Yönetime muhalif gençler aranıyor!

Cemaat yönetimi üzerine muhalif bir deneme...

Mois GABAY Köşe Yazısı
20 Ocak 2016 Çarşamba

Nedir dışarda olanlarımızın asıl isteği? Seslerini duyurabilecekleri bir yönetim mi? Yıllardır aynı yüzleri görmek mi değişime karşı bizi ümitsizliğe iten? Peki, o halde ne yapmalı? Kendi doğrularımıza uygun olmayanları daha mı çok dinlemeli?

Bundan tam on yıl önceydi. Dostluk Yurdu Derneğinde bir akşam sohbetinde, ileride bir gün cemaat gönüllülerinden olabileceğimi fark eden bir ağabeyim sıkı sıkıya tembihlemişti; “Moiz’cim cemaat işleri senin bildiğin gibi yürümez, hem yönetimde söz sahibi olmak maddi gücü de gerektirir. Sen en iyisi önce ekmeğini kazanmaya bak!” Aradan geçen sürede o ağabeyi haksız çıkarmak istercesine gerek gazetemde gerekse de görev aldığım her kurumda var gücümle çalışmaya gayret ettim. Yeniliklere açık, gençlerin ön planda olmasına destek veren her kurumda başarılı oldum. Tek doğrusu olan, tartışmaya kapalı ortamlardan da bilerek uzak durdum. Geçmişten şimdiye baktığımda ise, farklı koltuklarda otursalar da hep aynı isimleri tepede görmek beni düşündürüyor. Neden bazı yönetimler yeni yüzlerin ön saflarda olmalarını desteklemez? Yöneticilerimiz her zaman aldıkları kararlarda haklı mıdır? Yoksa bizler de coğrafyamızda oldukça yaygın olan ‘biat kültürünün’ etkisi altında mıyız?

Cemaat yöneticilerinin son zamanlarda yaptıkları konuşmalarda üstünde durdukları hususlardan birisi de ‘toplumumuz içinde aktif ve eleştirebilecek’ gençlere olan ihtiyaçtır. Her ne kadar bu iyi niyetli bir çaba olsa da sistemin gerçekleri bu tarz bir değişime henüz açık olmadığımızı göstermiştir. Öncelikle genç yaşlardan itibaren, önce derneklerde sonrasında da kurumlarda görev almaya başlayan bir grup cemaat üyesi ister istemez belli bir kadrolaşmayı sağlamaktadır. Yönetime seçilen liderler de doğal olarak kendi düşüncelerine uygun ve yıllardır tanıdıkları bu ekiple icraatlarını daha çabuk hayata geçirebileceklerini bilirler. İşte tam bu noktada eğer toplum, yönetimi yeterince sorgulamaz, düşünce ve tartışma kapılarını zorlamayıp, liderin her dediği doğrudur anlayışına girerse bir süre sonra tek seslilik kendini gösterir. Yönetimin kendi gibi düşünmeyenlere söz hakkı veren, sorgulamaya açık bir tutum sergilemesi ise hem katılımı arttırır hem de alınan kararların herkesçe sahiplenilmesini sağlar. Ancak tek bir görüşün hedeflerine yönelip, işlerin yolunda gitmesi için yeni isimleri pratikte öne çıkarmayan bir anlayış ise toplumun belli bir kesiminin bakış açısını ıskalamış olur. Keza, o kesim de bir süre sonra muhalif sesini duyuramadığı için merkezden iyice uzaklaşır. Buradan küçük bir tespit yapmak istenirse; sistemin dinamiklerine aşina olmayan birinin ne kadar gayret ederse etsin bu yapılanmayı aşması mümkün değildir. Nitekim bir tarafta hayatınızı sürdürmeniz için para kazanma gayretiyle vaktiniz yöneticiler kadar bu işlerle ilgilenmeye yetmeyeceği için, sorgulamanız da size aktarılan kadar olabilecektir. Diğer yandan farklı ülkelerdeki uygulamaların aksine, toplumumuzdaki cemaat ve kurum yönetimleri gönüllülük esasına göre ilerlediğinden, geçmişten günümüze gelen bu sistem kendi içinde de bazı adayları doğal olarak eler. Tüm bu anlattıklarım, mevcut yönetimin gayretleri ile son yıllarda değişmeye başlamıştır. Cemaat yönetiminin sadece kendine yakın tek bir grupla değil, farklı düşüncedekilerle de yakın bir şekilde iletişim kurma çabası ümit vericidir.  Kimi kurumlar profesyonelleşme yoluna giderken; kimileri de gençlerin önünü açarak değişime ayak uydurmuştur.  Belli bir dönem okul, iş hayatı derken aktif olamamış ama cemaatine yararlı olabilecek gençler;  Generation Next gibi 20-35 yaş arası gruplarda proje üreterek veya Şalom çatısı altında kendilerini ifade etme olanağı bularak geriye dönüş sağlamışlardır. Ancak halen yönetimin muhalif sesleri dinlemesi, farklı adayların desteklenmesi, daha fazla katılımın sağlanması için üstüne düşen görevler vardır. Özellikle her muhalif sesin marjinal olmayacağının bilincinde, gençlerin ön planda olacağı bir ekiple yönetimde rol almaya heveslenen farklı adayların desteklenmesi, tek sesliliği engellemek için önemlidir. Nitekim bir süredir bizzat cemaat başkanı ve yöneticiler düzenli aralıklarla gençlerden kurulu bir ekibe projelerini paylaşmaya gayret etmektedir. Öte yandan biz cemaat üyelerine düşen görev de geleceğimizin temellerinin atıldığı bu dönemde, ödevlerimizin bilincinde mümkün olduğu kadar ses vermek ve sorgulamak olmalıdır. Alınan her türlü kararda ‘yöneticilerimiz en iyisini bilir’ anlayışı ile bir sıkıntı hissettiğimizde bunu açıklıkla paylaşmayıp, zaten değiştiremeyiz diye düşünmek sadece bizlere zarar verir. Farklı görüşlerin doğruyu bulmak için yarıştığı, hepimizin gönülden katılacağı yepyeni bir yönetim sistemi dileğiyle…

Neleri yapmayalım?

- Eleştirme hakkımız için önce içerde olmamız gerekliliği ve toplumumuza karşı üstümüze düşen görevler olduğunu unutmayalım.

- Eleştirmeden evvel asıl kaynaktan bilgi almamız ve o kararın sebebini öğrenmemiz gerektiğini unutmayalım. Dedikodu ve spekülasyona izin vermeyelim.

- Gerek çalıştığımız kurum gerekse de yönetimde muhalif gençlere kulaklarımızı tıkamayalım. Değişimin vazgeçilmezi gençleri unutmayalım.

- Esas önceliğimizin çocuklarımız ve yaşlılarımız olduğunu unutmayalım.

- Eleştiri yapmak ile zarar vermek arasındaki vicdani farkı unutmayıp, gün bitimi anlaşamama konusunda olsa bile anlaşalım.

Neleri yapalım?

- Doğru bildiklerimizi paylaşmak ve tartışmaktan vazgeçmeyelim.

- Ön planda olmasak da deneyimimiz ve fikirlerimizle liderlere yön verebileceğimizi unutmayalım.

- Yeni dönemde alınacak kararlarda aktif rol oynayalım. Daha çok bilgi isteyelim ve tartışalım. 

- Değişimden korkmadan çağın gerektirdiği yeniliklere kırmızı çizgilerimizin ışığında açık olalım.

- Geleceğe doğru güvenle yürüyen bir cemaat için birlik olalım, el verelim.