5775’te levrek

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
17 Eylül 2014 Çarşamba

Okullar Eylül’ün 1’i, 8’i ve 15’inde açılınca Adalar’dan şehre doğru erken bir göç yaşandı. Her giden beraberinde iki ya da dört tekerlekli kabin boyu bavuluyla yola çıktı.

Çoğu kişi artık bu şekilde taşınıyor.

Ada’nın eski emanetçilerinden Sait Efendi, çarşıda eşime rastlamış. ‘Abi nereye gitti tanıdığım insanlar; gördüğüm yüzlerin hepsi yabancı’ demiş.

Hal böyleyken Büyükada’ya da sükûnet geldi. Şehre gidince insanlar ‘kış geldi’ havasına bürünüyor. Oysaki yerde kurumuş yapraklar olsa da, begonviller yeni çiçek açıyor, hanımelilerden mis gibi kokular yayılıyor. Çok doğal, henüz eylülün ortası ve denizin en güzel zamanı. Suya her giren, başını daldırdıktan sonra, çok derin bir ‘oohh’ çekip doğal meditasyon yapıyor.

Bizim sahilde son günlerin ortak konusu palamut-lüfer-levrek üzerine yapılan ciddi araştırmalardı.

Önce balık tarifleri anlatıldı. Kimi anneannesinin yaptığı bol domatesli, ‘prişilli’ (maydanozlu) palamutu; kimi bol şaraplı, defneli, beyaz karabiber taneli levreği. vb. anlattı. Sonra en beğenilen tarif mail ortamında paylaşıldı.

İşin bu kısmı eğlenceliydi. Ertesi gün malzemenin piyasa araştırmasına gelince herkesin havası bozuldu. Çok merak ediyorum 5775 yıl önce levreğin kilosu kaç paraydı?

Arkadaşlardan biri, ‘Yirmi kişi geliyor bize Roş Aşana’da. Lüfer istediler. Balıkçıya gittim. Tanesi 20 TL. Daha neler, lüfer olmayıversin…’ dedi. Bir diğeri, “Markete baktım. Deniz levreği’ dediler ama hiç inanmadım, üstelik çok pahalı…” dedi. Balıklarda bir zamanlama hatası var, ama nedir çıkartamadım.

***

Söz konusu sohbetten sonra denize bir girip eve gitmeye hazırlandım. Bir grup bayanın önünden geçmeye çalışırken, ‘İşte geliyor, Tilda’ya soralım’ deyince durdum. Şalom’da çalışınca insanlar cemaatle ilgili her türlü bilgiye, hatta gelmiş ve gelecek her tür habere vakıf olduğunuzu zannederler.

Biz kişileri doğru adrese yönlendirebiliriz; ama sorunlarına yanıt veremeyiz. Konu; kaşerutla ilgiliydi. Kaşer etin çok pahalı olduğunu, genç evlilerin maddi gücü buna elverişli olmadığı için kaşer etten vazgeçtiklerini anlattılar. ‘Şunun şurasında kaç kişiyiz, değerlerimizi göz göre göre kaybedelim mi?’ diyerek üzüntülerini dile getirdiler.

Araştırmacı bir gazeteci olsaydım, önce yetkililerle görüşüp bir açıklama getirirdim. Ancak köşe yazıları kapsamlı bir anlatım için uygun değil. Sadece bana güvenip anlattıkları için kaleme aldım.