İlkyardımı yapabilmek…

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı 0 yorum
16 Ocak 2013 Çarşamba

Bu hafta konum ne kitap ne hayat ne de yaşadığım bir olaya dayalı bir çağrışım…

Bu haftaki konum, ilkyardım…

Pazar günü sabahtan akşama kadar verilen bir eğitimle üç yıl önce aldığım ilkyardım eğitimi güncellenmiş oldu. İlkyardımı yalnızca başkalarına yapılacak bir yardım olarak görmek ya da sağlıkla ilgili herhangi bir sorunun sadece başkalarının başına gelebileceğini düşünmek hepimiz için en kolay kaçış yolu, iç rahatlatma yöntemi… Ama hayat bu kadar adil olmuyor maalesef. Verilen örnekler adeta film karesi gibi. İnsana bu da olur mu yahu, dedirtecek nitelikte adeta, imkânsızlıkları zorluyor.

Genç bir hanım, yeni silinmiş mutfakta ayağı kaydığı için kapağı açık bulaşık makinesinin üstüne düşebiliyor ve kaşıklığa ters konmuş bir bıçak, onu yaralayabiliyor mesela ya da küçük bir çocuk can sıkıntısından evdeki prizi annesi babası uyurken sökebiliyor, açık prizlere dokunabiliyor. Bir başka ev hanımı su yerine, pet şişeye doldurduğu yağ çözücüyü içebiliyor ya da bir çocuk leblebi tozu diye evdeki toz zehri yiyebiliyor.

Yaşanmış vakalar bu şekilde sıralandığında insanın tüyleri diken diken oluyor. Bunlar sadece ev kazaları, iş kazaları, trafik kazaları diye sıraladığımızda iş çok daha içinden çıkılmaz bir hal alıyor elbette.

Bu sebeple ne olursa ne yapmak lazım, sorusunun cevabını yaş farkı göz etmeden herkesin bilmesi gerekiyor. Bir kere hepimizin derin dondurucusunda muhakkak buz bulunmalı. Hepimizin, katı cisimle boğulma tehlikesi geçiren birine ilk müdahaleyi yapacak bilgisi olmalı.

Biri bayıldığında ayaklarını yerden biraz yükseltmeyi; burun kanamasında başı geriye doğru iterek durumu daha da zorlaştırmak yerine kanamaya kanayan burnu tıkayarak müdahale etmeyi; herhangi bir gıda zehirlenmesinde ağzı mutlaka çalkalatmayı, elleri yıkatmayı bilmenin şart olduğunu düşündüm.

Hatta bu bilgilerin okullarda ders olarak okutulmasının şart olduğunu da…

Sağlık Bilgisi derslerinin içeriklerine artık bütün gençler neredeyse tamamen vakıf, benli bu bilgilerin verilmesi için bu derslerin müfredatları da kullanılabilir.

İşin bence en güzel yanı, yasanın getirdiği zorunlulukla artık her iş yerinde ilkyardımcıların olması şartı. Bu yasanın yeterli olmasa da önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.

Bu tür bilgilerin en kolay öğrenileceği yaşlar, ilköğretim çağı.

Düşünün; ezbere okuduğunuz şiirden tutun da, ilk şarkılarınız, ilk metinleriniz hep o dönemden aklınızda kalanlardır. Basit ama akılda kalacak bilgiler, çocuğa küçük yaşlarda verilebilir.

Bütün gün deniz kenarında oynayıp bol bol denize giren bir insanın akşamüstü, bugün denize çok girdik, deniz beni çok yordu, midem bulanıyor, halim yok, şikâyetlerinin asıl sebebinin ciddi bir güneş çarpması olduğunu bilmesi gerekiyor.

Yanık bölgelere yumurta akı, diş macunu, yoğurt gibi bir şeyler sürmek ya da ona buz basıp onu daha çok yakmak yerine sadece ıslak bir beze sararak ilk müdahaleyi yapması gerektiğini de…

Arı sokarsa o yere mutlaka buz basmak gerektiğini, hatta arı birini ağızdan sokmuşsa kişinin dil şişip boğazını tıkamasın diye ona buz emdirmenin en kısa ve acil çözüm olduğunu da…

Artık eczaneler bile bu iş için amonyak satmıyormuş, bilginize…

 

1 Yorum