Sosyal medya halleri…

Joelle PİNTO Köşe Yazısı
11 Şubat 2015 Çarşamba

Yakın çevremde sosyal medyayı takip etmeyen biri yok. Hatta “benim Facebook hesabım yok” diyenlerin, sonunda çağa boyun eğerek hesap açtıklarına ve akıllı telefonlarına yapıştıklarına defalarca şahit oldum. Sosyal medyayı kullanma amacı herkes için farklı, marka bilinirliğini arttırmak için kullanan, eski sevgilisinin profilini sahte bir isimle kontrol etmek için kullanan, yabancı gazetelerin son dakika haber tweetlerine bakmak için kullanan, hatta sosyal sorumluluk projelerini duyurmak için çok faydalı bir şekilde kullanan kişiler bile mevcut. Ancak eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, özellikle de Facebook’un kullanılma sebeplerinin en büyüğü meraklılık. Başkalarının hayatına, yediğine içtiğine, nerede gezdiğine göz atmak. Hem de ‘arkadaş’ olduğumuz için bunu izin almak gerekmeksizin yapabilmek. Arkadaşlık isteği bir nevi gözetleme, kişinin ortaya koyduğu hayatına erişim hakkı.

***

Sosyal medya kullanımı ya kişi veya iş için faydalı, ya da eğlenceli olmalı diye düşünüyor insan. Facebook kullanıcıların yüzde otuz üçü ziyaretleri sırasında mutsuzluk hissettiklerini belirtmişler (Psychology Today). Bunun başlıca sebebi Facebook’daki arkadaşlarının mutlu hayatları olmasıymış. İşin ilginç kısmı ise, yüz yüze görüştüklerinde o kadar mutlu olmadıklarına kanaat getiriyorlarmış. Kişilerin sadece olmasa da, daha ziyade keyifli anlarını sosyal medyada paylaşmayı tercih ettiklerini göz önüne alırsak, hayatlarının tozpembe geçmediğini anlamak pek zor olmaz. Kendimden örnek vermek gerekirse trafikte, ofiste, doktorda, süpermarkette geçirdiğim bir andan ziyade, otuz sene sonra buluştuğum ilkokul arkadaşlarımla olan resimlerimizi veya güneş batışında gördüğüm denize bakan bir köpek resminin fotoğrafını çekip yayınlamayı tercih ederim. Bu demek değildir ki günlerim brunch yaparak veya Bodrum’da denize nazır günbatımı seyrederek geçiyor. Bence buradaki asıl sorun, sosyal medyada bizim mutluluğumuz için sevinemeyen ‘arkadaşların’ da bizi takip etmesi. Belki de dijital ortamda verdiğimiz gözetlenme yetkisini, bol kepçe dağıtmamamız gerekiyor.

***

Bazıları için sosyal medya bir hayat mukayesesi. Kendilerini eksik hissetmedikleri hatta başarılı hissettikleri konularda arkadaşlarının başarıları, sosyal medyadan çok renkli gözüken hayatları, özeleştiri yapmalarına ve kendilerini kötü hissetmelerine sebep oluyor. Unuttukları en önemli konu ise, herhangi bir konuda başarılı olan arkadaşlarının da onun için yıllarca çalıştığı, çaba gösterdiği. Mukayese etmek, mutsuz olmanın en kolay yolu. Sosyal medya daha başarılı bir öğrenciyi, daha becerikli bir anneyi, daha romantik bir hayat arkadaşıyla güzel tatillere çıkan arkadaşı, kariyerinde daha hızlı ilerleyen o kişiyi her gün karşımıza çıkaracak. Galiba çözüm her zaman kendimizin ‘yeni sürümü’ olmaya gayret etmek ve mukayese etmeyi bırakmak. Bir de gerçek hayattaki gerçek arkadaşlarla görüşmek…