Motifler, sayılar, söylemler...

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
12 Şubat 2014 Çarşamba

İnsanoğlu adını hayat denen süreçte aklı ve duygularıyla duyurduğu günden beri var edebiyat... Edebiyatın temel konusu, insan... İnsanın hallerini, hareketlerini, yaşadıklarını, yaşamak istediklerini; farklı coğrafyalarda, farklı kültürlerin içinde, farklı dillerde anlatır. Dönemlere ayrılır, tarihi kırılma noktaları, savaşlar, din değişiklikleri, öçler, felâketler, olumlu değişimler hep konusu olur edebiyatın...

Bütün bu yavaş ama sonradan edebiyat tarihinin içine bakınca hızlı görünen değişimler, birikimler oluşturur. Nedenini hiç bilmediğimiz, acaba bu nereden geliyor, diye üzerinde düşündüğümüz birikimler...

Sayılar, her zaman dilimizde olan renkli ayrıntılardır. Küçükken oyun oynarken hakkımızı kaybettiğimiz zaman “Allah’ın hakkı üçtür, diyerek hakkımızı yeniden aradığımızda söylediğimiz üç, doğu masallarında kırk gün kırk gece yapılan düğünlerdeki kırk, kırk bir kere maşallah’taki kırk bir, sayıların genelinin tek sayı oluşu... Bunların hepsinin somut karşılıkları var.

Üç motifi Hıristiyanlıktan gelme bir söylemdir. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh üçlemesinin, günlük dile olan unutulmuş etkisidir. Bir şeyi üç kere denemek, masallarda üç aşamalı işlerden sonra sonuca varmak, Oğuz Kağan Destanı’nda Oğuz’un üç kez evlenmesi, üç çocuğunun olması, onları üç ayrı yöne göndermesi gibi ayrıntıların, destanın sonradan yazıya geçirilme aşamasında kendine yer bulduğunu düşündürmektedir. Çünkü Türkler Hıristiyanlığı çok daha sonra tanımışlardır.

Doğumda ve ölümde kırkı çıkmak, ‘Ali Baba ve Kırk Haramiler’deki harami sayısının kırk oluşu, kırk katır ya da kırk satır tercihi yaptırmak, bir şeyi kırk kere söylersen onun olacağına inanmak, kırk küp kırkının da kulpu kırık küp tekerlemesindeki sayının kırk olarak seçilmiş olması... Hepsinin temelinde Hazret-i Muhammed’e peygamberliğin kırk yaşında gelmiş olması vardır. Bu alışkanlıkların günlük konuşma dilinde kendilerine yer bulmaları yüzyıllar almıştır. Türkçenin bu anlamda da çok zengin bir dil olduğu şüphe götürmez. Edebiyatımızdaki çift sayılı tek motif, kırk’ tır. Bunun dışındaki tüm sayıların tek olarak seçilmesinin temelinde, tevhid yani Allah’ın bir oluşu yatar. Tek sayılar, bölünemeyen sayılardır. Anlatılarda bunların seçilmiş olması, Allah’ın çoğalmayan bir güç olduğunun da bir çeşit ispatıdır.

Kırk bir motifi, tarihin bir döneminde dünyadaki millet sayısının kırk bir olarak sayılmasına dayanır.

Destanların masallara, masalların halk hikâyelerine bu kadar çok benzemesinin, birbirlerinden bu kadar çok motif almış olmalarının, zaman zaman da karıştırılmalarının temelinde bu sayılar yatar.

Dini sayılar, tarihin her döneminde kendine yer bulmuş ve edebi metinlerin içinde farklı anlamlar kazanmışlar, sonra da günlük yaşamın içinde kendilerine yer bulmuşlardır.

Sayılar, motifler ve söylemler, bazen ritüellerin, bazen de batıl inançların içine girerek hayatı gizemli kılmaya, bizde bilinmeyenin verdiği tatlı ve tedirgin meraklar uyandırmaya devam etmektedir.