İran’ın kilidi Çin’de mi?

Alber NASİ Köşe Yazısı
22 Şubat 2012 Çarşamba

Bu sene savaş çıksa da çıkmasa da İran konuşulmaya devam edilecek. İran’ın İngiltere ve Fransa’ya petrol arzını durdurmuş olması tansiyonun iyice yükseldiğinin önemli bir göstergesi.

İran’ın Suriye’ye eğitim amaçlı da olsa iki savaş gemisi göndermesi aslında savaşı bir anlamda İran’ın da istediğini gösteriyor. İran’ın ayrıca kara tatbikatı düzenlemesi savaştan korkmadığını gösteriyor. İran’ın bu girişimleri gövde gösterisinden çok tribünlere oynamaya benziyor. 

İran’ın hesap edemediği veya hesap etmekten kaçındığı en önemli konu ise İran’ın bir kara harekâtına maruz kalmayacağı. İran’ın, nükleer olmayan ancak nükleer kadar etkili hiç bilinmeyen bir teknolojiyle stratejik noktalardan vurulması olası.

İsrail tarafından gelen tepkiler de İran’a karşı bir müdahalenin pek de gecikmeyeceğini gösteriyor. Yine de nisan veya mayıs ayından önce bir savaşın çıkma olasılığı zayıf gözüküyor. İran’ın İsrail’e sınırı yok. Kara kuvvetlerini Irak üzerinden İsrail’e göndermesi pek olası değil. 

Dünya aksi olacakmış gibi davransa ve durumu ihmal etse de savaş sesleri yankılanıyor.

Bu arada tek bir el ateş edilmeden Avrupa’da bir ülke egemenliğinden kendi elleriyle vazgeçiyor. Avrupa Birliği Yunanistan’ı resmen yuttu. Kabul edilmesi son derece güç koşulları kabul eden Yunanistan Avrupa Birliği tarafından kurtarılmayı(!) bekliyor.

Avrupa Birliği bir yandan kurtarırken diğer yandan da Yunan halkının sonraki iki neslini de ipotek altına almış oldu. Üretmeden, gelişmeden büyüyen ekonomilere bir örnek olan Yunanistan’ın batışı belki de ülkenin Avrupa Birliği’ne girmesiyle başladı.

Nüfusu son derece düşük olan Yunanistan Avrupa Birliği’ne girmesiyle birlikten yardımlar almaya başladı. Kısa sürede üretmeden ulaşılan refah halkı rehavete sürükledi. Yüksek standartlı Avrupa normlarında üretim yapamayan Yunanistan kolayı mal ve hizmetleri Avrupa’nın gelişmiş ekonomilerinden almakta buldu. Kriz olmadan önce Avrupa bir yandan kredi verirken diğer yandan satmaktan son derece memnundu. Kısa sürede ülkede turizm dışında endüstri kalmadı. Kalan endüstriler de rekabetçi olmaktan çok uzaktı.

Yunanistan Avrupa’da batan ilk ekonomi olabilir ancak rekabetçi üretimin yayılmaması halinde özellikle Doğu bloğu kökenli Avrupa ülkelerinin de benzer sorunlarla karşılaşması kaçınılmaz… 

Bu arada Çin sessiz sedasız yükselişini devam ettiriyor. Hem ticarette hem de üretimde her geçen gün daha da güçleniyor. Siyasi olarak da zaten güçlü olan Çin İran sorununun da aslında anahtarını taşıyor. Çin, istediği takdirde İran’ı nükleer programından vazgeçirebilecek konumda. Ancak bunu şimdilik istemiyor…