Yeni bir yılın ilk yazısı

Tüm gazete ve TV kanalları geçmiş yılın ‘en’lerine yer verdiler. Ben de kendi açımdan değerlendirdiğim 2011 yılının ‘en’lerini sizlerle paylaşıyorum. 2012 yılına ilişkin beklentilerimi ifade ederken aynı görüşte olabilir veya olmayabilirsiniz…

Yakup BAROKAS Köşe Yazısı
4 Ocak 2012 Çarşamba

2011 yılı doğal felaketlerin, afetlerin yaşandığı bir yıl oldu. Ayaklanmalar seneye damgasını vurdu. Yeni yılın ilk yazısında daha umutlu, daha iyimser olmak isterdim. Etrafıma  pozitif enerji’ aşılamayı isterdim.

Öyle ya; sabah uyandığımızda, gözlerimizi açtığımızda sağlıklıysak buna şükretmesini bilmek; neşeyle kalkmak yatağımızdan, aynada kendimize gülümsemek… İçimizden, “bugün, hatta bu yıl harika bir yıl olacak” diye geçirmek, öyle niyet etmek. Tüm dostlara elektronik ortamda (!) başta sağlık ve mutluluklar dilemek ne kadar güzeldir, öyle değil mi?

Keşke geride bıraktığımız yılın son günü gazeteyi açtığımda Şırnak’taki o konvoyun fotoğrafını görmeseydim. Üstlerine atılan battaniyelerin altında yatan cansız çocukların ve ölü katırların televizyonlara yansıyan ve o vicdanları sızlatan görüntülerine gözlerimi yumabilseydim. O yoksulluğa tanık olmasaydım.

Keşke o görüntüler bana 40 yıl önce okuduğum Bekir Yıldız’ın ‘Barutçu Maho’, ‘Kaçakçı Şahan’ öyküsünü, Güneydoğu’nun değişmeyen acılarını anımsatmasaydı. Öyküde buyruk sahibi şöyle der: “Fukara kısmı az konuşmalı, heç konuşmamalı. Töremizde, çoğu ölümün sebebi buna bağlıdır. Ölen, kulağına küpe olmalıdır hemin.”

Öyle ya, kimilerinin savunduğu gibi nice zamandır süre gelen bu bölgenin kaderinin istismar konusu yapılmaması, bu ‘istisnai olayın’ abartılmaması, hatta hiç konuşulmaması mı gerekiyordu acaba?

Biliyorum pek çoğumuz yeni yılın ilk gününde, geç saatlerde uyandığında; “bu yılbaşım da berbat geçti, hiç eğlenemedim” diye düşünmüştür. Yılbaşı eğlenmek şart mı, evlerden başlayarak, caddeleri, yolları öylesine süslemek şart mı? (Bu görüntülerden ayrı bir keyif aldığımı da itiraf etmeliyim). Ünlü Sümerolog, tarihçi Muazzez İlmiye Çığ; çam ağacı süslemesinin bir Türk âdeti olduğunu ve Avrupa’ya Türklerden aktarıldığını ileri sürüyor. Kim bilir?

Yahudilerin bir bölümü ise; “Bizim yılbaşımız Roş Aşana’dır, Hanuka’da yanan mumları herkesin görebileceği şekilde pencere kenarına koyup aydınlığın tüm evrene yayılmasını gönlümüzden geçirmiyor muyuz?” savı ile yılbaşı kutlamalarına şiddetle karşı çıkar.

İsrail’de, ‘Silvester’ veya ‘Roş Aşana Ezrahi’ (Sivil Yılbaşı) diye adlandırılan yılbaşı giderek daha yaygın bir şekilde kutlanıyor. Bu da dünyanın küreselleştiğinin bir göstergesi galiba…

Ben de tüm gazetelerin formatına uyup bazı tercihlerimi sıraladım:

Yılın en olumsuz kişisi: Irak’ta hiçbir önlem almaksızın askerlerini çekip ülkenin bir kan gölüne dönüşmesine sebep olan, Arap Baharı’nda zikzaklar çizerek pozitif bir politik çizgi izleyemeyen, Mısır’da Mübarek’i devirdikten sonra ne iktidarın sivil idareye devrini, ne de Müslüman Kardeşlerin parlamentoyu ele geçirmelerini öngöremeyen ABD Başkanı Barack Obama. Ancak Amerika’da Bush örneğinde olduğu gibi yeniden seçilmek için başarılı bir dönem geçirmek gerekmiyor.

Yılın en başarılı kişisi: Beş yıldan fazla bir süre bir an için bile yılmadan, ağlamadan, sızlanmadan vakur ile verdiği mücadele sonucu hükümetini Hamas’ın elinde esir kalan oğlunu 1.000 Filistinli tutuklu karşılığında takas etmeye ikna eden Gilad Şalit’in babası Noam Şalit.

En güzel söz: “Yeni nesil taş atmak yerine iPhone kullanacak” / Şimon Peres.

En önemli açıklama: (Türkiye’deki Musevi vatandaşları için) “Sizler bize emanetsiniz.”/ Başbakan Tayyip Erdoğan.

En çok tepki toplayan yabancı devlet adamı: Ermeni iddialarına ilişkin yasa tasarısının Fransız Ulusal Meclisi’nde kabul edilmesi üzerine Türkiye’de ağır eleştirilere hedef olan Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy.

Türk Yahudi Cemaati’nin en önemli kayıpları: Türk reklamcılığının gelişmesinde en önemli isim Eli Acıman ve efsane hoca Dr.Yomtov Garti.

En beğendiğim roman: Lucette Lagnado’nun eski Kahire’den Yeni Dünya’ya bir Yahudi ailesinin trajik öyküsü anlatan ‘Beyaz köpek balığı derili takım elbiseli adam’.

En beğendiğim Türk filmi: Çağan Irmak’ın göçmen bir ailenin öyküsü ile Türkiye’nin acılı tarihine bakan bir dönem filmi, ‘Dedemin İnsanları’. 

Türk Yahudi Cemaati’nin en başarılı kültür kuruluşu: VI Gila Kohen Öykü Yarışması’da 380 öykünün katılımını sağlayan, aynı yarışma kapsamında UÖML Gençlik Ödülleri’ni düzenleyen ve her iki yarışmadaki öyküleri kitaplaştıran, Şalom-DERGİ’nin her ay düzenli olarak yayımlanmasını ve ülke çapında dağıtımını gerçekleştiren, haftalık gazetede ve her gün güncelleşen Web sitesinde pek çok ilke imza atan, 64 yıllık ŞALOM Gazetesi.

Beklentilerim: Suriye ve Esad’ın geleceği, İran’ın nükleer silah programının önlenmesi, İsrail-Filistin barış görüşmelerinin başlatılması ve dünyayı sarsan ekonomik kriz gibi 2011 yılının yeni yıla devrettiği pek çok önemli sorunun çözülmesi.

Ben Avrupa’nın düşünüldüğünden daha az bir sarsıntı ile ekonomisini düzlüğe çıkaracağına, Türkiye’nin de önemli adımlar atarak büyüme hızını sürdüreceğine inanıyorum.