Bardak boş mu dolu mu?

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
6 Mayıs 2015 Çarşamba

Bardağın boş tarafını görenler olduğu gibi dolu tarafını görenler de var. Dolu tarafından bakanlar genelde hayatta daha huzurlu/mutlu olanlar. Boş tarafından bakanlar ise daha içi içini yiyen, geceleri çitten atlayan kuzuları/koyunları sayarak geçirenler…

Pazar günü semtimizdeki AVM’nin içindeki sinemaya gittik. Her seferinde değişiklik olsun diye bir başkasına gidelim desek de, döner dolaşır, eve yürüme mesafesindeki aynı sinemaya gideriz. Bekleme alanında muhakkak tanıdıklara rastlar, ayaküstü sohbet ederiz.

Neredeyse ikinci evimiz gibidir. Salonda yer gösterenleri tanırız. İçerisi soğuksa klimayı kısmasını, yok eğer terlemeye başladıysak, havalandırmayı açmasını söyleriz. Hemen ‘tamam’ diyerek ricamızı yerine getirirler.

Gişede bilet satanlar da bir başka kültürün insanları. Hele bir delikanlı vardır ki, insan onunla konuşmaktan keyif alır. Vizyondaki bütün filmleri izler; fikir sorduğunuzda iki satırla özetler; ‘Siz şunu görün,’ diye tavsiyede bulunur.

Pazar günü gişede genç bir kız, karar vermemizi bekliyor. İki seçenek arasında düşünüyoruz. Kız ‘biri dram, diğeri de daha önce ilki oynamış bir filmin devamı. Birincisini görmediyseniz anlayamazsınız zaten’ diye yorum getirdi. Çok kaliteli bile olsa, bir dram izleyip içim daralacağına, neşeli, renkli bir Bollywood filminin ikinci bölümünü seyretmeyi yeğledik.

Filmin başlamasını beklerken Nişantaşılı bir bayan grubuyla karşılaştık. Aralarından hayata bağlılığını hayranlıkla izlediğim bir hanım ‘Geçen hafta çok hafif yazmışsın. Bu sefer özenerek yaz’ dedi. Tepeden tırnağa bir sıcaklık kapladı içimi. ‘Bu hafta ne konu işlesem’ diye aldı mı bir sıkıntı?

Gelelim bardağın boş-dolu tarafına…

Huzursuzluğumu gören eşim, ‘Bak ne güzel, hanım her hafta yazılarını okuyormuş. Kimse her hafta aynı düzeyde yazı çıkartamaz. Sen yazmaya devam et’ dedi ve konu onun için orada kapandı. Gece yattığımda koyunları saymadım. Ama üç gün boyunca söylenenler aklımdan çıkmadı. Zira yorum doğruydu. Her zaman daha iyisini yapmaktır hedef. Ama bazen de olmuyor…

***

Küçük kutlamaları hep sevdim.

Olgun(!) yaşlara ulaştığımda kutlamalar için küçük fırsatlar yarattığım da oldu.

Ama bu seferki farklı… Mayıs ayının ikinci pazarı Anneler Günü.

***

Anneye hangi çocuğunu daha çok sevdiğini sormuşlar:

“Hasta olanı iyileşinceye kadar…

En küçüğünü büyüyene kadar…

Yolda olanı eve gelene kadar…”