Gücün kullanımı engellenemez ama nasıl olacağı kontrol edilebilir…

Köşe Yazısı
27 Ocak 2011 Perşembe

Tana ESKİNAZİ ALALU


Güç, sınıf, rütbe, derece, basamak, düzey, mevki, aşama günlük yaşamda bizi etkileyen, bize görülmeme, duyulmama, kaale alınamama hissini veren veya farkında olmadan bizim başkalarına hissettirdiğimiz hallerdir.  Bunlar günlük hayatımızda bize birçok problemler yaratır.  Arnold Mindel, ‘Sitting in the Fire’ (Ateşin içinde Oturmak) adlı kitabında güç, mevki, düzey ile ilgili şöyle örnekler veriyor...

Tenimizin rengi: Batıda açık renkler daha makbul gözükürler.

Ekonomik sınıf: Zengin olan daha ayrıcalıklı görülür, evsiz olanlar daha az değer görür.

Cinsiyet: Son üç-dört bin yılda erkekler kadınlardan sosyal olarak daha üstün konumda duruyor.

Cinsel seçim: Özellikle çoğunluk heteroseksüel kişileri daha güvenli, homoseksüelleri ise daha az değerli veya iyileştirilmesi gereken kitle olarak görüyor.

Eğitim: Daha çok okumuş olan kişiler daha üstün algılanıyor.

Din: Her ülkede çoğunluk hangi dinde ise o ülkede o dinle ilgili genelde resmi olmayan bir hiyerarşi var.

Yaş: ABD ve diğer batılı ülkelerde genç olmak çok hayran olunan bir özellik. İleri orta yaş ise liderlik için iyi bir konum olarak algılanıyor. Bu durumda çocuklar ve yaşlılar ihmal ediliyor.

Uzmanlık: Batıda ileri yaşlar olgunluk ve uzmanlıkla bağdaştırılmıyor. Uzmanlık o konuda daha uzun vadede şöhreti olana veriliyor. Doğu’da ise, halen, yaşlı olana daha olgun ve uzman gözü ile bakılabiliyor.(Bu konu ile ilgili yeterince görüp bildiğimi düşünmüyorum.)

Meslek: Daha çok eğitim ve sol beyin gerektiren işler daha fazla danışılan ve daha çok mevki getiren meslekler oluyor.

Sağlık: Engelli olmayan atletik vücutlu insanlar daha makbul sayılıyor.

Psikoloji:  Batıda duygusal olmayan dengeli insanlar, sınırını aşmayan kişiler, duygusal, fanatik insanlara göre daha makbul. Psikoloji hocası olmak size bir statü getirirken, uzun müddet psikologlara gitmek şüphe yaratıyor. İlaç alan veya ruh hastalıkları merkezlerinde kalmış insanlar kültürel statüde daha düşük bir yere konuluyorlar.

Spritüellik:  Daha dengeli spritüel inançları olan insanlar spritüelliklerini daha tutkuluyla sürdüren insanlara oranla soru işaretleri ile bakıyor.

Tabii tüm bu sıralamalar, yaşadığınız yer, ait olduğunuz grup, yaşadığınız döneme göre değişiyor.  Gördüğünüz gibi farklılıklar hep var, nerede olduğunuz hep çoğunluğa göre değişiyor. Kime göre, neye göre? Yine baskın gruba, zamana ve yere göre değişiyor. Herkes zaman, zaman tüm rollerde oluyor. Birileri bazı konumlarda yukarıda olurken, diğerleri başka konumlarda yukarılarda oluyor. Bu devamlı değişiyor.

Esasında güç, mevki, düzey iyi ya da kötü değil.  Bunları hiçbir şekilde engellemek de mümkün değil. Sadece gücün kullanımında farkına varılmazsa, acı ve eziklik ortaya çıkabiliyor. Sakin zamanlarda insanlar birbirlerini bir şekilde idare ediyor, farklılıkları tehdit olarak algılamıyor, kendilerini engellenmiş olarak hissetmiyorlar.  Normalin dışındaki  zamanlarda ise durum tam tersine dönüyor. İş yerinde, evlerde, okullarda, devlet dairelerinde insanların canlarının acımasından dolayı birçok problem çıkıyor. Bunlara en kısa zamanda çözüm bulabilmek için ise otorite ile bastırma yoluna gidiliyor. Genelde canları acıyan insanlar, bilinçli ya da bilinçaltı öç almak için başkalarının canlarını acıtıyor ve bu böyle sürüp gidiyor.

Hepimiz az ya da çok günlük hayatlarımızda bunu yaşıyoruz ve bu enerjiyi uyandıracak altyapıyı besliyoruz. Kimimiz insanları görmüyor, duymuyor,  ihmal ediyoruz veya görülmediğimizi, duyulmadığımızı ve ihmal edilmiş olduğumuzu düşünüyoruz. Bu rahatsızlık maalesef bizlerde mutsuzluk hissini oluşturuyor ve zaman içinde şanslıysak ve bastırılmıyorsak isyan ediyoruz. Böyle diyorum çünkü bazen isyan yerine soğuk savaş sürüp gidiyor. İsyan sonucunda ise, insanlar bir şekilde dengelerini geri kazanıyorlar.

İnsanlar kendilerini başkalarının yerlerine koyduklarında ve diğerlerinin ihtiyaçlarına kulak verdiklerinde çözümler daha kolay bulunuyor. Bu yapılmadığında ise  istenildiği kadar haklı olunsun, bastırılmış kişi o kadar kızgın oluyor ki kimseyi duyamayabiliyor.

Hepimiz çok farklıyız. Kendi ailemizin içinde bile birçok şey bizi etkiliyor ve farklı kılıyor. İdeal veya mükemmel insan yok. Herkes  herkesin düğmesine zaman, zaman basıyor…

Son zamanlarda yaşadığınız, sizi rahatsız eden çatışmaları düşünün, orada ne gibi güç dengeleri, önyargılar, sınıflandırma, düzey, aşama ve değer meseleleri vardı? Bu sizi nasıl etkiledi? Sizin de başkalarına aynı şeyleri farklı yerlerde yaptığınızı düşünürseniz bu olayı biraz daha farklı nasıl ele alırdınız?

Güçlerle ilgili tecrübelerinizi ortaya koyun, tartışın, farklılıkları görün ve saygı duyun. Ancak bu şekilde ortak kurallar oluşturulabilir. Üzerinde çalışılınca dengeler oturtulabilir. Bütünlük ancak açık, açık konuşularak ve farklılıklara yer vermekle mümkün.  Güç gerçekten konuşulmuş ve ortak oluşturulmuş kurallar ve yatırımlarla dengelenecek bir şey.  Bütünlük ancak olana açıklık getirmek ve farklılıklara yer vermek ile mümkün olur. Herkesin farklı tecrübelerinden öğrenmek önemlidir. Bu gün başkasına olan yarın bize de olabilir. Tüm tecrübeleri duymak bize zenginlik getirir ve beraber olduğumuz yere ve insanlara olan güveni arttırır. Önceleri biraz sıkıntı yaratsa bile, inanın uzun vadede buna değer.