Seçimden önceki pazar…

Seçimlere bir hafta kala Gezi’de yitirilenleri anmak, Gezi ruhunu yaşatmak isteyenlerin Taksim’e girişlerini engellemek amacıyla çevre yollarının trafiğe kapatılması sonucu canlılığını yitiren bir İstanbul… Böylesi bir günde parklara değil, İstiklal Caddesinde AVM’lere karşı direnen alışveriş kültürünün son temsilcisini desteklemeye gittim.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
3 Haziran 2015 Çarşamba

Günlerden pazar, genelde Neve Şalom Sinagogu’nda düğünlerin yapıldığı tek gün… Gel gör ki Gezi Direnişinin ikinci yıldönümü nedeniyle pek çok yolun trafiğe kapatılacağının Emniyet Genel Müdürlüğünce açıklanması üzerine düğün sahipleri oldukça endişeli anlar yaşadılar. Benim güzergâhımın da kapalı olduğunu öğrenince bir dostumun mutlu gününü paylaşamamanın üzüntüsünü yaşadım.

Cemaat Başkanı İshak İbrahimzadeh’nin destek amacı ile tezgâha geçip satış yapacağını duyurduğu ‘Kelebek Korse’ye giderken de aynı kuşku içindeydim. İstiklal Caddesine ulaşabilecek miydim? Sonradan gün içinde hiçbir sorunun yaşanmadığını, aşamalı olarak caddelerin trafiğe açıldığını, düğünler açısından da cemaatin gerekli girişimlerde bulunduğunu öğrendim.

İliya Avramoğlu, büyükbabasının 1936 yılından beri başlattığı korse serüvenini İstiklal Caddesi’nde kiralık küçük bir mağazada sürdürüyor. Bu mağazada bir dönem Safiye Ayla’nın kullandığı beli incelten korse modeli, Marilyn Monroe sutyenleri mevcut… Alıcıları kimler derseniz dönem filmi yapanlar, dizi filmi çekenler. Tabi o 20 metrekarelik dükkânda envai-çeşit iç çamaşırı ve kolay bulunmayan kaliteli ürünler de satılmakta.

Kelebek Korse, iç ve dış basında oldukça geniş ilgi çekti. Şalom Gazetesi yazarı Karel Valansi de kendisi ile bir söyleşi yaptı. Avramoğlu’na bir dokunsan bin dinliyorsun, içi o denli yanık. Şöyle anlatıyor:

Mağazanın sahibi Santa Maria Kilisesi… Uzun yıllar burada İtalyan bir peder vardı. Çok iyiliksever bir insandı. 3 - 4 yıl önce vefat etti. Şimdi Kongolu ve Meksikalı iki din adamı geldi. Kendileriyle ilişkilerimiz bir türlü düzelmedi. Mağazayı tahliye etmem için dava açtılar. Babam 92 yaşında yatalak, annem yatalak, kız kardeşim boşandı, iki çocuğu var. Ben evliyim ve iki çocuğum var. Aileme bakmak zorundayım.”

Avramoğlu, Hazar Türkü olduğunu, bu topraklarda 1200 yıllık geçmişlerinin bulunduğunu da ekliyor. Aslında geçmişi Bizans İmparatorluğu’na kadar uzanan Karaim Yahudilerinin sayısı günümüzde 35’i geçmiyor ve Hasköy’de yer alan sinagogları da fazla işlevsel değil.

Ben Mois Gabay dostuma yürekten katılıyorum: “ İstiklal Caddesi alışveriş kültürünün bir parçası olan eski tip tuhafiye mağazacılığının bu son temsilcisine sahip çıkmak tüm İstanbulluların bir görevidir.” (Ah Beyoğlu, Vah Beyoğlu, Şalom Dergi, sayı 42)

Seçimlere artık sayılı günler değil, sayılı saatler kaldı. Eşit haklara sahip bir vatandaş olarak tabi ki sandık başında oyumu kullanacağım. Düşünüyorum da her türlü nefret söylemi, dinsel ayırımcılık karşısında Anayasal bir hak olan eşit vatandaşlık ne denli bir güvence oluşturuyor? Bunu sadece bir Türkiye Yahudi’si olarak kendi açımdan değil tüm ötekileştirilenler yönünden sorguluyorum.

Kendinden olmayanı dışlayarak, farklı din, dil, inanç veya cinsel tercih sahiplerine tahammül edemeden birlikte yaşamak, kutuplaşmış bir toplum olarak yaşamak ne denli eşit vatandaşlık kavramı ile bağdaşmakta?

7 Haziran seçiminin, gerçekten ortak bir gelecek için birlikte çalışan, aynı umutları ve hedefleri paylaşan bir toplumun yaratılması ve iç barışa olan özlemin gerçekleşebilmesi yönünde önemli bir adım oluşturmasını diliyorum.