Yunus Emre’nin şiirinde Yahudi düşüncesinden yansımalar (1)

Denis OJALVO Köşe Yazısı
30 Kasım 2011 Çarşamba

Bu çalışma, İsrail’de yayınlanan ve Yunus Emre şiirlerinin İbranice tercümelerini içeren, Türkçe adı Aşkın Aldı Benden Beni, Yunus Emre’den Sufi Şiirler Antolojisi (1) olan kitaptan derlendi.

Konuya girerken kısa hatırlatmalar yapalım:

Yunus, Tevrat’ta geçen bir isim: Yona, yani Güvercin! Emre ise, Farsça birleşik bir kelime olan HemRah’tan türemiş: Beraber yol alan, yani Yoldaş demek.Yunus EmreAnadolu’nun siyasi çalkantı içinde olduğu 1240-1320 yılları civarında yaşadı. O devirde, insanlar kendi içlerine kapanıyor ve ancak Ahi teşkilatları, meslek loncaları ve Derviş tekkelerine sığınıp huzur bulabiliyorlardı.

Tasavvuf, dinler üstü bir olgudur. Yaradan’la yaradılanın birliğine atıfta bulunan Vahdet-i Vücut nazariyesine dayanır. Panteist/Panenteist bir yaklaşımıdır.

Sufi, hayat yolculuğu zarfında yaradanıyla birleşme ona dönme özlemi içindedir. Bunu yapabilmek önce şahsiyetini yok etmeye (Fana Fillah) çalışıp varlığını Tanrısal özün içinde eriterek ebediliğe ulaşmayı (Baka Billah) hedefler.

Yunus, sevenleri için, sadeliği, samimiyeti, insanın kendisiyle barışıklığını ve ‘insan’ olmayı ifade eder. Yunus’un sevgisi tüm kâinatı kapsar. Yunus Yaradılanı Yaradan’dan ötürü sever. Yunus, yaradanına ulaşmayı hedeflediği uzun yolculuğunda, O’nu her yerde, Tabiatta, insanda ve nihayet kendi benliğinde bulur.

İslamî gelenekteki Yahudi menkıbelerine İSRAİLİYAT adı veriliyor.

İlk Sufilerden Hasan El Basri (642-728) İsrail Kralı Hz. Davud’u tasavvuf geleneğinin başlatıcısı olarak nitelendirir.

Yunus, şiirinde Yahudilere ilişkin konulara epey yer verdi: Adem, İdris, Yakup, Yusuf, Kenan, İlyas, İmran, Sina, Musa, Musa’nın asası, On Emir Levhaları, Tevrat, Zebur, Süleyman, Eyüp…

Musevi ve İslam tasavvufundaki özdeş olan ‘İcazet’ / ??? ?????, ‘Hırka’ / ????  , ‘Gökler Kapısı’ / ????????? gibi bazı kavramlar Yunus’un şiirinde çokça yer aldı. Yunus Emre, Türkmen Sufi Bayezid Bestami (777-874) ve Fars filozof Suhrawardi’nin (1154-1197) kullandığı, aslı Talmud’da bulunan Onsekizbin Âlem kavramını, “Varlığın Birliği” bağlamında kullandı.

Tevrat’ın Yazılar bölümünde, yazımı İsrail Kralı Hz. Davud’a atfedilen ancak bir kısmının M.Ö. 538’de neticelenen Babil Esareti ertesinde yazıldığı var sayılan Zebur’a (Tehilim/Psalms);

Çoğunluğu İsrail Kralı Hz. Süleyman’a atfedilen ancak bir kısmının M.Ö. IX. ve M.Ö. II. yüzyıllarda yazıldığı varsayılan Meseller’e (Mişle/Proverbs -Özdeyişler);

Yazımı İsrail Kralı Hz. Süleyman’a atfedilen ancak M.Ö. 300 yıllarında yazıldığı varsayılan Ezgiler Ezgisi’ne (Şir haŞirim/Song of Songs); 

Yazımı İsrail Kralı Hz. Süleyman’a atfedilen ancak M.Ö. 250 yıllarında yazıldığı var sayılan Derlemeci’ye (Kohelet/Ecclesiastes);

Ve M.S. 70 ile 200 arası derlenmiş olan Mişna’nın yani yasanın tekrarı anlamına gelen Sözlü Kanun’un tefsiri olup M.S. 500 yılı civarında tamamlanan, Aramice çalışma/öğrenme, İbranice ise bitirme anlamlarında olan Gemara’ya (Mişna ve tefsiri olan Gemara, birlikte Talmud/Öğreti olarak adlandırılmakta)

kadar uzandığını ve konu bu paradigmayla araştırıldığında ilave daha bir çok benzerliğin bulunabileceğini öne sürmek mümkündür.

