Ağaçlar da ağlar mı?

Günlerden 17 Ağustos Pazartesi. Hava sıcak mı sıcak. Ancak yaşamın içinde öyle olaylar var ki, sıcak soğuk tanımıyor. Ulus Aşkenaz Mezarlığı’ndayım. 1986’da gerçekleşen terör saldırısında hayatlarını yitiren 22 dindaşımızı anıyoruz.

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
19 Ağustos 2015 Çarşamba

Tören ‘midraş’ın önünde yapılıyor. Bir tarafta ölenlerin aileleri, diğer tarafta protokol ve cemaat bireyleri oturuyor. Patlamadan sonra yaklaşık her yıl anma duasına katıldım. Her yıl cemaat bireylerinin katılımının azaldığını üzülerek gözlemliyorum. Bu saldırıda ölenler, sen, ben veya bir başkası da olabilirdi. Onlar bizim için öldüler.

Hava sıcak…

***

Hava soğuk. Varşova Gettosu’nu anma günü. Şimdi taa Neve Şalom’a kadar gidilir mi? Her yıl sürekli olarak hazır bulunanların dışında, katılımcılar giderek azalıyor. Günlük yaşam kolay değil, biliyorum. Ama bir cenazeye, düğüne veya bir brit-mila’ya katılacak zamanı buluyoruz. Yeni söylenmiş bir söz değil, yine de tekrarlamakta yarar görüyorum: “Bizi asimilasyon değil, ilgisizlik yok edecek…

***

Hayatta insanları ‘alanlar’ ve ‘verenler’ olarak iki gruba ayırmak mümkün. Geçen hafta yitirdiğimiz yazlık komşumuz Beki Kutlar da ‘verenler’ kapsamındaydı.  Güler yüzlü, bakımlı, şikâyet etmesini sevmeyen, kapısı herkese açık bir insandı. İyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir komşu ve iyi bir dosttu. Engelli bir çocuğu büyütmek çok ama çok zor bir sanattır. Kimi zamanlar gözü 24 saat kızının üstündeydi. Yaşamı Eda’nın üstüne kuruluydu zaten. Bir gün bile ters bir söz ettiğini duymadık. Yüreğinin yarısı Eda için atsa da, diğer yarısı oğlu Selim için çarpardı.

Beki’nin üzgün olduğunu, gece vakti el ayak çekilip balkona çıktığında anlardım. Koltuğuna oturur içten içten acıklı şarkılar söylerdi. Sözcükler havada yankılanırdı sanki.

Komşumuz bir müddettir melun hastalığa yakalanmıştı. Çok savaştı; “her ölüm erkendir” ama sevgili Beki için henüz çok erkendi.

***

Rahmetli eşi Ağa Aron Kutlar yazlık daireyi aldığı yıl bahçeye bir çam ağacı dikti. Yirmi yıl önce, onlara komşu geldiğimizde, ağaç çocukların boyundaydı. Sonra büyüdü, büyüdü. İlginçtir bu yaz çam ağacının dalları kurumaya başladı. Sıcaktan mıdır, sahiplerine bir veda mıdır, bilemedim.

Mekanın cennet olsun Beki, huzur içinde uyu…