Hanuka’da evlenmek çok güzel

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
4 Aralık 2013 Çarşamba

Geçtiğimiz günlerde biri üzücü, diğeri ise neşeli iki olay yaşadım. İkisinden de ayrı ayrı etkilendim.

Türk spor basınına büyük emeği geçen Necmi Tanyolaç, bir rahatsızlık döneminin ardından hayatını kaybetti. Tanyolaç birçok gazetede yöneticilik ve yazar statüsünde çalıştı. Geçmiş zamanda yine burada belirttiğim üzere en sevdiğim köşe yazıları Milliyet’te yayınlanan ‘8.15 Vapuru’ydu.

Tanyolaç eski bir Büyükadalı’ydı. Gerçekten de uzun yıllar sabah 8.15’te Büyükada’ya uğrayıp Eminönü’ne giden bir Şehir Hatları vapuru vardı. Ve biz Adalılar bu sütunlarda yazılanların çoğuna tanıktık, ya da tanırdık. Dolayısıyla Necmi Bey önemli sıra dışı bir insandı belki, ama aynı zamanda ‘aramızdan’ biriydi. Boş zamanlarında balığa çıkmak en sevdiği hobisiydi. Balıkçılıkla ilgili serüvenleri ise çok haz duyduğumuz yazıları arasındaydı. Eğer doğma büyüme Adalıysanız, babanızın da balıkçılık kültürü varsa, bu ayrıntıları zaten bilirdiniz. Ama aynı konuyu Tanyolaç kaleme aldığında olay bambaşka bir boyuta bürünürdü.

Yakışıklıydı Necmi Bey. Uzun boylu, sporcu, kendine özgü bıyıklarıyla ileri yaşlarında dahi dönüp bakabileceğiniz sıkı bir Fenerbahçeli’ydi.

Yunanistan’ın İskeçe kentinde doğmuştu. Sanıyorum genç yaşında Türkiye’ye geldi. Bazen sorgularım, “Göçmenler geldikleri yerden bir zarafet mi taşırlar?” Eğer öyleyse bu özellik spor yazarımıza kesinlikle yansımıştı.

On sene kadar önce başlatılan ‘Adalı Gazeteciler’ toplantısına hep çağrılırdı Necmi Tanyolaç. Toplantı dediğim sahildeki bir balıkçı restoranında yapılan sohbetlerdi. Masada, yanında ya da karşısında oturmak benim için bir ayrıcalıktı. Son yemeğe torunuyla birlikte katılmıştı. Artık desteğe ihtiyacı vardı. İyi ki onu o gece görmüşüm; öyle de hatırlayacağım.

Büyükada nadir kalan beyefendilerinden birini daha kaybetti.

Mekânı cennet olsun.

***

Zaman su gibi akıp giderken, çocuklar büyüyor, bizler olgunlaşıyor ve bir de bakıyoruz ki çocuklar evlenme çağına gelmiş. Zaten istenen de bu değil mi?

Uzun yıllar Şalom gibi bir iş yerinde çalışmışsanız birbirinizle yakın dost olursunuz. Ve gün gelir aile içindeki sevinçleri, hatta kaygıları paylaşmaya başlarsınız. Dolayısıyla öğle yemeği aralarında, masanın etrafında geçirdiğimiz süre çoğu kez toplu terapi seanslarına dönüşür.

Elda Pase, reklam departmanımıza geçen sene katıldı. İşe başladığında Elda hakkında birçok ayrıntıyı bilmemin nedeni, yıllardır gazeteden arkadaşım olan, Muhasebe ve Personel Bölümü sorumlusu Anet Pase’nin kızı olmasındandı.

Tanıdığımda Elda henüz çocuk sayılırdı. Şimdi ise…

1 Aralık Pazar günü Elda ve Rasim Üretmen Neve Şalom’da Hahambaşı Rav İsak Haleva’nın da onurlandırdığı dini törenle hayatlarını birleştirdiler. Törenin ardından, Hanukiya’nın mumlarının Teva’daki aile fertleri tarafından yakılması ve konukların duaya hep bir ağızdan katılması düğünü daha da ışık ve sevgi dolu kıldı. Bu güzel rastlantı bana göre Elda’nın babası Yako Pase’ye bir armağandı. Çünkü o çocuklarını Tora’nın ışığıyla büyüttü. Bizler de Elda ile Rasim’i kutluyor ve su gibi berrak bir yaşam diliyoruz. Bu vesile ile Pase ve Üretmen ailelerini candan tebrik ediyorum.