Cehalet ve yakışıksız kondurmalar…

Gazetemizin web sayfasında uzun bir süreden beri haberler her gün güncelleniyor, aynen gazetenin tarafsızlık ilkeleri doğrultusunda. Tabi ki olumlu/olumsuz yorumlar da alıyoruz. Gerilimin yükseldiği dönemlerde tıklama sayısı artış gösteriyor. İsrail-Hamas çatışmasının giderek tehlikeli boyutlara ulaştığı bu sıra gelen bazı yorumlara değineceğim.

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı 0 yorum
16 Temmuz 2014 Çarşamba

Üç İsrailli gencin Hamas tarafından kaçırılarak öldürülmesi, Filistinli Abu Khdeir’in cinayete kurban gitmesi ve ardından Hamas’ın İsrail kentlerine roketli saldırısına karşı girişilen hava hareketi üzerine geçtiğimiz hafta Şalom’un; ‘Yine, yeniden savaş çığlıkları’ başlıklı manşeti facebook’ta paylaşıldı. Gelen bir yorumda şöyle deniyor: “ Sümer’in putlarını canlandıran Museviler, Musa sizi görse bela yağsın isterdi üzerinize!..

Bir haber portalında; ‘Türkiye’den Filistin’le savaşmaya gidiyorlar!’ başlığı altında çift pasaportlu vatandaşların İsrail-Tel-Aviv seferlerini doldurarak savaşmak için havaalanlarına akın ettikleri yönünde uyduruk bir haber yer aldı. Ve bir yorum: “ Mademki bu ülke Müslüman ülkesi, ben de bu köpeklerin -daha kabası- adreslerinin yayınlanmasını istiyorum. Yalılarının, köşklerinin. Kıstasa kıstas… İstihbarat ne iş yapar?

Tabi bunlar uçta örnekler. Yine de sayıları oldukça fazla. Ortak özellik; halen İsrail ile Hamas arasında tüm hızı ile devam eden çatışmanın salt dini boyutlarda ele alınması, nefret söyleminin dozunun artması ve İsrail ile Türk Yahudi’si arasında bir fark gözetilmeksizin şiddete, ayırımcılığa davetiye çıkartılması.

Yıldız Tilbe’nin “Allah Hitler’den razı olsun” sözleri ise, ilk kez tarafından sarf edilmemiş olsa dahi, sağlıklı bir düşüncenin ürünü olmadığı ortada.

***

İsrail’de uzun yıllar ‘Medya Kongresi’ adı altında her ülkeden Yahudi gazetecilerin katıldıkları bir etkinlik düzenlenmekteydi. Amaç Diasporadaki Yahudi basını ile bir ilişkinin, diyalogun sağlanması ve temel konuların birlikte tartışılmasıydı. Her yıl belli bir ana tema belirlenmekte ve uzman, tanınmış kişilerin de katıldığı oturumlarda sorunlar tartışılmaktaydı. Örneğin   ‘İsrail bir algı sorunu mu yaşıyor ve öyle ise nedeni nedir?’ gibisinden can alıcı konular bu platformda masaya yatırılmaktaydı. 

Tabi ki yeknesak bir Yahudi medyasından söz edilemez. Çok farklı bir düşünce yelpazesi söz konusu…Sadece medyada değil, son çatışmalara dek Diaspora’daki bireyler, hatta İsrailliler arasında bile El Fetih ile Hamas birlik hükümeti hususunda farklı yaklaşımlar mevcuttu.

Silvyo Ovadya, Nana Tarablus, Tilda Levi, Nelly Barokas farklı yıllarda Şalom Gazetesi adına medya kongrelerini izlediler ve izlenimlerini gazete sayfalarında paylaştılar. Birkaç yıldır mali kaynak sağlanamadığından bu etkinliğe ara verilmişti. Bu yıl 22-25 Haziran tarihleri arasında kongre yeniden düzenlendi ve açılışını İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres yaptı.

Jewish Media Summit’ (JMS), İsrail Demokrasi Enstitüsü, Basın Kurumu, Dışişleri Bakanlığı’nın desteği ile düzenlenen kongrede bazı veriler açıklandı. Bunlardan bana en çarpıcı gelen ikisini paylaşmak istiyorum.

 İsrailli Yahudilerin yüzde 60’ı İsrail’de yaşayan Yahudilerin Diaspora Yahudi’sinden farklı bir toplum olduğunu düşünmekte, yüzde 36’sı bu görüşü paylaşmamaktadır.

 İsrailli Yahudilerin yüzde 62’si İsrail’de yaşayan Yahudiler ile Diaspora’da yaşayanların ortak bir kaderi paylaştıklarına inanırken, yüzde 35’i bu görüşe katılmamakta.

İsrail dünyanın pek çok ülkesinden gelmiş Yahudilerin oluşturdukları ve derin tarihi bağlarla bağlı oldukları bir ülke. Bu topraklara göç eden her ülke Yahudi’si başlangıçta kendine özgü karakterini korumuşsa da 65 yıl içinde kaynaşmış, ortaya yeni bir İsrailli kimliği ve imajı çıkmıştır. Bu imajın da Diaspora Yahudi’sinin özellikleri ile tam örtüşmediği açıktır.

Oldukça derin ve sosyolojik bir araştırmanın konusu olan bu saptamanın ayrıntılarına girmeyeceğim. Ancak İsrail Yahudilerinin önemli bir çoğunluğunun kendilerini diğer ülke Yahudilerinden farklı bir toplum saymalarının nedeni bu olsa gerek. Ne var ki bu farklılık, karşılıklı gönül bağını ve kader birliğini ortadan kaldırmamaktadır.

Söz konusu istatistikler salt dini inançları nedeniyle Türk vatandaşı olan Yahudileri İsrail’de gerçekleşen her olaydan sorumlu tutan, Türk vatandaşı Yahudilere karşı nefret söylemini körükleyen anlayışa karşı bir yanıt niteliği de taşıyor. Ne yazık ki kalıplaşmış bazı dogmaları değiştirmek pek olanaklı değil.  

3 Yorum