Mısır’a her zaman bir Yusuf / Yasef lazım olmuştur

Sami AJİ Köşe Yazısı
28 Ağustos 2013 Çarşamba

Önce bir itirafta bulunmalıyım; bu haftaki köşemi tamamen başka bir konuya ayırmış ve metni de bitirmiş gibiydim. Ancak beklenmedik bir şekilde, Mısır’daki son olaylardan sonra ‘Yusuf’ siyasetin gündeminde yer alınca, artık Yasef’ten bahsetmezsem olmazdı.

Yasef ile ilgili bilgileri öncelikle Tora’dan almaktayız. İlginçtir, Tora’da onun yaşamı ile ilgili safhalar çok uzun ve detaylı bir şekilde anlatılmıştır. ‘Kitabımızda’ böylesine bir çaba hiçbir şahsiyet için gösterilmemiştir.(1)

Tora’ya göre, Yasef çok yakışıklı biriydi. Fiziksel görünümünden öte, çok kabiliyetli, girişken ve kendinden çok emin bir kişiydi. Günümüzdeki tabirle, tüm liderlik vasıflarını benliğinde toplamıştı.

Bildiğiniz gibi, kardeşleri onu kıskanarak önce öldürmek maksadıyla çukura atmışlar, ancak daha sonra acıyarak, köle olarak tüccarlara satmışlardı. Hizmetkâr olarak Yasef’i satın alan kişi, Potifar, saray erkânındandı. Potifar, kısa bir sürede bu on yedi yaşındaki İbrani gencin çalışmasına hayran olur ve zamanla onu malikânesinin kâhyası yapar.

“Bütün mallarımı ve servetimi onun ellerine bıraktım; arazilerimin yönetimi de onun elindedir.”

Yasef’in bu tatlı yaşamı fazla sürmez; yine Tora’ya göre Potifar’ın karısının iftirasına uğrar ve haksız yere bir kalenin zindanına atılır. Hapiste, şahsiyeti ve etkinliği sayesinde derhal önemli bir mevki kazanır, o kadar ki, yine Tora’yı zikrediyorum:

“Kalenin komutanı Yasef’in bulunduğu bölgelere uğramazdı.”

Hapisten daha önce çıkan dostlarının girişimleriyle, zamanın Firavunu’na tavsiye edilir ve onun gördüğü rüyaları çok uygun bir şekilde izah ettikten sonra Firavun’un emrine girer.

(Firavun’un 7 gür başak ile 7 cılız başak ve 7 besili inek ile 7 zayıf inek rüyasını hatırlatırım).  

Yasef aslında, Firavun’un ‘kâbuslarını’ çok iyi anlamıştır. Son analizde, problem Mısır ekonomisinin girdiği çıkmazdı. Ve yalnız Firavun değil, hiçbir üst yönetici bu işin altından kalkamıyordu.

(Bugün dahi, özellikle Ortadoğu ülkelerinde, çözülmesi gereken en büyük sorun nedir diye sorarsanız, herkes size “Tarım” cevabını verecektir… Çünkü hububat ile et fiyatları ve bunların teminindeki güçlükler karabasan gibi, hükümetlerin üstünde dolaşmaktadır.) 

Yasef işe koyulur. Kuzeyden güneye batıdan doğuya kendisine tahsis edilen arabalarla tüm ülkeyi dolaşır ve durum tespiti yapar. Arkasından süratle ülkenin her tarafında silolar inşa eder ve bunları, Tora’nın deyimiyle çok sağlam inşa ettirir ve geniş sulama kanalları ağını ülke içine yayar.(2)

Belki tarihte ilk defa, toprak reformunu tatbik eder. Rahip sınıfına ait olanlar hariç, tüm toprakların artık Firavun’un mülkü olduğunu ilan eder. Dolayısıyla tarım toprakları artık ticarete konu olmayacak ve miras yoluyla bölünmeyecektir.

Daha sonra Yasef çiftçileri toplar ve bundan böyle ekecekleri ürünün tohumlarını devletin onlara vereceğini söyler. Buna karşılık, hasadın gelirinden, 1/5’i devlete verilecek, 4/5’i de onlarda kalacaktır.  Böylece, tarım üretiminin çeşidi ve miktarı kontrol altına alınır.

Tarım reformunun son halkasını da, tüm tahıl ticaretini, ithalat ve ihracatını serbest bırakarak tamamlar. Tora’yı yine zikredeyim “herkes Mısır’a hububat almaya geliyordu”.

Yasef bununla da yetinmez. Mısır için hayati önemde bir stratejik karar alır: kardeşlerini ülkeye getirtir ve onları Nil deltasının en doğusunda yer alan ‘Goshen’ ovalarına yerleştirir. Bu suretle doğudan gelecek ve problem yaratacak göçleri ve saldırıları, kendine sadık ve tam olarak güveneceği bir kabile ile önlemiş olacaktır.

   Özetle, Yasef, Mısır ekonomisini düzene soktuğu gibi, siyasi istikrarı da temin ederek, ülkede müthiş bir refah devrini başlatmıştı.

  Firavun’un tüm bu başarılara tepkisiz kalması düşünülemezdi. Nitekim onu erişebileceği en yüksek mevkiye yerleştirir ve der ki “tüm Mısır halkı artık senin emirlerine uyacaktır. Seninle benim aramdaki tek fark şu tahttır” ve ardından yüzüğünü çıkarıp Yasef’in parmağına takar.

“Yasef 110 yaşına kadar yaşar. Mısır usullerine göre mumyalanır ve lahide konur”(3)

Şimdiye kadar yazdıklarım, tamamen Tora’nın bize anlattıklarını ekonomik bir terminoloji kullanarak ifade etmekten başka bir şey değildir. Yani Tora, Yasef hakkında ne söylediyse onları size aktarmaya çalıştım.

Yukarda belirttiğim hususlara bakarak, şöyle bir sual sorabiliriz… Mısır’ın kaderini değiştirmiş, muazzam bir şekilde geliştirmiş böyle bir kişinin Mısır tarihinde yeri olması gerekmez mi?  En azından belli belgelerde adının geçmesi gerekmez mi? Yasef hayal mahsulü olabilir mi?

Eh, dilerseniz, bunun cevabını da bir sonraki yazımda bulmaya çalışalım.

 

1 Bereşit 37 ile 50.bölüm. 13 bölüm Yasef’e tahsis edilmiş.

2 Ünlü seyyah Benjamin de Tudela, 12.asırda kaleme aldığı ‘Viajes’adlı eserinde,  hububat silolarının hala kullanılmakta olduğunu belirtir ve sulama kanallarına da yerel halkın hala “Bahr-el Yusuf” dediklerini aktarır.

3 Bereşit 50-26