Facebook ve sosyallik

Köşe Yazısı
15 Aralık 2010 Çarşamba

İnternetin hayatımızın vazgeçilemez bir parçası olduğunun yadsınamaz bir gerçek olduğu günümüzde, teknolojinin insanları ne kadar anti sosyal hale getirdiğine dair makalelerden siz de nasibinizi almışsınızdır. Başta “Evet. Teknoloji insanları anti sosyal yapar, arkadaşlıkları yüzeyselleştirir” cevabını vermek çoğumuzun ilk dürtüsü. 2011 yılına ramak kalan bugünlerde, sosyal paylaşım sitesi facebook’ta ilginç bir tartışma yer alıyor. Bir forumda “Facebook insanları daha mı sosyal yapar yoksa daha az mı sosyal yapar?” sorusuna verilen cevaplar insanı düşündürtüyor.

***

Önce ‘sosyal’ teriminin ne olduğu konusunda ortak bir kanıya varmakta fayda var. Forumda facebook’un günlük hayatta eksikliği çekilen sosyal bir ihtiyacı karşıladığına inanan şiddetli savunucular var. Bu savunuculara göre insanlar artık sosyal ağların sayesinde eski ve yeni arkadaşlarıyla sürekli iletişim içindeler, sosyal etkinlikler için daha çok davet alıp gönderebiliyorlar, facebook’tayken “her zaman hep birlikteler”.

Benim içinse bu “her zaman hep birlikteler” kavramı çok doğru değil çünkü bir anlamda hep birlikte yalnızız. Hepimiz kendi düz üstü bilgisayarımızın arkasında yazışıyoruz, konuşuyoruz. Aslında konuşmuyoruz, dokunmuyoruz, insanın aynası olan, konuşan gözlerinin içine bakamıyoruz, facebook üzerinde kağıt oyunu oynadığımızda kartlara dokunamıyor, Farmville’de çiçeklere dokunamıyor, Yoville’de yapılan mangal partisindeki yemekleri yiyemiyor, endişemizi, sevincimizi, üzüntümüzü yeteri kadar belli edemiyoruz.

Eğer ‘sosyal’ olmak bir arkadaş çevresinde faal olmak, sosyal bir organizasyonda etkili olmak, toplumun bir kesimiyle birlikte yaşamak ve aktivitelerde bulunmak ise, facebook bizi geleneksel anlamda anti sosyal yapıyor. 

***

Ben bu facebook tartışmasını son günlerin en çok konuşulan filmlerinden Turist’de başroldeki Angelina Jolie’nin taktığı Janus bileziğine benzetiyorum. Biri bir tarafa, öbürü de ters tarafa bakan iki kafadan oluşan Roma tanrısı Janus’un şehrin hem girişine, hem de çıkışına baktığı için, güven aşıladığı söylenir. Soyut ve somut, iyilik ve kötülük, geçmiş ve gelecek kavramlarını temsil ettiği de söylenir. Bence facebook ve diğer sosyal ağlarında iki yönü var; hem sosyal, hem anti sosyal. Geleneksel sosyal ve yeni sosyal…

Belki eski arkadaşları bir araya getirmede, en azından izini bulmada bir telefondan çok daha etkili. Belki bir hayır kurumu için düzenlenen bir gece için istenilen kitleye ulaşmada daha etkili, yıllardır yurt dışında yaşayan insanların resimlerini görebilme mutluluğunu sağladığı için etkili…

Bilinçaltında çoğumuzun sosyalleşmek için teknolojiyi kullandığına inanmak isterim iyimser olarak.  Yoksa neden Foursquare’de bulunduğumuz lokantanın adını yazalım, Twitter’a şu anda bulunduğumuz ülkeyi, facebook’a gittiğimiz partileri rapor edelim, WhatsApp’dan, Blackberry Messenger’dan, Viber’dan bedava konuşalım…

İletişim içinde olursak, eninde sonunda etkileşim içinde olmaz mıyız?