İnsan, maymun, Yahudi…

Marsel RUSSO Köşe Yazısı
10 Şubat 2016 Çarşamba

G eçtiğimiz günlerde Yahudi tekili yine gündemdeydi. Muhtemelen hayatında Yahudi görmemiş, onunla konuşmamış, onu tanımamış biri “İnsan – Maymun – Yahudi” üçlemesi arasında kendini kaybetmiş, bir yargıda bulunmuştu. Yazılanların nereden geldiğini ve nereye varabileceğini irdelemeyi bir yana bırakacak olursak, yaklaşımın, esas itibarı ile ırkçılığın en saf örneklerinden olduğunu ifade etmek gerekir.

Antisemitizm Yahudi tarihine damgasını vuran en önemli olgudur. Yahudi tarihinin, geleneklerinin, kültürünün antisemitizm ile yoğrulmadığı tek bir zaman dilimi, tek bir toprak parçası bulmak zordur. Hal böyleyken, bu ve benzeri ırkçı yaklaşımları yadırgamamak gerekir.

Bu gibi söylemler antisemitizmin kaynağı hakkında da ipuçlarını ortaya koyuyor. Yahudi düşmanlığının kaynağı değişik inanışlarla, kültürlerle mi ilgilidir, yoksa işin içine çıkar çatışmaları, toprak anlaşmazlıkları, zenginlik paylaşımları mı girer?  Ya da ulusal beklentilerden mi söz etmek gerekir?

Bunun böyle olmadığı kesin zira, Yahudi halkı, son yüzyılı bir kenara koyarsak, ne bir iktidar çatışmasına girdi ne de benzeri anlam çıkarılabilecek bir talebi yazdı, çizdi, dillendirdi! İsrail’in bir Yahudi Devleti karakteri ile var olduğu yıllarda ve bunun hemen öncesinde beliren Arap kaynaklı Yahudi düşmanlığı ise, görülüyor ki ne geçmişteki ne de bugünkü antisemitizmin kaynağı değil… Dolayısı ile, İsrail’in, kimi zaman kendi vatandaşları tarafından dahi sert bir şekilde eleştirilen politik yaklaşımları, modern antisemitizmin nedeni değil olsa olsa bahanesi olur.

Bu bağlamda, genelleme yapmamaya çalışarak şunları söylemek çok da yanlış olmaz sanırım… Antisemitizm kaynağı ve ne yazık ki tedavisi belli olmayan bir virüstür. Avucunun içinde aldığı bireyi öylesine derinden etkiler, öylesine bir korkunun pençesine mahkûm eder ki, kişi rasyonel düşünme yeteneğini kaybeder. Bu durumda, kişiyi, bir yandan lanetlenmiş maymun olarak kabul eder, öte yandan, onun dünyayı yönettiğine, gizli oyunları ile insan kitlelerini etkilediğine hükmeder.

Bu durumu basitçe kıskançlık üzerine temellenmiş bir düşmanlık olarak kabul etmek de çok naif bir düşünce olsa gerektir. Tarih akışı içinde, böylesi ırkçı fikirleri dile getirenlerin iktidar koltuğunda olduklarında neler yapabilecekleri defalarca görülmemiş midir?

Antisemitizmin alaycı, hor gören, kişiyi değersizliğe mahkûm eden basit yorumu ile kişiyi yok etmeye azmetmiş “Nazivari” görüntüsü arasında, ırkçılık açısından fark var mıdır? Bu aşamada, belki de tartışılması gereken bir noktadır bu! Demem o ki, sözcükleri basitçe birbiri arkasına dizerek oluşturulan düşmanca yargılar zaman içinde kontrolden çıkabilecek eylemlerin ilk adımları olarak görülmelidir.

Antisemitizm kimi zaman parasal çıkarların kimi zaman da iktidar savaşlarının etkin silahı olmuştur. Popülerdir çünkü kolayca sonuca götürür, etkilidir. Neredeyse bedavadır. Niteliği ne olursa olsun sonuçları sorgulanmaz, çabuk kanıksanır. Dolayısı ile toplumları etkilemede, onlara yön vermede kullanılabilecek önemli bir kaynaktır.

Hal böyle olunca, dün olduğu gibi yarın da, Yahudi halkının tarihini antisemitizm üzerinden okumak mümkün olacaktır ne yazık ki…