Suyun duyguları…

Köşe Yazısı
25 Ocak 2012 Çarşamba

Yeryüzündeki her insanın duyguları var; duygusuz gözüken azınlığın ise özellikle gerçek duygularını gizlemek için vurdumduymaz bir maskeye büründüklerini düşünürüm hep. İnce kabuklu çiğ bir yumurta gibi, en ufak bir çatlakta içlerinin taşacağını bilmelerindendir bu duygusuz duruş.  Hayvanların ise duyguları olduğuna eminim. Tüm hayvanları bilemem ama köpeğim Coco ve kardeşimin kedisi Üzüm’ü gözlemlediğim kadarıyla, özellikle köpeklerin inanılmaz duygulu canlılar olduğunu görüyorum. Birkaç hafta önce ateşim çıktığında, Coco’nun 40 kiloluk vücuduyla patilerini bacaklarımın üstüne koyup beni aklınca iyileştirmeye çalışması, geceleri çıktığımda bana hüzünlü labrador yavrusu bakışları atarak duygu sömürüsü yapması, tanıdığı insanlar evime geldiğinde sevinçten üstlerine fırlaması sadece son birkaç saniyede aklıma gelenler…

***

Aklıma duygusu olduğu hiç gelmeyecek bir madde ise su. Geçtiğimiz gün seyrettiğim bir YouTube videosunda hislerin kristalize olmuş suyun şekillerini nasıl değiştirdiğine şahit oldum. Heavy metal müzik dinlendiğinde karanlık bir hortum görünümünde olan su kristali, kötü laflar sarf edildiğinde delik deşik çirkin bir görünüme bürünüyor. Hâlbuki barış sözcükleriyle dolu bir şarkı dinlendiğinde, “teşekkür ederim” dendiğinde, sevgi sözcükleri söylendiğinde su kristallerinin şekli o kadar güzel, berrak ve biçimli ki, çizgi filmlerde veya yılbaşı kartlarında resmedilen güzel şekilli kar tanelerini anımsatıyor. O kadar hoşuma gitti ki, bu videonun gerçek olup olmadığını araştırdım.  Dr. Masaru Emoto’nun çok soğuk bir odada, mikroskop ve gelişmiş hızlı çekim yapan bir fotoğraf makinesi ile yaptığı araştırmaya göre,  donmuş su kristalleri kendisine yöneltilen olumlu veya olumsuz hisleri şekilleriyle gösteriyor. Sadece duygular değil çevresel faktörler de etki ediyor; zehirli bir atık veya kirli hava bulunan bir yerden alınan su, çirkin deforme şekiller gösteriyor. Su üzerinde yapılan bu araştırmanın amacı duyguların fiziksel gerçeğimizi değiştirdiğini ispatlamak.

***

Dr. Emoto’nun araştırmasını yayınladığı The Hidden Messages in Water (Sudaki Gizli Mesajlar) adlı kitabını daha bulup okuyamadım ama internetten bulup, ısmarlamayı düşünüyorum. Kitabı daha okumamış olsam bile, insan vücudunun dörtte üçünden fazlasının ve dünyamızın yarısından fazlasının su olduğunu düşünürsek, evrene saçtığımız ve çektiğimiz her duygunun fiziksel sağlığımız üzerinde de etkisinin düşündüğümüzden de fazla olduğunu tahmin edebiliyorum.

Su artık hidrojen ve oksijen atomlarından oluşan bir madde olmaktan çıkıyor artık. Renksiz ve tatsız olduğunu ben zaten hiç düşünmemiştim. Berraklık ve tat konusunda çok seçiciyim, ama hangi suyu içtiğimi yazamam, reklama girer.

***

Vücudumuz ortalama yüzde yetmiş beş sudan oluşuyorsa, belki dünya barışını sağlayamayız ama sanırım artık evrene saçtığımız her sözcüğe dikkat etmemiz gerekiyor…