Bu çalışmamızda söz konusu Tevrat2 bölümlerindeki ifadelerin Yunus Emre’nin hangi şiirlerinin mısralarında yankılandığını belirlemeye gayret ettik.

1Denis OJALVO, Selim AMADO and  Avraham MİZRAHİ, Oti Shig’a Ahavatha, Antologia Shel Shirim Sufiim Me’et Yunus Emre,  Jerusalem, Carmel Publishing, 2009

2  Türkçe’de  ‘Tevrat’ olarak bilinen kitap aslında İbranice ‘Tanah’ olarak adlandırılır ve Tora-Neviim-Ktuvim (Tevrat-Peygamberler-Yazılar) bölümlerini içerir. Bunlardan sadece Tora’nın ilahi olup Hz. Musa’ya Sina Dağı’nda indirildiği var sayılır.

 İsrail KralıHz. Davud’un Zebur’unda

Yunus Emre’nin şiirlerinde

Mezmur 27:9

Yüzünü benden gizleme
Kulunu öfkeyle geri çevirme!
Bana hep yardımcı oldun;
Bırakma, terk etme beni,
Ey beni kurtaran Tanrı!

Mezmur 42:2

Geyik akarsuları nasıl özlerse, Canım da seni öyle özler, ey Tanrı!

Mezmur 42:3

Canım Tanrı'ya, yaşayan Tanrı'ya susadı;

Ne zaman görmeye gideceğim Tanrı'nın yüzünü?

Mezmur 55:14

Ama sensin, bana denk,

Yoldaşım, yakın arkadaşım.

Bir köprü yaratmışsın kıldan incedir dersin

Yüzüm kara elim boş

Bağrım başlı gözüm yaş

İnayet eyle Allah

Yunus didarın görsün

Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlâm seni 

Sular dibinde mâhiyle

Sahralarda âhû ile 

Abdal olup yâhû ile

Çağırayım Mevlâm seni

Ma'şûkunu isteyü işbu cihân içinde 

Çünkü gördüm yüzünü ana verdim özümü

Beni benden iletti kaldım hayrân içinde

Miskinlik ile Gelsin
Yunus yoldan ırasın 
Yüksek yerde durmasın 
Sinle sırat görmesin 
Sevdiği didar ise
 
Bana namaz kılmaz diyen

Dost bundadır belli beyan

Gördüm dost didarın ayan

İlm-i hikmet okuyanın

Buna değindir azimi

Mezmur 55:22

Ağzından bal damlar,

Ama yüreğinde savaş var.

Sözleri yağdan yumuşak,

Ama yalın birer kılıçtır.

İşitin ey yârenler
Taş gönülden ne biter 
Dilinde ağu tüter 
Nice yumşak söylese 
Sözü savaşa benzer 

Mezmur 62:10

Sıradan insan ancak bir soluk, Soylu insansa bir yalandır.
Tartıya konduğunda ikisi birlikte soluktan hafiftir

Mezmur 62:12

Tanrı bir şey söyledi,

Ben iki şey duydum:

Güç Tanrı'nındır

Mal sahibi, mülk sahibi

Hani bunun ilk sahibi?

Mal da yalan, mülk de yalan

Var biraz da sen oyalan!

Mezmur 63:2

Tanrı, sensin benim Tanrım,

Seni çok özlüyorum,

Canım sana susamış,

Kurak, yorucu, susuz bir diyarda,

Bütün varlığımla seni arıyorum

Mezmur 73:25

Senden başka kimim var göklerde? İstemem senden başkasını yeryüzünde.

