Mevsim yaz olunca…

Mevsim yaz olunca, mekânım da Burgazada oluveriyor.  Bizim köyde her şey ufak tefek değişikliklere rağmen yerli yerinde diyebileceğimiz kıvamda.   Havamız, suyumuz, kafikolarımız, balıkçılarımız, melisa nane çaylarımız, akşam iş dönüşünde babalarını bekleyen çocuklarımız, çarşı esnafımız, ileri yaş arkadaşlarım…  Şükür hepsi tamam…

Ester YANNİER Köşe Yazısı
3 Ağustos 2011 Çarşamba

Mevsim yaz olunca, mekânım da Burgazada oluveriyor.  Bizim köyde her şey ufak tefek değişikliklere rağmen yerli yerinde diyebileceğimiz kıvamda.   Havamız, suyumuz, kafikolarımız, balıkçılarımız, melisa nane çaylarımız, akşam iş dönüşünde babalarını bekleyen çocuklarımız, çarşı esnafımız, ileri yaş arkadaşlarım…  Şükür hepsi tamam… Birkaç yıl önce yangında yok olan ağaçların yerleri de yeşillendi… Kalpazankaya sefalarımızda sahne dünyasının renkli simalarıyla sırt sırta oturuyoruz.

Burgazada son yıllarda sanatçılar tarafından pek sevilmeye başlandı. Gelen bir daha, bir daha geliyor. Çok mu reklamını yaptık acaba?

Haftasonları Mavi Marmara’ya, vapurlara doluşan İstanbullular biraz serinlemek üzere adalara hücum ediyor.  Plajlarımız tıklım tıkış, renkli mi renkli…

Hani merak edeniniz varsa Vladi Benbanaste yazar- yazmaz bilemem erken davranarak belirteyim, kulüpte herkes Burganj’a girmeye devam ediyor, kâh o merdivenden, kâh bu merdivenden hangisini gözü keserse, hangisini biraz daha temiz görürse…  Hanımlarımız ve kimi beylerimizi sohbet ederek yandan ve  yavaş kurbağalama stilinde geçen yıllardaki yüzme rekorlarını “egale” etmeye çalışıyor…

Burgaz ve kulüp demişken bahsetmeden geçemeyeceğim, bu sene de aktivelerimiz süper… Grasiella  Kohener  ile hanımlarımız Zumba yaparak fit kalıyor, düzenlenen tavla turnuvasında her yaş tavlacılar  kapışıyor. Geçen yaz zamansız kaybettiğimiz kulübümüz üyelerinden  (İYD geçmiş dönem başkanlarından) Moiz Aziz adına -her geldiğinde neşe kattığı kortlarda- düzenlenen Çiftler Tenis Turnuvasını Efraim Özşardaş ile Yasin Durmuş kazandı.  Şimdi sıra tekler tenis turnuvasında…Heyecan sürüyor. Diğer yandan büyük ilgi gören bir etkinlik ise Jackie Arditty ile resim dersleri…  Sayesinde, büyük-küçük herkes içimizdeki ressamı keşfediyor, boyaların dünyasında kayboluyor, bir şeyler yaratmanın keyfine varıyoruz…  Arditti kış aylarında, farklı mekânlarda resim derslerini sürdürecek… Bu arada Or-Ahayim Hastanesi’nde bir sergi açtı. Yolunuz düşerse  izleyebilirsiniz…

Geçmiş yıllarda kulüp üyelerimiz tarafından gerçekleşen renkli gösteri gecemiz bu sene de yapılacak. Sandra Yurgaf’ın organizatörlüğünde, sanatçı Cenk Rofe ile piyanist Emre Oktayoğlu’nun müzik direktörlüğünde, kareografisini Rina Muraben’in  hazırladığı eğlencede, sesine güvenen üyeler canlı performans sergileyecekler…

13 Ağustos’ta bekleriz…

***

Geçtiğimiz haftasonu baba memleketim Çanakkale’deydim.  Eğer kalabalık tatil yörelerinden sıkıldıysanız size Çanakkale’nin Güzelyalı yöresini tavsiye ederim.  Avrupa’nın birçok ülkesinden gelen turistlerin yanı sıra Malezya, Hong Kong, Güney Koreliler bu yerleri çoktan keşfetmiş bile…  Boğazın karşı yakasında her gün batımı adeta bir tören… Kalabalık eşliğinde fotoğraflarda zamanı durdurduk… 

Plajda sohbet etme imkânı bulduğumuz yerel halkın “Çanakkale’nize Hoş Geldiniz” demesi gerçekten yüreğimizi ısıttı.  Hele ki geçmiş yıllardan konu açılınca laf lafı açtı eskileri yâd ettik… Kaç kişilerdi, kaç kişi kaldı şimdi… 

Dönüş yolunda ana memleketim Tekirdağ’dan, eski Yahudi mahallesinden geçmesek olmazdı. Hepsi bir tarih olan o tahta evlerin bir dili olsa da anlatsa…