Prezantabl tecavüzler

Tecavüz bizde nerdeyse toplum geleneği haline geldi. Ama artık dürüst olma zamanı! Biz, eylem sadece seks içerikli olunca mı hassaslaşıyoruz? Hak tecavüzünün, seks tecavüzü kadar değeri olmayacak mı? Ve olmadığında diğerlerinin önünü açan bizzat kendimiz olduğunun farkına hala varamayacak mıyız? Biz “ufak” sandığımız tecavüzlere izin verdiğimiz sürece birilerini yere yatırıp kese kese tecavüz edeceklerini neden anlamak istemiyoruz?

Bahar FEYZAN Köşe Yazısı
3 Şubat 2016 Çarşamba

B en bu ülkede defalarca tecavüze uğradım. Tıpkı sizin gibi! Durun, hemen kafanız sekse gitmesin. Tecavüzün binbir çeşidi var.  Bu satırları okuyanların arasındaki tecavüzcülerime sesleniyorum. Siz de tecavüze uğradınız, tıpkı benim gibi!

Benim hiç bunlarla alakam yok diyen sen! Hak etmediğin halde, sırf tarafgirliğinden ötürü oturduğun bir makamın var mı? E sen de tecavüzcüsün. Sadece henüz bunu kabullenecek yüreğin yok.

Yer: Paris, saat: 05:00 Tarih: Temmuz 2015

St. Germain’de taksi bekliyorum. Üzerimde ince askılı, göğüs kısmına doğru dantelleri uzanan ve vücuduma sıkı sıkıya oturan siyah mini elbisem var. Kılığım geceki düğünden kalma. Akşamüstü düğüne giderken bir minibüs dolusu polis, araçlarından inip beni iltifat yağmuruna tutuyor. Böyle beğenilmek şahane! İnsanın kaçası yahut orasını burasını örtesi gelmiyor. Yiyecek gibi bakmadıklarından, iki günlük dünya siz de bakın dostlar diyorsun en fazla...

Eğlenceli geçen düğünün ardından otele dönmek için tek başına sabahın beşinde sokakta taksi bekliyorum. Hava aydınlanmak üzere… Gelen geçen ya bakmıyor ya da öylesine elbiseme bakıp geçiyor.  Aynı elbiseyle sabaha karşı İstanbul sokaklarında taksi beklediğimi düşünemiyorum bile! Sonuçta suçlu çıkmak da var!

Gerçeği bir yana, düşüncede, dilde hatta en sinkaflı küfürlerin içinde bile hep aynı eylem var. Ya kadına olmadı, anasına! Dişinin her türden pasif durumda kaldığı vaatler, eylemler!!

İş hayatında biliyorum, karar almaya gelince kimilerine fazlalık lazım olurdu. Yazık ki,  hep iyi kız görünmek kabusu var ya içimizde! O yüzden iyi kızlar tecavüze uğramaz sanıyoruz. Bekar her kadının sorgusuz sualsiz müsait sayıldığı bir yerde yaşadığımı hiç unutamıyorum. Çünkü sürekli hatırlatan bir şeyler oluyor. Bekarlar sahipsizmiş gibi! Bekarlar toplumun yetimleriymiş gibi!

Şort giyersen dâvetkâr, kahkaha atarsan câzibedâr, kendine güvenir de dik yürürsen işvedar oluyorsun. Darlaya darlaya gidiyor…

Kalbini açıp bir erkeğe “seni görünce kalbim çarptı” desen, “ kolay lokma” sayılıyorsun! Çünkü bu toprağın erkeklerine, kadını zorla falan kazanması gerektiği öğretilmiş. Sen olduğun için biri gelip seni sever hiç denmemiş. Sanki hala kalelerde yaşıyoruz. Ne bileyim şövalye gelip saraydan kurtarır falan belki... Ama içimizdeki kaleleri yıkamadığımız doğru!

Peki ya evli kadınlar?

Yüzyıllardır kendilerine “koca locaları” yaptılar. Kocadan kulelerinde, “erkeğin arkasındaki asıl kadını” oynuyorlar. Manipülasyonu o derece yüceltmişler ki, erkekleri de kağıttan kuklaları sanıyorlar. İpleri kaptırdıklarından ama daha önemlisi, kağıttan kadınlara dönüştüklerinden haberleri yok!

Maskülen olun, heyt diye yumruğu masaya koyun demiyorum ama perde arkasından artık bir çıkın da cihan kadın görsün bacılar... Yoksa meydana çıkmadıkça daha bu acılar çok yaşanır. Bir de biz kadın kadına nedense birbirimizi sevmiyoruz ya. Asıl biz kendi aramızdaki ilişkiye tecavüz ediyoruz. 

Kadına zevk verme amacı olmayan her seks, zaten bir tecavüzdür. Ama biz bir şeyler uğruna buna da katlanıyoruz. Yavaş yapılan tecavüzü normalleştiriyoruz. Her türlü ilişkimize tecavüzü hak görüyoruz.

Sonra normalleşen başka tecavüz çeşitleri de var. Mesela sokakta gözle, trafikte dille, maçta el kol, özel hayata tecavüz var, telefon dinlemeleri, afişe etmeye hevesli çıkarcılar, park yerinizi ihlal edenler, sizi işinizden edenler, gece vakti ulu orta gürültü edip uykunuza tecavüz edenler!! Saymakla bitmiyor. Ama siz hepsine,  tecavüzü normalleştirdiğimiz tüm haller diyebilirsiniz.

Tecavüz bizde nerdeyse toplum geleneği haline geldi. Ama artık dürüst olma zamanı! Biz, eylem sadece seks içerikli olunca mı hassaslaşıyoruz? Hak tecavüzünün, seks tecavüzü kadar değeri olmayacak mı? Ve olmadığında diğerlerinin önünü açan bizzat kendimiz olduğunun farkına hala varamayacak mıyız? Biz “ufak” sandığımız tecavüzlere izin verdiğimiz sürece birilerini yere yatırıp kese kese tecavüz edeceklerini neden anlamak istemiyoruz?

Peki ya, bana dokunmayan yılan bin yaşasın deyince kendi yüreğimize tecavüz ettiğimizin farkında mıyız?

Tecavüz bir cinsiyet problemi değil. O sadece sonucu. Tecavüz bu ülkede çok katmanlı bir mesele. Seksle sınırlanacak kadar basit değil. Keşke olsa!. Kesersin kurtulursun icabında ama değil…

Benim sorum basit. İçimizdeki gizli tecavüzcüyü sevmekten vazgeçebilecek miyiz?