Arapsaçı

Köşe Yazısı
20 Ağustos 2014 Çarşamba

NEDİM BÜYÜKABOLAFYA


Son zamanlarda duyduğum veya okuduğum hiçbir bilgiye inanmamaya başladım.

Yazılana-çizilene, okunana-boyanana, habere-reklama, spora-röportaja,  ilime-bilime, ekonomiye-politikaya hiçbirine inanmıyorum, inanamıyorum.

Artık her haberin altında bir buzağı da aramıyorum, çünkü artık öküzler buzağıların altına saklanmaya çalışılıyor… Bu saplantıma birkaç örnek vermek isterim.

İlk olarak spor camiasından başlayalım. Pek Sayın Başkan Ünal Aysal… Bildiğiniz üzere geçtiğimiz basketbol sezonu olaylı bir şekilde kapandı. Şampiyonluk final serisinde Fenerbahçe ile Galatasaray durum 3-3 iken münakaşalar başladı. Sonunda Sayın Aysal can güvenliğini ve haksızlığa uğradıklarını iddia ederek son maça çıkmadı. Kimileri bu hareketi ayakta alkışladı, kimileri ise gereksiz buldu. Bunun doğru veya yanlış olduğunu tartışmak yersiz, kurulda böyle bir karar alınmış.

Asıl sorun aradan geçen zaman içinde ortaya çıktı. Galatasaray’ın borcu 60 milyon dolar sınırına yaklaştı. Bu nedenle UEFA’nın yeni kuralına göre 2015 sezonunda Avrupa liglerinde oynama şansını kaybetmiş oluyor. Bütçede kısıtlama yapmak zorunda idi. Final serisinde yapmış olduğu hareketi bahane göstererek basketbolda bütçe kısıtlamasına gitti. Nereden nereye…

Bu Sayın Aysal’ın ilk ters köşesi değildi. Transfer sırasında “Hocamıza güveniyoruz, yola onunla devam edeceğiz,”  dedi. Daha haftası olmadan “Hocanızla anlaşıp yolları ayırdık,” açıklaması geldi.

Ya Aziz Başkan’a ne demeli. Sezon bitti hocaya tam not verdi, sözleşme uzatıldı. İki ay sonra, hoop kapıya. Adam değirmen taşı gibi kimi sevse mevkiinden ediyor.

Sadece spor camiasında mı var bu tür ayak oyunları. Merak etmeyim basın dünyası da aynı, hatta dünya siyaseti. Örnekleri aşağıda.

Kişi var ki iki satır yazıyor, okunma rekoru kırıyor izinli olduğu günlerde eski yazıları tıklanma rekoru kırıyor. İşte bu abimiz geçenlerde yine döktürmüş. Belki bu sefer biraz ağır kaçırmış ama kalem O’nun…

Sonunda yazı sansüre uğruyor. Kalemi keskin abimiz istifa ediyor. Birkaç dakika sonra yazı sanal ortama düşüyor ama ne düşmek, bomba gibi. Haliyle arkadan istifa. Daha birkaç gün evvel genel yayın yönetmeni istifa eden aynı gazete bu sefer en kuvvetli kalemini de kaybediyor. Konuyla ilgili açıklama yapıyorlar. Adamlar haklı daha çok kısa süre evvel büyük miktarda vergi cezası aldılar. Bir daha aynı sıkıntıları yaşamak istemezler…

Geleli aynı ayak oyunlarının dünya siyasetinde ve ticaretinde ki uzantılarına…

Hamas-İsrail savaşı: Savaş, halkını koruma, katliam herkes kendine göre bir sıfat yakıştırdı bu sonuçsuz kavgaya.

Hamas Arap olmasına rağmen dünyada tek koruyucusu Türkiye ve Sayın Türkiye eski Başbakanı oldu. Öyle ki bütün dünyayı yakından ilgilendiren bu olay Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçim malzemesi oldu. Meydanlar İsrail eşittir Yahudi karşıtı söylemlerle doldu. Ses o kadar yükseldi ki ta Amerika’ya kadar gitti ama oradan ses çıkmadı. Hatta bir ara İsrail Amerika’nın ağzına bakmaya başladı, ama nafile… Amerika kapı duvar.

Şu an olaylar sakin Ortadoğu’da ateşkes var, Türkiye’de seçim bitti. Peki, ne oldu Amerika bu kadar sert söylemlere sessiz kaldı. İzah edeyim…

Katar ve Türkiye’nin silah alım ihaleleri vardı. İhaleye Amerika’dan iflasın eşiğindeki bir firma ile Çin katıldı.

Bu ihale Amerikan firmasında kalmalı idi, öyle de oldu… Çünkü birincisi firma batmamalı ikincisi ve daha önemlisi eğer Çin bir NATO ülkesine silah satarsa montajını da yapar bu da NATO sırlarının dışarıya sızmasına sebep olabilir.

İşte bu nedenlerle artık hiçbir habere inanamıyorum. Bu olanlar Arap Baharı olamaz, olsa olsa Arapsaçı olur.