Ekonomik kriz kapıda

 

Alber NASİ Köşe Yazısı
13 Temmuz 2011 Çarşamba

Libya'da ve Suriye'de yönetim krizi devam ederken, Mısır’da olaylar tekrar başlamak üzere. Besbelli ki gereken reformlar yapılmadan ve halkın desteklediği yönetimler işbaşına gelmeden, bu ülkeler durulmayacak. 

Suriye'de Esad yönetimi gitmemekte ısrarcı. Esad taraftarlarının ABD ve Fransız büyükelçiliklerini basmaları ve bu baskınlarda can kaybı olmasının sonucu ne olur bilinmez. NATO bunu savaş sebebi sayıp da Suriye'ye girebilir mi? Belki. Ancak NATO'nun ve ABD'nin Suriye’ye operasyon yapmak gibi bir niyeti görünmüyor. 

Bu arada dünyanın geri kalanı bitmek tükenmek bilmeyen küresel mali krizle boğuşuyor. 2008'de başlayan kriz bitmiş gibi görünse de, ne yaraları sarılmış durumda ne de yeni krizlerin oluşmaması için gerekenler yapıldı. Hem Avrupa hem ABD'de son derece büyük problemler var. Avrupa'da Yunanistan'ın ardından Portekiz de zor durumda. İspanya ve İtalya ise her an aynı duruma düşebilir. İtalya'da durumun bozukluğu diğer ülkelerden farklı olarak yapısal bozukluk olması sebebiyle uzun süre çözümsüz kalamaz. 

Bu arada Avrupa'da bankaları stres testine tabi tutmaya başlayacaklar. Bu testlerden hangi bankanın sağlam olduğu ortaya çıkacak. Birçok bankanın stres testini geçememesi endişesi hâkim. 

ABD'de son bir iki haftadır gündemde olan ancak uzun süredir bir problem olan borç tavanının yükseltilmesi konusu var. Hali hazırda 14,3 trilyon dolar olan borçlanma tavanının arttırılması gerekiyor. Ancak Demokratlar ile Cumhuriyetçiler bu konuda bir türlü anlaşamıyorlar. Demokratlar bu tavanı 4 trilyon dolar arttırmak isterken, Cumhuriyetçiler bütçe açığının 1,5 trilyon dolar olması sebebiyle 2 trilyonda olması gerekliliğini savunuyorlar. Çözülmezse, kriz ve çöken sistem kaçınılmaz olacak. Dünya, 2009 yılındaki gibi bir krize tekrar dayanabilir mi? Savaş kaçınılmaz gibi görünüyor. 

Hem Euro'ya hem Dolar'a güven her geçen gün zayıflıyor. Son aylarda İsviçre Frank’ına talep oldukça fazla. Altın ise tarihi zirvelerinde ve pek inecek gibi de görünmüyor. 

Atlantik'in iki yakasında da ekonomilerin yavaş olması ve talebin göreceli olarak az olması sebebiyle enflasyon riski şimdilik yok. Ekonomilerin hızlı ve kontrolsüz canlanması hiper enflasyonu da beraberinde getirebilir. Gerçi, devletlerin milletin elindeki parayı almasının pek fazla da yolu yok. Ya çok yüksek vergiler koyacaklar ya da enflasyon yaratacaklar. Vergi koymak demokratik rejimlerde pek de rağbet edilen bir enstrüman değil. Bu nedenle enflasyon kaçınılmaz.  

Bu durumda yapılacak en iyi şey güzel bir yaz tatiline çıkmak. 15 Eylül’de görüşmek üzere herkese iyi tatiller.