete yüklenmek için geçmişte yaşananları hatırlatırken, muhafazakâr kesimde ise hükümetin İsrail’e nasıl boyun eğdirdiği naraları atılmaktaydı. Hal böyle olunca sevinsek mi üzülsek mi deyip buruk bir mutluluk yaşadım.

Anlaşma sabahı sosyal medya üzerinde Cumhurbaşkanı’nı destekleyen bir fan sayfasında rastladığım görseller bana Mavi Marmara özrü sonrası sokaklara asılan afişleri hatırlattı. Sanki uzlaşılan anlaşma her iki tarafında ısrarlı olduğu konularda gerekli jestleri yaparak adım atması sonucu değil, bir liderin diğerini dize getirmesi ile gerçekleşmişti. Netanyahu afiş üzerinde “Neden Yahu” ismiyle, yenilmiş bir lider edasında verilirken öteki tarafta da hükümetin yapıcı tavrı görmezden gelinip, adeta spor sayfalarında milli maçlar sonrası gördüğümüz tuhaf, şovenist bakış açısıyla bir afiş düzenlenmişti. Aynı esnada bu sefer cumhuriyet ilkelerinin savunucusu olarak bildiğimiz gazetede atılan “Erdoğan Siyonist İsrail’le anlaştı.” tarzında manşet ise iki ülke barışını desteklemekten çok, konuyu hükümete yüklenmede bir araç olarak kullandıklarını göstermekteydi. Hatta bazı haber kanallarındaki açık oturumlarda da kullanılan üslup ve İsrail’in halen dünyadaki birçok sorunun ana temeli gibi gösterilmesi de, bu anlaşmanın her iki ülke için avantajlarını anlatmaktan çok toplum nezdindeki “Şeytan İsrail” algısını körüklemenin ötesine geçememekteydi. Şüphesiz her iki ülke lideri bu anlaşmanın kalıcı olmasını istiyorsa, bundan sonra yapmaları gereken kendi halklarını ikna etmektir. Bir yanda İsrail’de kimi kesimler anlaşmayı “gurur kırıcı” olarak görüp protesto ederlerken, Türkiye’de ise antisemit kimi medya organları “Tarih sizi affetmeyecek” tehditleri ile anlaşmadan dolayı memnuniyetsizliklerini dile getirmektedirler. Bu yeni dönemde zaten devam eden ticari ilişkiler daha da iyileşecek, turizmden ihracata farklı alanlarda iki ülke belki eskisinden de iyi bir işbirliği sağlayacaktır. Antalya’nın boş kalan sahillerini kısa bir süre sonra İsrailli turistler doldurmaya başlasa bile, kalıcı bir huzur ve güvenlik ortamı ancak iki ülke halkının bundan on yıl evvel olduğu gibi birbirlerini dost görmesi ile mümkün olabilir. Türk Yahudileri olarak anlaşma sonrası rahat bir nefes alsak da medya eli ile üretilen ve parti tabanlarınca desteklenen İsrail düşmanlığına bağlı antisemitizm ortadan kalkmadıkça yine en ufak bir krizde bu huzur ortamı tepetaklak olabilir. İşte bu yüzden anlaşmanın sonrası dönemde  “yok biz kazandık” veya “onlar kazandı” demek yerine “Asıl kazanan Gazze halkı olsun” temennisi ile uzlaşmanın sürdürebilir bir çerçeveye oturtulması gerekir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iftar yemeğinde belirttiği gibi iki ülke her zaman her konuda fikir birliğinde olamayabilir. Ancak eğer gerekli adımlar atılıp, anlaşma ortamı için tüm şartlar gerçekleştiyse bunu sürüncemede bırakıp halen eskiyi konuşmak en başta Gazze halkı olmak üzere kimseye yarar sağlamaz. Ortadoğu’nun kaygan ortamında ortak çıkarları ve tarihsel bağları olan bu iki ülkenin doğru zamanda imzaladığı anlaşma Türkiye’nin de bir süredir kaybetmekte olduğu birleştirici konumuna, yalnızlaştırılmasına karşın farklı bir hamle ve ilerisi için bir umut olarak yorumlanabilir. Mersin’den kalkacak yardım filosunun sağlıklı bir şekilde Aşdod üzerinden Gazze’ye ulaşması sonrasında hem Türkiye halkı hem de dünya kamuoyu da bir kez daha İsrail’in asıl amacının Gazze halkını karanlıkta bırakmak değil, Hamas teröründen uzak tutmak olduğunu görecektir. Dileğim bu anlaşma ortamının iki ülke liderlerinin sağduyulu açıklamaları ile desteklenmesi ve kısa sürede tabana yayılabilmesidir. İsrail ve Türkiye arasındaki olumlu gelişmeleri yazabildiğimiz, iki ülke bayraklarının bir arada dalgalandığını görebileceğimiz aydınlık günler temennisiyle…

 

1 Yorum