Ateş düştüğü yeri yakıyor

Liderlerin, bütün siyasi hırslarını ve ‘tabanım ne der’ci gibi popülist ama yıkıcı yaklaşımlarını en azından bu dönem için çöpe atıp Türkiye’nin geleceği ve insanların ölmesi için değil, yaşaması için ortak bir zeminde buluşmalarının zamanı gelmedi mi hâlâ?

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
12 Ağustos 2015 Çarşamba

1980 öncesi yılları hatırlayanınız var mı? Tamam, bugün 45 yaş altındakiler bilemezler o yılları. Peki, ya diğerleri? Ülkede kaos hüküm sürerken, her gün onlarca genç, üniversitelerde, sokakta ve evlerinde öldürülürken dönemin iki büyük siyasi partisi bırakın terör için bir araya gelmeyi, bir cumhurbaşkanlığı seçiminde bile ortak bir karar alamıyordu. Hatırlayanınız var, değil mi?

Siyasi geleceklerini her şeyin üstünde tutan siyaset dünyası ve türevleri en sonunda ülkeyi elbirliğiyle askere teslim etmişlerdi istemeden de olsa. O günün siyasi figürleri ve partileri, egolarını dışarda bırakarak, birlik olup uçuruma gittiği ayan beyan belli olan ülkeyi kurtarmak için taviz verselerdi ne olurdu?

Hayır, vermediler ve ülke duvara tosladı. Sonrasını, yaşanan başka başka acıları bilen biliyor…

Bugün aynı kaosu yaşamıyoruz ama hepimiz de çok kötü bir yerlere doğru yuvarlandığımızı görmüyor muyuz? Seçimlerden sonra oluşan demokrasi havası kendini terörün, kutuplaşmanın ve düşmanlığın hüküm sürdüğü bir ortama bırakmış durumda. Yakın tarihimizden bir nebze dahi ders almayacak mıyız? Liderlerin, bütün siyasi hırslarını ve ‘tabanım ne der’ci gibi popülist ama yıkıcı yaklaşımlarını en azından bu dönem için çöpe atıp Türkiye’nin geleceği ve insanların ölmesi için değil, yaşaması için ortak bir zeminde buluşmalarının zamanı gelmedi mi hâlâ?

Birileri çıkıp, bir kereliğine bari ezber bozsun. Bu millet, “benim teröristim, senin teröristin” söylemlerinden, ‘şerefli/şerefsiz’ yakıştırmalarından, hatta ‘viski’ muhabbetlerinden bile bıkmış durumda, görmüyor musunuz?

Vakit çok geçmeden, Türkiye için beraberce masaya oturalım. Türk halkı bunu bekliyor. Çocuklarının geleceğini düşünüyor ve en önemlisi onların kim vurduya gitmelerini istemiyor, zira.

Aksini söyleyenlere kulak kabartmayın sakın…

***

Ateş düştüğü yeri yakıyor. Evet, aynen böyle oluyor. Hitler’in Yahudilere az bile yaptığını söyleyen ve bundan bir adım bile geri atmayan bir şarkıcı ile, Türkiye’nin en ‘büyük’ ve en etkin’ ana akım gazetesinin, tam iki sayfa tutan röportajından bir hafta sonra da şarkıcının son albümünün geniş tanıtımını yapması tabii ki o gazetenin seçimidir. Lakin tarihin gelmiş geçmiş en büyük katili için sarf edilen o sözler üzerine bir iki kelam edilmesini beklerdik. Fazla naifmişiz anlaşılan. Zira o sözler Yahudilerle ilgiliydi, o kadar. Başkasından empati beklemek bazen bir kedinin fareyi görüp de kımıldamaması gibi ender görülen bir davranış biçimi olsa gerek. Evet, ‘öteki’yi düşünmeme, ona karşı duyarlı olmama insanın doğasında var.

Evet, hep dediğimiz gibi, ‘ateş düştüğü yeri yakıyor’…

***

İsrail’in aşırı sağcı yerleşimcilerin terörü en sonunda 18 aylık bebeğin ölümüne neden olacak kadar gaddarlaşmış durumda. İsrail sağı, başta Netanyahu ve benzerleri olmak üzere, İsrail’e vicdanlarda ve de uluslararası arenada çok büyük zararlar veren bu yeni terörü kökünden kazımak için adım atmazsa zaten yalnızlaşmakta olan İsrail’e bu kez Diaspora Yahudileri de giderek artan bir tepki vermeye başlayacak.

Yitshak Rabin’i, Filistin kefiyeli resminin yaratılmasından bir hafta sonra aşırı sağcı bir İsrailli öldürmüştü. Şimdi de benzer kesimler bu kez şimdiki devlet başkanına aynı kefiyeyi taktılar. Bu süreçte bu tür aşırı sağcılar, tabanları olmayan ‘yalnız kurt’ teröristleri gibi görülürse büyük yanlışlığa düşülür. İsrail bu yeni faşistleri engellemek için sert tedbirler almazsa, siyasi nedenlerle zamanında hoşgörülen bu tür radikal sağın faşist damarı ülkeye büyük zararlar vermeye başlayacak.

İsrail’in sağ liderleri, İran’ın nükleer hedeflerine karşı gösterdikleri kimi zaman haklı refleksin benzerini ülkedeki bu mikro faşizme karşı da göstermeli artık.

Ama dediğimiz gibi, popülist politikalar, oy tabanı tereddütleri, terörizme ve faşizme karşı alınması gereken önlemleri hep lafta bırakıyor.

Lakin durum bu kez ciddi.

Lafta kalırsa, borun pazarı geçecek.

İsrail ummadığı yerden ciddi darbe yiyecek.

Bizden söylemesi.