Nitsavim - Vayeleh

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
28 Ağustos 2013 Çarşamba

Tora sonlara yaklaştıkça uyarılarının tonunu nedense daha fazla sertleştirmektedir. Tabiri caiz ise dünyevi tecrübelerin sert gerçeklerinden kaçmamıza izin vermemektedir. Önce Nitsavim ve Vayeleh peraşaları ve hemen ardından gelen Aazinu peraşası uyarılar konusunda zirve yapmaktadır. Tanrı Moşe’nin ölümünden sonra olması muhtemel olayları Vayeleh peraşasındaki şu sözlerle tanımlar:

“İşte sen atalarınla yatıyorsun. Bu halk kalkacak ve içine gelmekte olduğu ülkenin yabancılarının tanrılarının arkasından zina edecek, Beni terk edecek ve onunla yaptığım anlaşmamı yok sayacak. Ve ona karşı öfkem alevlenecek ve onları terk edeceğim. Yüzümü onlardan gizleyeceğim kolay yem olacak birçok kötülük ve sıkıntı onları bulacak ve o günde halk “bu kötülükler bana, Tanrı aramda olmadığı için gelmiş değiller midir” diyecek. Ve Ben o günde yüzümü yapmış olduğu tüm kötülük sebebiyle başka tanrılara yöneldiği için kesinlikle gizleyeceğim.” (Devarim 31/16-19)

Yıllar önce Aish Atora yeşivasından almış olduğum Discovery adlı derste bu cümlelerde bir giz halinde Holokost’un da barındığını öğrenmiş oldum. Gerçekten ikinci dünya savaşında yaşanan acı olaylar zincirinde Tanrı yüzünü tamamen gizlemiş gibidir. Bu sert sözlerin hemen ardında yer alan cümle ise dikkatimizi bir başka yöne çevirmektedir.

“Ve şimdi bu şarkıyı kendinize yazın ve onu Bene Yisrael’e öğret ve ağızlarına yerleştir bunu bu şarkının Bana Bene Yisrael için bir şahit olması için yap.” (Devarim 31/20)

Bu pasukların dizilişi, anlamı oldukça karmaşık soruları beraberinde getirmektedir. Neden bu şarkı ‘şimdi’ yazılmaktadır. Anlayan her insan için üzerimizde sallanan bir kılıçtan farksız olan bu sözler neden bir ‘şarkı’ olarak betimlenmektedir. Bu şarkı neden Tanrı için de bir ‘şahit’ konumundadır. Bir şarkının ‘ağza yerleştirilmesi’ ne kadar mantıklı olabilir? Şarkının kulaklara yerleştirilmesi daha mantıklı değil midir? Şarkı insanı gerçekten umutsuzluğa sevk edecek kadar ağırdır ve neden bu şarkıyı söylemek bu kadar gereklidir?

Geçen hafta okuduğumuz Ki Tavo peraşasında yer alan Tohahot yani uyarılar,  Tora yolunda yürümememiz halinde başımıza gelecek büyük felaketlerin bir listesini yapmaktadır. Gelenek bu bölümün alçak sesle okunmasıdır. Bunun en önemli nedeni gerek dünyevi ve gerekse manevi dünyadaki düşmanlarımızın bu belaların iyi bir fikir olduğunu düşünerek Bene Yisrael’e yüklenme ihtimalidir.

Soykırım’dan kurtulanlardan biri olan Rabi Yekutiel Halberstam savaş sonrasında Brooklyn’de Bet Moses Hastanesi'nde bütün Tefilaların yapılabileceği bir minyana sahiptir. Zaman Ki Tavo peraşasının okunduğu Şabat günüdür. Rabi ve beraberinde Soykırım’dan kurtulanlar başlarına zaten gelmiş olan ve zamanında Moşe Rabenu tarafından belirtilmiş olayları dinlemeye hatta bir anlamda tekrar yaşamaya hazırlanmaktadırlar.

Hazan uyarılara gelince sesini alçaltır. Rabi o sırada sertçe kürsüsüne vurur ve “daha yüksek sesle” diye bağırır. Hazan sesini fazla alçalttığını düşünerek biraz sesini yükseltir ama Rabi tatmin olmamıştır. Uyarı aynıdır. “Daha yüksek sesle”. Hazan bu kez normal okuma tonuna geri döner ama Rabi yine aynı tepkiyi verir. Bunun üzerine Hazan susar ve bir açıklama istercesine Rabi’nin yüzüne bakar: Rabi “biz bu sözleri alçak sesle okumak zorunda değiliz” diye sözlerine başlar. “Şahit olmadığımız tecrübe etmediğimiz lanet artık kalmadı. Çekmediğimiz acı kalmadı. Hepsini gördük ve yaşadık. Gelin Göklerdeki Babamıza bu lanetlerin hepsini aldığımızı haykıralım. Lanetler sona erdi ve biz bunların hepsini atlattık. Şimdi berahaları bizlere vermek için sıra Tanrı’ya geldi.” Hazan bu konuşmanın ardından yüksek bir ses ve gururla uyarıları okumayı tamamlar.

Şimdi de sorularımızı Rabi Mordehay Kametensky’nin öğretileri ışığında yanıtlamaya çalışalım: Tanrı Moşe’den bu şarkıyı yazmasını ve bu zorlukları yaşayacak kişiler olan Bene Yisrael’e öğretmesini istemektedir. Bu, “ağzımızda olan bir şarkı ve Tanrı için bir şahit” olacaktır. Bene Yisrael’in tarih boyu çektiği acılar, bir yıkılmazlık ve onur marşı olarak ağızlarında yer almalıdır.  Bu şekilde, başımıza benzeri felaketlerin Tanrı korusun bir daha gelmesi halinde bile, Tanrı’ya olan bağlılığımızın, bu berbat tecrübelerin verdiği çok zorlu sınavdan başarıyla çıkması mümkün olacaktır. Bunlar, ağırlıkları sebebiyle bizi ezemeyecektir. Aksine hepsi bizim Tanrı’ya olan bağlılığımızın, her şeye rağmen biz anlayamasak bile bizim iyiliğimizi düşündüğüne olan inancımızın ve en önemlisi, sonsuza kadar var oluşumuzun birer şahididir.  

Hangi çağda hangi şekilde ve hangi inançta olursa olsun her nesilde bizim için ayaklanan düşmanlara verilecek yanıt aynıdır. Tora ebedidir. Tora gerçektir. Burada yer alan her söz her ifade her harf gerçeği yansıtmaktadır. Dr. Avraam Twerski’nin de öğrettiği gibi Tora nasıl ebediyse Bene Yisrael de öylesine ebedidir.

TİZKU LEŞANİM RABOT NEİMOT VETOVOT.