Aşkın aldı benden beni

Yunus durur benim adım,

Gün geçtikçe artar odum

İki cihanda maksudum,

Bana seni gerek seni

Mezmur 90:2                                 

Dağlar var olmadan,                          Daha evreni ve dünyayı yaratmadan,

Öncesizlikten sonsuzluğa dek Tanrı sensin[1]

Bu cihana gelmeden Maşuk ile bir idim 

Yer gök yaratılmadan

Kal u bela denmeden

Levh kalem çalınmadan

Miraca kadir idim



[1]http://kutsalkitap.info/tr-psa90.html

İsrail Kralı Hz. Davud oğlu İsrail Kralı Hz Süleyman’ın Meselleri’nde (Özdeyişler)

Yunus Emre’nin şiirlerinde

Özdeyiş 8:22

RAB yaratma işine başladığında

İlk beni (Bilgelik/Hikmet - Sophia) yarattı,

Mânâ evine daldık

Yedi yer yedi göğü 
Dağları denizleri 
Uçmağ ile tamuyu 
Cümle vücutta bulduk. 
(Yunus’un bu şiirindeki Vahdet-i Vücut görüşü ile Tevrat’taki Özdeyişler bölümünün 8.ci özdeyişinin 22 ila 30 satırlarındaki Bilgelik/Hikmet (İbranicesi Hohma) – Sophia arasındaki paralellik çok ilginç.)

Özdeyiş 8:23-26

Dünya var olmadan önce,

Ta başlangıçta, öncesizlikten önce yerimi aldım.

Enginler yokken, suları bol pınarlar yokken doğdum ben. 

Dağlar daha oluşmadan,

Tepeler belirmeden

RAB dünyayı, kırları ve dünyadaki toprağın zerresini yaratmadan doğdum.

Bu cihana gelmeden Maşuk ile bir idim 

Bu cihana gelmeden maşuk ile bir idim,
"Kul huvallah" sıfatlı bir bi-nişan nur idim.
O dem ki dirlik idi, Hakk ile birlik idi,
O payansız devirde ne Musa, ne Tur idim.
Bile idim hazrette, o bi kıyas kudrette,
Ne şerikim var idi, ne kimseyle yâr idim.
Yer gök yaratılmadan, kalu bela denmeden,
Levh kalem çalınmadan Mirac’ta kadir idim.
Nice kez geldim gittim, tellim suret yarattım,
Bu şimdiki surette Yunus olup dûr idim.

Özdeyiş 8:27-29

RAB gökleri yerine koyduğunda oradaydım,

Engin denizleri ufukla çevirdiğinde,

Bulutları oluşturduğunda,

Denizin kaynaklarını güçlendirdiğinde,

Sular buyruğundan öte geçmesinler diye

Denize sınır çizdiğinde,

Dünyanın temellerini pekiştirdiğinde,

Kâbe vü put iman benem  

Bulut olup göğe ağan 

Yağmur olup yağan benem;

Denizlere göl çığıran

Adım Yunus umman benem.

Özdeyiş 8:30             

Baş mimar olarak O'nun yanındaydım.

Gün be gün sevinçle dolup taştım, Huzurunda hep coştum.

Şol Cennetin ırmakları

Hakka aşık olan kişi

Akar gözlerinin yaşı,

Pür nur olur içi dışı

Söyler Allah deyu deyu

Özdeyiş 9:4-5 (Bilgelik bağlamında) "Kim safsa buraya gelsin" diyor.

Sağduyudan yoksun olanlara da “Gelin, yiyeceklerimi yiyin, Hazırladığım şaraptan için" diyor.

Bir Sakiden Içtik Şarap

Bir sakiden içtik şarap,

Arştan yüce Meyhanesi

Ol sakinin mestleriyiz,

canlar onun peymanesi

Özdeyiş 16:24

Hoş sözler petek balı gibidir,

Cana tatlı ve bedene şifadır.

Bir Kez Gönül Yıktın İse

Yunus bu sözleri çatar

Sanki yağı bala katar,

Halka mataların satar

Yükü cevherdir tuz değil

Canlar canını buldum 

Yunus ne hoş demişsin

Bal u şeker yemişsin

Ballar balını buldum

Kovanım yağma olsun

Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz

Söz ola kese savaşı

Söz ola bitire başı

Söz ola ağulu aşı

Bal ile yağ ede bir söz.

