Sevgili Türk bekar kadını, buralarda yaşıyorsan bilmen gerekenler var. Nedendir bilmiyorum ama burada bekar kalmak gibi bir seçimin yok. Bak bunu ikinciye yazıyorum iyice kafana sok diye… Çünkü bekar kalırsan, kimse seni evlenmeye değer bulmamış sayılır. Arkandan öyle dedikodunu yaparlar. Ya da muhakkak bir kusurun falan vardır. Bunca sene alan çıkmaması da zaten boşuna değildir yahu! Ayrıca sen zaten çocuk falan da yapmadığın için yarım bile değil, çeyrek kadın olur gidersin. Yazık günah sana!
Beşi bir yerdeler sanırım valideler mevkii. Tamlık olanlar evli ve çocuklu kategori diye uzayıp gidiyor.
Ülkenin en yetkili makamı annelik ve kadınlıkla ilgili lafı ortaya attı ya! Ben şahsen hiç üstüme alınmadım. Aynı şekilde cevap vermek gerekirse yarım mı yoksa tam kadın mıyım, durun gösterelim demek de zaten pek içimden gelmiyor. O vesile sallayın gitsin. Çünkü mesela biz de, kimin tam erkek olduğunu bilmiyoruz. Ama “birileri şöyleyse yarımdır” diye ortaya laf atsak alacağımız cevap belli! Üstelik ne bileyim evli kadınlarla zamanlama üzerine bir araştırma yayınlansa mesela, kim yarım, kim tam kabak gibi ortaya çıkmış olurdu. Konu uzamadan başka bir yere bağlamak istiyorum. Bekar kalma hürriyeti olmayan kadının zaten tam sayılmadığı ülkede, çocuk yapınca tamamlanacağı yönündeki algı, bizzat bireyselliğine saldırıdan öteye gitmez. Bir de durumun başka yönleri var.
Eğer bu yazıyı okuyan sen, 30 yaşının üstünde ve hâlâ bekarsan, yerin toplumda özürlülerden daha alt bir kategoride. Yanlış anlaşılmasın kimseye laf söylediğim yok. Bekarlara gösterilen yaklaşımı başka bir durumla kıyaslıyor olmak bile çok vahim. Lakin bekar kalma hakkın olmadığı için bu böyle!
Sevgili Türk bekar kadını, buralarda yaşıyorsan bilmen gerekenler var. Nedendir bilmiyorum ama burada bekar kalmak gibi bir seçimin yok. Bak bunu ikinciye yazıyorum iyice kafana sok diye… Çünkü bekar kalırsan, kimse seni evlenmeye değer bulmamış sayılır. Arkandan öyle dedikodunu yaparlar. Ya da muhakkak bir kusurun falan vardır. Bunca sene alan çıkmaması da zaten boşuna değildir yahu! Ayrıca sen zaten çocuk falan da yapmadığın için yarım bile değil, çeyrek kadın olur gidersin. Yazık günah sana!
Çeyrek, yarım ve tam altın hatta beşi bir yerde kategorisine sırasıyla erişmen nasıl olur artık orasını bilemem. Sen düşün! Hatta hiç düşünme zaten senin için düşünen bir cumhurbaşkanın var! Çok canına tak ederse, yaz bir mektup belki kısmet de bulurlar. Her şeye müdahale eden kısmete niye el atmasın? Anneannem hep der, “Kısmetin nereden geleceği belli olmaz” diye. Annem de “O kadar düğüne gidiyorsun ama evlenmeyi düşünmüyorsan artık altın takma onlar geri gelmeyecek” der. Arada kalmış durumdayım. Kime çeyrek altın takayım, kim yarımlık yahut tamlık anlayamıyorum. Bundan sonra yetkililere soracağım. Merak ettiğim başka bir mesele ise peki yarım akıllılara ne olacak? Onlara çeyrek taksak ayıp olur mu? Yahut tam taksak fazla mı abartmış oluruz. Sevgili yetkili makamlar lütfen bu kafa karışıklığını giderin. Ayrıca bekalarımıza da bir kampanya düzenleyip kısmet bulun!
Misal eskiden, ekonomi için 5 Nisan kararları falan gibi paketler açıklanırdı. Şimdi de bekarlar için mesela 1 Temmuz kararları olsa, çok şey mi istemiş oluruz! Top sizde ona göre…
Bridget Jones’un meşhur bir sahnesi vardır. Tüm evli çift arkadaşlarıyla yemek yerken içlerinden biri çıkar ve “Eee Bridget sen ne zaman evleniyorsun?” der, ancak soru sadece böyle basit bir soru olmaktan çok kınama ve aşağılama içerir. Hatta alt metni ötekileştirmek üzerinedir. Tüm bekarların yaşadıklarını anlatan güzel bir sahnedir. Bizim ülkemizin ötekileştirdiği bekar kadınlar ise yakında toplum düzenini bozmaktan dolayı ceza ödemeye maruz kalacaklar mı acaba diye endişeliyim. Düşünsenize 20’lerin başındakilere evlilik teşviki çıkarken, bu bakış açısıyla 30’ların üstüne de bekarlık vergisi koyulur! Kadını iş hayatından uzak tutmak için ellerinden geleni yapan bir düşünceyle mücadele etmek gerçekten zor. Çünkü ne kadar çalışırsa çalışsın “yerinin eninde sonunda eşinin ve çocuklarının yanı” olarak değerlendirildiği sürece kadının varlığını koruması yahut büyük başarılara imza atması gerçekten hayal yahut zaten mümkün değil. Ben size kendimden de örnek verebilirim. Bizzat dünyanın en büyük ödülünü alıp anneme gitsem “Ama bir koca bulmadın” der. Çünkü ülkenin bilinç ağı sanki aynı wi-fi’ye bağlı! Senin seçimin kimin umurunda! Farklı olan ayrık otudur, seçim de ne!
Kısır dönen siyaset sahnesinde ortaya atılanlar vizyondan çok uzak. Ermeni meselesinden uzaklaşmak uğruna, kadınları feda edebilecek bir meseleye dalıp dikkatleri üzerine çekmek, en net tabiriyle üzücü... Bir ülke, sorumlu olduğu mevzuyla yüzleşmemek adına anlamsızlık denizinde boğulmak üzere… Bozuk saatin bile günde iki kez doğruyu gösterdiği bir realitede, bizim saatin yelkovan ve akrebini kimler söktü bilen varsa söylesin!