En genç okurum

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
7 Ekim 2015 Çarşamba

Bir yaz mevsimini daha geride bıraktık. Birkaç gün süren ‘göç kaçırtan’ yağmurlarının ardından kendimizi şehrin curcunasında, sosyal etkinliklerde ve ‘hiç vaktim yok’ nakaratının içinde bulduk.

Ev tekrar köşe bucak temizlendi. Ta ki salonun tavanında bir çatlak görene dek. Düzelttirmesem gözüm bütün kış oraya takılacak. Bir odada daha hasar vardı. Dolayısıyla emektar boyacımız Benli Usta ziyaretimize geldi.

Benli Usta, Malatyalı; uyanık mı uyanık. Sıra fiyat sormaya gelince, değişmeyen bir politikası vardır. ‘Bak annenin evini boyadım, abinin evini, iş yerini boyadım… inan olsun (…) liradan aşağısı kurtarmaz.’ Konu uzayınca bir bahaneyle odadan çıkar, eşimle boyacıyı baş başa bırakırım. Ve tabii ki anlaşırlar.

Benli Usta’da ısrarcı olmamızın birkaç nedeni var. Her şeyden önce dürüsttür. Eve yabancı eleman almaz. Gelen ya yeğenidir, ya kardeşidir, ya da yakın akrabasıdır. Temiz çalışır. Kendi tabiriyle, her tarafı ‘paketler’. Öte yanda en takdir ettiğim yönü, biri kız diğeri erkek iki çocuğunu ayırım yapmaksızın okuttu. Oğlu, Tıp Fakültesini bitirdi. Halen isim yapmış bir hastanede plastik cerrah olarak çalışıyor. Yakın zamanda aldığı bir teklif üzerine, mesleğini ilerletmek için Amerika’ya gidiyor. Kızı ise rehberlik konusunda uzmanlaşmış.

Her nedense, böyle insanların varlığı, benim için boyanın kalitesinden daha üstündür. Tabii rötuş sayılsa da evin içinde yaşarken ilk kez boya yaptıracağım. Bakalım nasıl bir şenlik olacak?

Ertesi gün evimizin vazgeçilmezi sevgili yardımcım geldiğinde, boya konusunu duyunca hiç memnun kalmadı. “Aman abla durduk yerde iş çıkardın. Perdeleri yeni yıkayıp taktık; büfeler pırıl pırıl… Şimdi tekrar temizlenecek” dedi.

Hayrettir ama kendi evinizde istediğiniz bir işin yapılması çoğunlukla başkalarına bağlı oluyor.

***

Geçen hafta çok sevindiğim bir olayı paylaşmak istiyorum. Sevgili Genel Yayın Yönetmenimiz, gazetenin okunurluluğunu internetteki ‘tık’lardan izleyedursun, yazılarımı takip eden on bir yaşındaki en genç okurumla ilgili bir haber aldım.

Kendisinden izin almadığım için adını veremeyeceğim. Bu genç kıza bir ev ödevi verilir. Konu şöyle: beğendiğiniz bir köşe yazarının makalesini okuyup, içeriğinde önemli bulduğunuz satırları ve yazıdan ne ders çıkardığınızı belirtin.

İlginç olan kızın Şalom Gazetesi’ni seçmiş olması. Beğendiği makalem ise, ‘Steno, daktilo, muhasebe’ idi. Okur, yaşından da olgun yorumlarda bulunup, mükemmel bir ödev hazırlamış. Gerçekten gurur duydum. Sevincim bununla kalmadı. Evlerine Şalom’u alan aileyi, gazeteyi çocuklarına da tanıttıkları için kutluyorum.