VAYİŞLAH: SORU SORMANIN ÖNEMİ - 1 ARALIK 2012

(...) Halbuki Bene Yisrael her zaman soru sormayı seçmiştir. Moşe, Tanrı ile ilk konuştuğu zaman bile Tanrı’nın ismini sorar: “İşte ben Bene Yisrael’e geleceğim ve onlara babalarınızın Tanrısı beni size gönderdi diyeceğim. Bana “ismi nedir” diye sorduklarında ne diyeceğim? (Şemot 3/13) Tanrı buna cevap verir. “Kim olacaksam O olacağım” (Şemot 3/14) (...)

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
28 Kasım 2012 Çarşamba

Bu haftaki peraşada yer alan bir savaş veya bir mücadele Tora’nın en ilginç mücadelelerinden biri olarak karşımıza gelmektedir. Esav’ın koruyucu meleği ile bizzat Yaakov’un kendisi. Yaakov ailesini nehirden geçirdikten sonra bazı ufak tefek eşyaları almak için geri döner ve gün doğumuna yakın bir saatte garip bir yabancı ile kendini güreşirken bulur. Mücadelede Yaakov’un siyatik siniri incinir ve güneş doğmak üzere iken yabancı ilginç bir istekte bulunur: “Bırak beni güneş doğmak üzere…”

O anda Yaakov kendisi ile güreşenin farklı biri olduğunu anlar. Bu Yaakov’a zarar vermek isteyen Esav’ın koruyucu meleğinden başkası değildir. Siyatik siniri incinse de Yaakov mücadeleyi kazanmıştır. Yaakov meleği bırakmak için bir şart koşar. “Beni mübarek kılmadığın sürece seni bırakmayacağım.” Melek güneşin doğumu ile birlikte uzun zaman beklediği ve arzuladığı bir görevi yerine getirmek üzeredir ama Yaakov tarafından tutulmaktadır. Midraş herkesin koruyucu bir meleği olduğunu öğretir. Yaakov da ezeli rakibi olan kardeşi ile karşılaşmadan önce onun koruyucu meleği ile bir prova savaş yapmıştır. Sonunda melek dize gelir ve Yaakov’a istediği berahayı verir: “İsmin bundan sonra Yaakov çağırılmayacak çünkü Yisrael (olacak) Çünkü melekler ve insanlarla mücadele ettin ve bu (mücadeleden galip çıkmayı) becerdin.” (Bereşit 32/29)

Bunun ardından Yaakov meleğe adını sorar ve garip bir cevap alır. “İsmimi neden soruyorsun?”Yaakov bu cevapla tatmin olur, meleğe başka bir soru sormaz ve melek gökyüzüne yükselir.  Burada garip bir durum vardır. Önce “meleğin cevabının anlamını” bilmek lazımdır. Daha sonra neden melek Yaakov’un sorusuna soru ile karşılık vermiştir, bunu çözmemiz gerekir. İsmini açıklamayı reddetmesi başka bir sorudur. Ya da melek bu cevap ile Yaakov’a zaten sorduğu sorunun cevabını mı vermiştir?

Bir masanın etrafında toplanarak sohbet eden ailede çocuklar bazı soru ve bilmecelerle anne babalarına zor anlar yaşatmaktadırlar. Bazı sorular son derece karmaşıktır ama anne ve baba bunların üstesinden gelmeyi başarmaktadırlar. En sonunda ailenin küçük kızı ilginç şeyler anlatacağını söyleyerek ailenin dikkatini toplamasını ister. Önce Çin hakkında kısa bilgiler verir. Nüfusu, yüzölçümü, kilometrekareye düşen insan sayısı, Çin’de konuşulan dillerin isimleri gibi. Arkasından da bir resim gösterir. Bu resimde küçük bir Çinli kız vardır. Evin küçük kızı anlattıklarını “bu resimdeki Çinli kız kim?” diyerek bitirir.

