Bu futbolcuyu tanıyor musunuz?

Sami AJİ Köşe Yazısı
19 Ağustos 2015 Çarşamba

Hem Avrupa’da hem de ülkemizde futbol sezonu başladığına göre, konu ile ilgili bir şeyler yazmam farz oldu. (Okuyucularımın bazıları şimdiden lig şampiyonunun kim olacağını soruyorlar. Ama söylemem doğru değil. Başta kombine olmak üzere, satılan biletler, oynanacak bahisler vs hepsi boşa gidecek!)

Futbol bilginizi sınayacak bir soru ile girizgâh yapmak isterim:

“Resimdeki futbolcu kim?”

Dürüst cevap istiyorum… Hemen bildiniz mi? Bravo! 100 puan kazandınız. Bilmediniz mi? O zaman sizden beş puan kesiyorum ve ilk ipucunu veriyorum:  Adı ‘Dündar’.

Çıkaramadınız mı? Bu sefer on puan daha geri alarak bir kopya daha buyurun:  Soyadı ‘Siz’.

“Yine hatırlamadım” diyenlerden bu sefer 20 puan daha keserek ek bilgiler sunuyorum:  Bu ünlü futbolcu geçenlerde 60 yaşını kutladı. En son görevi Mauritius Milli Takımı’nın antrenörlüğü idi. Mayıs 2015’te başarısız bulunarak işine son verildi.

Yine mi olmadı? Hadi size son şans… Asıl adı, Didier… Soyadı da... Six!

“Kim bu, yahu?” diyorsanız, üzgünüm ama futbol kültürünüzü bir daha gözden geçirmeniz lazım.

Didier Six, 1987-1988 sezonunda Galatasaray’da oynamış ve o devrin ünlü Fransız Milli Takımı’nın yine meşhur sol açığıdır. 1987 yılında GS’da üç yabancı bulunmaktaydı. Ve o yıllarda geçerli azami kotayı doldurmuş oluyordu. Forvet oyuncusuna şiddetle ihtiyaç duyulmaktaydı. Didier Six’i gözlerine kestirdiler. Kota dolu idi. Bunun üzerine orijinal bir çare bulundu; kendisine TC vatandaşlığı verildi ve her şeyin dört dörtlük olması için adı da değiştirildi ve hüviyetine ‘Dündar Siz’ adı yazıldı.

Bir sezon boyunca da TV ve radyolarda spikerler ondan hep “Dündar” diye bahsettiler. (Dündar röportajlarda hep tercüman kullanıyordu ama önemli değildi.) Yiğidin hakkını da teslim edelim; o sezon GS lig şampiyonu oldu.

Aradan yaklaşık 30 sene geçti. Artık yabancı sporcuları devşirmeye lüzum kalmadı. Kulüpler neredeyse diledikleri kadar yabancı futbolcu transfer edebiliyorlar. Dündar’a ödenen ücretler ise şimdi verilen paralar ile kıyas dahi edilemediği gibi günümüzde ödendiği söylenen rakamlar dudak uçurtuyor. Başka bir yönden bakarsak artık kulüplerimize ait futbol takımları, tıpkı diğer Avrupa kulüplerinde olduğu gibi milli hüviyetlerini kaybettiler.

Peki, geçen 30 yıl içinde takımlarımızın başarı grafiği yükseldi mi? Ülkemizde gerçek anlamda futbolcu yetiştirmek için adımlar atılıyor mu? Futbol, tam manasıyla ve tüm kapsamı içinde, bir sanayi kolu haline dönüştüğüne göre bu spora yönelik araştırma ve geliştirme çalışmaları ve yatırımları yapılıyor mu? 

Naçizane kanaatime göre hepsine verilecek cevap “hayır”dır. Maalesef, böyle gidersek, yabancı futbolculara da her sene daha fazla para ödeyeceğiz.

Çaresiz miyiz? Hayır. Ama önce kulüplerimizin bu soruna eğilmesi gerekecek. Nasıl mı?

Hepinizin bildiği gibi, futbol bir takım oyunudur.  11 kişi uyum içinde hedefe yönlendirilir. Bir anlamda futbol takımını bir orkestraya benzetebiliriz. Orkestralar ana elemanlarını konservatuarlardan alırlar. Tıpkı konservatuar gibi ilköğretim, yüksek öğretim ve lisansüstü ‘futbol öğretim okulları’ açılabilir.

Bu ana temayı kabul edersek, daha altı yaşından itibaren futbola hevesli çocukları bu okula gönderebiliriz. Sadece okula kabul edilirken, tıpkı konservatuarda olduğu gibi, adayların bir ön elemeden geçirilmesi gerekir. Eğitim süresi içinde, kademeli olarak, yeteneklerine ve fiziksel gelişmelerine göre bu adaylar ya sınıf atlarlar veya tahsillerine başka klasik okullarda devam ederler.

Bu okulların, gerek tesis bakımından gerekse öğretim üyeleri bakımından en yüksek düzeyde düzenlenmeleri de şarttır. Ana dersler beden eğitimi ve futbol olmakla birlikte, çocuklara yeterli derecede klasik eğitim verilecektir.

Bu kurumun direkt olarak kulüplerin kuracağı özel bir vakfa bağlı olması ve ücretli (icabında burslu) olmasını da gerekli olarak düşünmekteyim. Mali kaynakların da bulunmasında zorluk çekileceğini sanmıyorum. Futbolcuları transfer için yaratılan kaynakların cüzi bir bölümü, bu eğitim için gerekli finansmanı rahatlıkla karşılayabilir.

Uzun bir süreçten bahsediyorum kanaatine kapılabilirsiniz. Ama değil; başladıktan sonra yetişecek sporcularımızın başarılarının, bize harcanan zaman ve parayı unutturacaklarına eminim.

Özetle, devşirme ve ithalatla kolay yönden başarı kazanmak yerine, kendi çocuklarımızı gerçek bilimin ışığı altında yetiştirirsek, alacağımız her netice bizim gururumuzu ve sevincimizi katlayarak arttıracaktır.

Yeni futbol sezonunun sorunsuz geçmesi dileğiyle, hepinize iyi seyirler.