Mutluluk 46’sından sonra geliyormuş

Yapılan bilimsel bir araştırma mutluluk algımızı ters yüz ediyor. İnsanlar yaşlandıkça daha mutlu oluyormuş. Hayat, insana 46’sında U dönüşü yaptırıyormuş.

Mutsuzlar bu yazıyı mutlaka okusun!

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
23 Şubat 2011 Çarşamba

Brian de Palma’nın ölümsüz filmiydi “Carlito’s Way” – “Carlito’nun Yolu”. Filmin kahramanı Al Pacino mafya hayatını sona erdirip sevgilisi ile birlikte geçmişinden kurtulmayı istemişti. Mutlu olması için karanlık işlerden uzaklaşması gerekiyordu. Her şeyi ayarlar, kendisini takip edenlerden kurtulduğunu düşünerek çok uzak bir ülkeye kaçar. Ve ilk yaptığı ise, deniz kenarında kumsalda devasa bir palmiyenin altında sevdiği kadınla tutkulu bir dans olur. Şeytandan kurtulduğunu sanmıştır o an. Mutlak mutluluğa ulaştığına inandığı an Şeytan onu orada da bulur ve hayat ‘bu kadar’ der…

O filmin unutulmaz sonu hep mutluluk üzerine düşündürtmüştür insanı.

Mutluluk nedir? Bedeli var mıdır? Ne zaman mutlu olunur veya mutluluk sadece bir yanılsama mıdır?...

Hava karanlık, pis bir yağmur var etrafta. Yani hüzün var havada. “Üç maymunu” oynarsak, kendi küçük hayatımızın küçük ayrıntılarında pekâla mutlu olmak var. Ama neden böcekler dolaşır damarlarda? Sanki şu rezil dünyanın adaletsizliğinin, şu hayatın kirlerinin bütün yükü omuzlarda ve sen çözüm aramakla yükümlüsün!...

Hep dedim, yine diyorum: duyarsız olmayı, kendi küçük, sade, basit dünyamın ekseninde yuvarlanmayı çok isterdim. Dünyanın yükünü başkaları çeksin isterdim.

Yok, yüreğim bana hep ihanet ediyor!

Lâkin, durun, iyi bir haber almış durumdayız:

Mutluluk 46 yaşından sonra insanı ziyaret ediyormuş ölümüne değin.

Nasıl oluyormuş?

***

Maurice Chevalier’ye sormuşlar: “Yaşlandıkça neler hissediyorsunuz?” Cevap: “Alternafimi düşünürseniz hiç de fena değil”. Yaşlılık ölümden çok daha iyi!

Hayat; doğumdan ölüme, tepelerden ölüm vadisine doğru sürekli iniş gösteren bir süreç değilmiş.

Bilinenin aksine, yaşlılık arttıkça mutsuzluk artmıyor. Mutluluk ve insan yaşı ilişkisi üzerine kafa patlatan bilimadamları diyor ki, artık hayat bir noktadan sonra U dönüşüne başlıyor. Ve insan yaşlandıkça daha mutlu bir canlıya dönüşüyor. Bu keskin hayati kavşak noktası da ortalama olarak 46 yaşındaymış.

Oysa ki, yaşlılık kimi vücut zorluklarını, hafıza sorunlarını beraberinde getirmiyor mu? Insan bu durumda nasıl daha mutlu olabilir ki?

Yoksa, ergenlik yaşındaki çocuklarıyla uğraşmayı bitirdiği için mi daha mutlu? Yoksa belli bir maddi birikimin ona verdiği güvenlik hissi mi mutlu kılıyor? ‘Hayır’ diyor araştırmacılar.

Yaşlıları daha mutlu kılan dış faktörler değil, tamamen insan ruhunun iç dinamikleriymiş. Keyif alma orta yaşlarda en aza iniyor, sonra yükseliyor. Stres 20’li yaşlarda yükselip sonraları inmeye başlıyor. Endişe, orta yaşlarda en üst seviyedeyken, sonraları düşüyor. Sinirlenme hayat boyunca hep inişte. Hüzün de orta yaşlardaki tepe noktasından hep aşağıya düşüyor sonraları.

İnsanlar 50’sinden sonra karşılaştığı sorunlara karşı daha soğukkanlı davranıyor, daha kolay çözüm buluyor. Duygularına ve sinirlerine daha çok hakim oluyor; dolayısıyla öteki ile ilişkileri daha yumuşak oluyor.

Onlar, ölüme daha yakın olduklarını bildikleri için şimdiki ana daha çok odaklanıp, öyle gençlerin yaptığı gibi uzun vadeli planlar yapmıyor. Ve en önemlisi, onlar hayatta artık neyin daha fazla önemli olduğunu bilip, boş yere her şeye kafayı takarak mutsuzluğu oynamıyorlar. Gerçekleri en nihayet kabulleniyor; isyan duyguları neredeyse yok oluyor.

Ve üstelik araştırmalar gösteriyor ki, mutlu yaşlılar daha üretken ve daha sağlıklı oluyormuş. Bu durum da mutluluğu daha da artırıyormuş.

Yani anlayacağınız, insan yaşlandıkça dünya daha iyiye gidiyor!...

***

Bu noktada sormak lazım. 46 yaşını geçenler U dönüşüne başladılar mı, başlamadılar mı?

Başlamışlarsa onları hepimizin uğrayacağı son durağa kadar mutlu bir hayat bekliyor, araştırmacılara göre.

Başlamamışlarsa durum iç açıcı değil.

Bu atipik durum, varoluşsal sıkıntının habercisi veya göstergesi olabilir.

Önerilebilecek tek şey, “ölmeden önce yapılacaklar listesi”ni kendilerinin hazırlaması ve bir an önce uygulamaya koyması.

Hayat beklemiyor kimseyi.

Twitter.com/ basyazar