 

İbn El Arabi (Endülüs, 1164-1240) Sufî ile yaradanı arasındaki tutkuyu, kadınla erkek arasındaki aşk ilişkisine benzetmiştir. Yahudi düşüncesi de kadın-erkek ilişkisinin tabiatında kudsiyetin varlığına işaret eder. Rabbi Akiva, Musevi dininin sözlü kanunu olan Mişna’nın Yadayim (Eller) 3:5 bölümünde, İsrail Kralı Hz. Süleyman’a atfedilen Ezgiler Ezgisi’nde zikredilen bu ilişkinin, hem benzetilenin hem de benzeyenin kutsal olmaları dolayısıyla, “Kutsalın Kutsalı” olarak telakki edilmesi gerektiğini söyler.[1]



[1]Introduction to “Shir HaShirim” – The Song of Songs, The Orthodox Union sitesi

      http://www.ou.org/chagim/pesach/shir.htm

İsrail Kralı Hz. Süleyman’ın Ezgiler Ezgisi’nde

Yunus Emre’nin şiirlerinde

Ezgi 1:2

Kız: beni ağzımdan öpsün, çünkü aşkın şaraptan iyidir

Ezgi 2:5 

Kız: Güçlendirin beni üzüm pestiliyle, Canlandırın elmayla, Çünkü aşk hastasıyım ben.

Ezgi 2:8

Kız: İşte! Sevgilimin sesi!

Dağların üzerinden sekerek, Tepelerin üzerinden sıçrayarak geliyor.

Bir sakiden içtik şarap

Aşk oduna yananların,

Kulli vücudu nur olur

Ol od bu oda benzemez,

Hiç belirmez zebanesi

Canlar canını buldum 

Ben benliğimden geçtim

Gözüm hicabın açtım

Dost vaslına eriştim

Gümanım yağma olsun

Ezgi 3:1

Kız: Gece boyunca yatağımda Sevgilimi aradım,

Aradım, ama bulamadım.

Ezgi 3: 2

Kız:  "Kalkıp kenti dolaşayım, Sokaklarda, meydanlarda sevgilimi arayayım" dedim,

Aradım, ama bulamadım.

Ezgi 3:3

Kız: Kenti dolaşan bekçiler buldu beni,

"Sevgilimi gördünüz mü?" diye sordum.

Ezgi 5:6  

Kız: Kapıyı açtım sevgilime,

Ama sevgilim yoktu, gitmişti! Kendimden geçmişim o konuşurken. Aradım onu, ama bulamadım, çağırdım ama cevap vermedi.

Ezgi 6:3

Kız: Zambaklar arasında beslenen ben sevgilime aidim,

Sevgilim de bana

Yusuf''u kaybettim Kenan ilinde

Yusuf’u kaybettim Kenan ilinde

Yusuf bulunur, Kenan bulunmaz

Bu aklı fikr ile Leyla bulunmaz

Bu ne yaredir ki çare bulunmaz

Acep şu yerde var m'ola 

Hey Emre'm Yunus biçare

Bulunmaz derdine çare

Var imdi gez şardan şara

Şöyle garip bencileyin

Ben yürürüm yana yana

Ben yürürüm yana yana,

Aşk boyadı beni kana 

Ne akilem ne divane

Gel gör beni aşk neyledi;

Mecnun oluban yürürem,

Ol yari düşte görürem U

Yanıp melul oluram,

Gel gör beni aşk neyledi

Aşkın aldı benden beni 

Aşkın aldı benden beni,

Bana seni gerek seni

Ben yanarım dün ü günü,

Bana seni gerek seni 

Aşkın şarabından içem,

Mecnun olup dağa düşem

Sensin dün ü gün endişem,

Bana seni gerek seni

Ezgi 8:7

Sevgiyi engin sular söndüremez, Irmaklar süpürüp götüremez.

İnsan varını yoğunu sevgi uğruna verse bile,

Yine de hor görülür! [1]

Haber eylen âşıklara 

Irmak gibi ben çağlarım,

Gâh gülerim gâh ağlarım

Nefsim ciğerim dağlarım,

kibrükini yakan benim