Bünyamin’e kızmayın, kar yağacak...

Sanırım 1985 yılıydı. İlkokulda bir çocuğu en mutlu edebilecek olaylardan birini yaşamıştım; iki hafta süren sömestr tatili biter bitmez bir hafta daha kar tatili olmuştu. O yıllarda oturduğumuz Teşvikiye’deki beyaz yollara bakıp hemen bir alt sokakta oturan sınıftaki en iyi arkadaşımı aramıştım.

Köşe Yazısı
9 Mart 2011 Çarşamba

Kötü hava yoktur, değişik iyi havalar vardır diye okumuştum bir keresinde; rüzgâr sizi sarar, yağmur ferahlatır, güneş lezzetlidir kar ise heyecanlandırır demiş John Ruskin adlı sanat eleştirmeni. Kar, medeniyetin çeşitli göstergelerinden biridir bence; coğrafi piyangoya ve sosyal konuma göre ona karşı duyduğumuz hisler çeşitlilik gösterir.  Büyükşehir’in göbeğinde zaten evde oturmak ve “tweetlemek” isteyen çocuk için bir tatil müjdesiyken, Doğu’da okula gerçekten gitmek isteyen bir çocuk için günlük bir mücadeledir kar… 

***

Sanırım 1985 yılıydı. İlkokulda bir çocuğu en mutlu edebilecek olaylardan birini yaşamıştım; iki hafta süren sömestr tatili biter bitmez bir hafta daha kar tatili olmuştu. O yıllarda oturduğumuz Teşvikiye’deki beyaz yollara bakıp hemen bir alt sokakta oturan sınıftaki en iyi arkadaşımı aramıştım. Kar mutluluk demekti o yaşta, üstelik de bilgisayar, facebook, cep telefonu, çok kanallı televizyon ve DVD olmayan bir zaman diliminde.  Belki de o yüzden 1970’li yıllarda doğanlar kitap okuma alışkanlığı olan son nesillerden biridir.

***

Bu meşhur kar tatilinden tam on yıl sonra, 1995 yılında Massachusetts eyaletindeki üniversitemin 17 yılın ardından ilk defa kar tatiline girdiği –ve ben mezun olana dek bir daha girmediği- daha doğrusu acil durum ilan edildiği gün ise, kar hakkındaki fikirlerim epeyce değişmişti. O günden kalan anım, dünyanın en gelişmiş ülkesinin bile tabiat anaya yenik düşebileceğiydi. Bir profesörden ödünç aldığım kar silmeye yarayan bir alet ile arabamın camını silme çabalarım, karın hızına yetişemem, ana yolların tıkandığını haber almam, suratımın soğuktan acıması, evime dönememem, Türk bir arkadaşımın yurt odasında kalmam, ailemin Türkiye’deki yabancı haber kanallarından kar fırtınasını görüp bana ulaşamamaları o günkü anılarım… O günden sonra hayatımın ilk cep telefonunu aldım; renk skalasında grinin en çirkin tonlarına sahip olan telefon evdeki iki televizyon kumandanızı üst üste koyduğunuzda oluşan kalınlık ve hantallıktaydı. Şu anki cep telefonumdan rahatlıkla altı tane doğurabilirdi. 

***

2005 yılında ise İstanbul’da yaşadığım ve çalıştığım için kar tekrar mutluluk vermeye başlamıştı bana.  İstanbul’da kar fırtınasına gerek yok; en azından ara yollar birkaç saat süren kar yağışından sonra tıkanabiliyor.  Yine okullar tatil, işyerlerine de ulaşamama ihtimali yüksek.  Karın beyazı bir iki gün huzur veriyor, sonra işleri aksattığı için sıkıyor.

2015’e gelemedik daha, o yüzden yazımın son kısmı 2011’e ait olacak.  Bu gece (Pazartesi gecesi) Twitter’da en çok paylaşılan konulardan biri yarın kar yağıp yağmayacağı.  Pazartesi’ye kar yağışı tahmini veren Bünyamin’e kızanlar da çabası. 

Utanmasak hesap soracağız Bünyamin’den; “Nerede kaldı bizim tatil yani karımız?”.