ABD bir Yahudi’yi başkan yapar mı?

Alber NASİ Köşe Yazısı
10 Şubat 2016 Çarşamba

Ocak ayı kuzey yarımküre için her zaman soğuk ve ekonomik olarak sevimsiz bir aydır. Üstüne üstlük bu sene gerileyen petrol fiyatları, düşen hammadde fiyatları, iyice sarsılan dünya ekonomisi, neredeyse çökmenin eşiğine gelen gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri... Noel tatiliyle anayurduna dönen likid para ocak ayı kış uykusunun ardından şubat ayında adeta buharlaşan para yeni risk iştahıyla ve kâr arayışlarıyla tekrar dünyaya yayılır. 

Bu dönemde müsait olanlar için yapılacak en isabetli şey aslında telefonu, interneti kapatıp güney yarımküre veya Ekvator kuşağına yakın bir yerde tatile gitmektir. Ocak tatillerinde dolar ne oldu, borsa ne oldu, petrol ne oldu gibi vehimlerden uzaklaşılır İstanbul’da kalınırsa kardan, kıştan, trafik ve çok olası gripten, belki de zaten gidilemeyecek veya gidilse de kimseye hayrı olmayacak işten uzaklaşılarak tazelenmiş olarak geri dönmek olasıdır.

Geri dönüldüğü zaman herşeyin brakıldığı gibi kalması şanstır. Tek değişen sadece bakış açımız olur ve en iyi ihtimalle olaylara biraz daha rahat ve hoşgörülü bakarız. 

Kış aylarında tabiatın bir nevi dinlenceye geçtiği apaçık aşikârdır. Her nedense insanoğlu doğada birçok döngüye uymak istemediği gibi bu döngüye de uymak istemez. 

Kendi standartlarıma göre uzunca sayılacak yaptığım Orlanda – Miami seyahatini ardından hoş duygularla döndüğüm İstanbul’u berbat ve kabul edilemez trafiğine rağmen biraz da özlemenin etkisiyle daha bir güzel buldum. 

Ekonomik olarak biraz rahatlama sözkonusu iken ne yazık ki hergün alığımız şehit haberleri hepimizim yüreğini dağlıyor. Hortlayan terörün acısı tüm ülkeyi sarsıyor. 

Aksi bir durum olmadıkça 2016’ya ekonomi damgasını vuracak gibi görünüyor. Tüm dünya aslında 2016 sonunda yapılacak ABD Başkanlık seçimlerine kitlenmiş durumda. Hem Demokrat hem Cumhuriyetçiler cephesinde daha adaylar belli değil. Demokratlarda Hillary Clinton ve Bernie Sanders yarışıyor. Cumhuriyetçilerde ise George W. Bush’un kardeşi Jeb Bush ve İş adamı Donald Trump son derece medyatik ve ismen tanıdık isimler. 

Bütün bu adayların yanı sıra New York Belediye Başkanı Bloomberg’in de başkanlığa aday olmayı düşündüğü ve bağımsız adaya olmayı planladığı biliniyor. Aynı zamanda büyük bir medya ağının da sahibi olan Bloomberg senelerdir New York şehrini başarılı bir şekilde yönetiyor. 

Siyahi bir Başkan’dan sonra tabuları iyice yıkmaya hazırlanan Demokratlar çıtayı iyice yükseltiyor. Adaylardan biri kadın diğeri ise Yahudi. Hangisi seçilirse seçilsin bu ABD için bir ilk olacak. 

ABD’de yapılan istatistikler seçmen kitlesinin hızla değiştiğini ve Hispanik asıllıların azımsanmayacak bir sayıya ulaştığı hatta Washington’un güneyinden başlamak üzere ABD’nin güneyinde hâkim dilin İspanyolca olduğunu gösteriyor. 

Tarihsel olarak Cumhuriyetçiler daha fazla Başkan çıkarmış olsa da önümüzdeki yüzyıl boyunca Demokratların değişsen demogrfik yapı sebebiyle daha güçlü olması bekleniyor. Şahsi olarak politikalarını pısırık ve silik bulmakla beraber Obama’nın ABD halkı üzerinde son derece olumlu bir etki braktığı da yadsınamaz.  

Ekonomik krizin etkilerini yavaş yavaş üzerinden atan ABD’nin tekrar bir Demokrat adayı seçmesi kuvvetle muhtemel. Ancak yeni seçilecek başkan hangi partiden olursa olsun konjonktür gereği daha şahin politikalar gütmek zorunda kalabilir.

 

Ancak Yahudi asıllı bir başkanın seçilmesi İsrail – ABD ilişkileri açısından sanıldığı veya beklendiği kadar yararlı olamayabileceği de bir gerçek.