YİTRO - İYİ BİR DOKTRİN

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
15 Ocak 2014 Çarşamba

Sıklıkla karşılaşmaya alışık olduğumuz bir durum: Kardeşlerimizden bir tanesi bize gelerek şöyle demektedir. “Ben Kaşerut konusunda daha dikkatli olmaya karar verdim. Yani Kaşerut’a bakacağım ama bu Şabat ve diğer mitsvalara bakacağım anlamına gelmez. Ne dersin? Kaşerut’a bakmaya başlayayım mı? Yani değer emirleri korumak için ‘kendimi hazır hissetmemiş olmam’ bu emri uygulamama engel midir?”

Bu soruya her birimizin vereceği cevap olumludur. Evet, Kaşerut önemli bir adımdır. Bu Tanrı karşısında ikiyüzlü bir yaklaşımı sergilemez. Her ne kadar Tora ‘uygulanması gereken bir paket program’ olsa da bir mitsva için atılan adım olumlu değerlendirilir. Kişi bu yolla kendisi için bir adım atarken gelecekte diğer mitsvaları uygulama konusunda da bir umut vaat etmektedir. Bunları sözle ifade etmese bile evet bu kişi gelecekte birçok mitsvayı uygulama potansiyelinde olduğunu göstermektedir. Parça parça mitsvaları uygulamak Tora konusunda az bilgiye sahip olan kişiler için önerilen bir durumdur. Sadece bir mitsva bu genellemeye katılmaz; “Tanrı inancı.”

Melahim kitabı 18, bölümde Eliyau Anavi ile yalancı peygamberler arasında geçen bir yarışmayı konu alır. Eliyau Anavi yalancı peygamberlerin ve taptıkları Baal adlı putun güçsüz ve geçersiz olduğunu kanıtlamak için onlarla bir yarışmaya girer. Bu yarışmanın başlangıcında peygamber halka şöyle seslenir: “Ayaklarınızı ne zamana kadar çitin iki yanında tutacaksınız? Eğer Aşem Tanrı ise O’nun ardından gidin ve eğer Baal ise onun ardından gidin (Melahim 18/21).

Rabi Hayim Soloveitchick yüzyılın başında Petersburg’daki bir konuşmasında bu olaya değinir. Rabi burada yer alan “eğer Baal ise onun ardından gidin” sözlerini sorgular. Çünkü burada bu cümleye neden yer verildiği açık değildir. Eğer Aşem’i Tanrı olarak kabul etmiyorlarsa Baal’i tanrı olarak kabul ettikleri açıktır ve bu sözün burada yazılmasının anlamı yoktur.

Yalkut Lekah Tov adlı midraşik kaynak buradan yola çıkarak Tanrı inancı söz konusu olduğunda parça parça mitsva uygulanması seçeneğine yer olmadığını belirtir. Yani kişi hem Aşem’i hem de Baal’i tanrı olarak kabul edemez. Burada ya hep vardır ya da hiç. Bundan birazcık daha azı Tanrı inancının hepten var olmadığı kanısını yaratır. Çünkü Tanrı’nın varlığı Kendi hakimiyeti dışında başka kuvvetlerin varlığını hükümsüz kılar.

Yahudi inancı Tora’nın Sina Dağı’nda tüm halka toplumsal ve kişisel bir tecrübeyle erilmesi olayına dayalıdır. O olayda gerek şahsi ve gerekse toplumsal olarak çok önemli bir olaya şahitlik ettik. Hem Tanrı’nın “tek” olduğunu kabul ettik hem de bizden istenen emirlerin uygulanacağı garantisini verdik. Burada “önümde başka tanrılarınız olmayacak” emrinin çok açık ve net olarak ne anlama geldiğini gördük. Başka doktrin ve felsefeler Yahudi inancının kabul edemeyeceği konulardır. Tanrı’nın ‘tek’ ve ‘bir’ oluşuna muhalif hiçbir inanç ve doktrin Yahudi inançlısı tarafından kabul edilemez. Bu uğurda yüzyıllardır Yahudiler hayatlarını feda etmişler ve Tanrı birliği konusunda ne kadar hassas olduklarını vurgulamışlardır. Modern yaşamda, okullarda, çevremizde buna aykırı felsefeler vardır ve bunlara karşı uyanık olmak gerekmektedir.

Ne yazık ki günümüzde birçok insan ayaklarını çitin iki yanında tutmayı tercih etmektedirler. Her türlü yaşam tarzına ilgi ile yaklaşan bu insanlar ne yazık ki kendilerine sağlam ve gerçek bir yaşam tarzı yaratamamaktadırlar. Rüzgâra göre yelken açmak felsefesini, her türlü ilginç gelen doktrinleri uygulama ve onlara göre yaşamak ‘çağdaşlık’ olarak nitelendirilmekte kendi öz kültürüne uygun yaşam şekilleri ‘çağ dışı’ damgasını yemektedir.

Rabi Yaakov Menken bizler için tek bir gerçekten söz etmektedir. Tanrı’nın var olduğu ve bizlerden mitsvaları uygulamamızı istediği. Başka kültürlerin ardından gitmek bizleri asıl olmamız gereken yerlerden çok uzaklara taşıyacaktır.

Aaron Akohen’in iki oğlu Mizbeah’a yabancı ateş getirdikleri için yaşamlarını yitirmişlerdir. Yabancı ateş birçok bilge tarafından yabancı kültür ve doktrinler olarak kabul edilir. Bunlar Yahudilik için ölümcül etki yaratırlar. Birçok uygarlığın silahla, zorlama ile bizi yok edemedikleri bir gerçektir. Ancak yabancı kültürler bizleri bitirebilecek en tehlikeli silahtır. Bunlara karşı uyanık olmak ve geleceğimizin güvencesi olan gençlerimizi de uyanık tutmak zorundayız. Şlomo Ameleh Mişle adlı eserinde hepimize şöyle demektedir. “Ki lekah tov natati lahem, torati al taazovu – sizlere iyi bir doktrin verdim. Tora’yı bırakmayınız.”