Biraz da inanç üstüne

Avram VENTURA Köşe Yazısı
28 Eylül 2011 Çarşamba

Mitch Albom’un Biraz İnanç kitabını keyifle okudum. Yazarını yıllar önce Öğretmenim Mori’yle Salı Buluşmaları’ndan tanımıştım. Bu kitabı, geçen yıllar içinde birkaç kez okuma fırsatım oldu. Kimi zaman sayfalarını rastgele çevirirken ele aldığı konular üstünde uzun uzun düşünmekten de kendimi alamadım.

Kitabın içeriğini anımsatacak olursak:

Mori bir süre sonra öleceğinin bilincinde olan ve bu sonuca hazırlanan emekli bir felsefe öğretmeni, Albom ise onun eski bir öğrencisidir. Mori son soluğunu verinceye kadar öğrencisine görüş ve deneyimlerini aktarmak ister. Bunun için her Salı günü Albom öğretmenini ziyaret eder ve onun yaşam, evlilik, mutluluk, merhamet, toplum, ölüm, korku, yaşlanma ve yaşam felsefesi gibi konularda düşüncelerini alır.

Biraz İnanç da, benzer bir kitap; ancak ağırlıklı olarak Yahudi ve Hıristiyan iki din adamının gerçek öyküleri üzerinden, inancın yaşantımızdaki gücünü anlatıyor:  Rav Albert Lewis ve Henry Covington.       

Rav Lewis ömrü boyunca toplumuna örnek olmuş bir din adamı, Henry Covington ise -kendi deyişiyle on emrin tümünü çiğnemiş- sonradan yaşamını, bir rahip olarak yoksullara adamış bir insan.

Rav Lewis, ölümünden sonra okunmak üzere kendisiyle ilgili yazardan bir övgü yazmasını istemiş. Bu sözler Albom’a ilk anda ters gelmiş olsa da, Rav’ı tanıdıkça söyleşilerinden keyif almaya ve yaşantısını incelemeye başlamış. Bu arada yaşam felsefesi ve inançla ilgili düşüncelerini öğrenmiş.

Bir söyleşisinde Rav’a “İnsanlar ölüm konusunda en çok neden korkar?” diye sormuş.

Rav bir an düşünmüş. “Öncelikle, şimdi ne olacak düşüncesi vardır. Nereye gidiyoruz? Hayal ettiğimiz şey bu mu?.. Ama başka bir şey daha var.” Öne doğru eğilerek fısıldamış: “Unutulmak!”

Yine bir başka söyleşide Rav elini yumruk yaptıktan sonra sormuş:

-Bir bebek dünyaya geldiğinde yumrukları böyle sıkılıdır, değil mi? Neden? Bebek hiçbir şeyin iyisini bilmediği halde her şeyi kapmak ister, bütün dünya benim, der. Ama yaşlı bir insan ölürken nasıl ölür? Elleri açık olarak... Neden? Çünkü dersini almıştır.

“Hangi dersini” diye sorduğunda Rav avucunu açmış, içi bomboşmuş. Sonra şöyle söylemiş:

-Yanımızda hiçbir şey götüremeyiz!    

Rav genç insanlara da şöyle seslenirmiş:

“Unutmayın, ‘marital’  ile ‘martial’ arasındaki tek fark i’yi nereye koyduğunuzdur.” (Marital evlilikle ilgili, martial ise savaşla ilgili demektir.)

Rav, ölümünden sonra dinletilmek üzere teybe bir ileti kaydetmiş. Bu iletide yaşamı boyunca kendisine en çok sorulan iki soruya yanıt veriyor:

Birincisi Tanrı’ya inanıp inanmadığıydı. İnandığını söyledi.

Diğeri ise ölümden sonra hayat olup olmadığıydı. Bu soruya da şöyle yanıt verdi:  “Buna da cevabım evet, ama dostlarım üzgünüm. Cevabı artık biliyor olsam da size söyleyemem.”

Biraz İnanç, dinsel öğretiler bir yana, bu tür düşünsel konulara eğilimli olanlar için keyifle okunacak bir kitap.