Aile sonunda yenilgiyi kabul eder. Kızlarından bu Çinli kızın kim olduğunu söylemesini ister. Küçük kız sadece gülümser. “Bilmiyorum. Çin ile ilgili araştırma yaparken bu küçük kızın resmini buldum. İsminin ne olduğu veya kim olduğu hakkında da bir fikrim yok. Hatta size soru da sormadım. Sadece resmi gösterdim.” Resmin altında küçük kızın adının “Kim” olduğu yazılıdır.

“Neden soruyorsun” cümleciği bazen bir soru bazen de bir cevap olarak karşımıza çıkar. Aslında melek Yaakov’un sorusunu yanıtlar. Meleğin ismi “ismimi neden soruyorsun”dur. Aslında Esav’ın meleği Yaakov’a çok etkili bir mesaj da vermiştir. Rabi Yeuda Leib Chasman Yaakov ile mücadele edenlerin hiçbir zaman sorgulanmayı sevmediklerini bize öğretir. Onlar bizlerin bilinçsiz ve düşüncesizce hareket etmemizi isterler. Slogan ve ilkeleri “neden soruyorsun” cümleciğidir. Çünkü soru sormadığımız zaman Esav’ın meleğinin üstün geleceğini bilirler. Soru sorulmadığı zaman cevap vermek de gereksizdir. Soru sorulmadığı, yapılanlar sorgulanmadığı ve onlar hakkında hesap sorulmadığı durumda karşınızdaki hareketler kontrolsüz bir şekilde gelişecek ve çekince denen şey ortadan kalkacaktır.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında gerçekleşen Holokost bu yüzden hiç sorgulanmak istenmemiştir. Almanların yaptıkları gün gibi ortadadır ancak dünya ‘Yahudi sorununu’ bu şekilde çözümleyebileceklerini düşünerek hiç soru sormamayı seçmiştir. Bu sessizlik altı milyon Yahudi’nin yaşamını kaybetmesiyle sonuçlanmıştır. Çünkü Alman Nazi hareketinin bazı ufak tefek ‘çekinceleri’ bu sessizlik ile ortadan kalkmış ve Yahudi karşıtı hareket bir Soykırım’a dönüşmüştür. Bu tarihte olduğu gibi gelecek için de bir mesaj vermektedir. Soru sorulmadığı zaman Esav ve onun gibileri işlerini çok daha rahat icra edeceklerdir.

Halbuki Bene Yisrael her zaman  soru sormayı seçmiştir. Moşe, Tanrı ile ilk konuştuğu zaman bile Tanrı’nın ismini sorar: “İşte ben Bene Yisrael’e geleceğim ve onlara babalarınızın Tanrısı beni size gönderdi diyeceğim. Bana “ismi nedir” diye sorduklarında ne diyeceğim? (Şemot 3/13) Tanrı buna cevap verir. “Kim olacaksam O olacağım” (Şemot 3/14) Bene Yisrael’in Moşe’ye Tanrı’nın İsmi’ni sormaları çok doğaldır. Tanrı da buna uygun bir cevap vermiştir. Yaakov da kendisinin ve çocukların Bene Yisrael’in tarih boyunca karşılaşacağı mücadelelerin kişileştirilmiş bir örneği olan meleğin kendine has olan özelliğini merak etmektedir.

Rabi Mordehay Kametensky’e göre cevap basittir. “İsmini neden soruyorsun?” bu isim kafa karıştırıcı, zor, anlamsız hatta anlaşılması imkânsız olabilir. Tarihte Yahudilerle mücadele eden insanların ve düşüncelerin de anlaşılması zor hatta imkânsızdır çünkü çoğunlukla mantıklı bir nedenleri yoktur. Fakat buna rağmen eğer sormazsak ve “ niye soruyorsun” ile tatmin olursak cevabı bilmek bir yana onun hakkında bir fikir sahibi olmak bile olanak dışıdır.

Yaakov meleği simgelediği karakter tipini sormuş ve ileride çocuklarına zor anlar yaşatacak kişilerin ortak özelliklerini öğrenmiştir. Bu ortak özellik onların “sorulara tahammül edememeleridir.”