Değişim rüzgârları

<p>Artık yeni statta bambaşka bir taraftara sahip olacak Galatasaray... Ali Sami Yen’de yan pasa ses çıkarmayan taraftar, yerini Arena’da elinde büfeden aldığı sandviçle homurdanan ‘kulüp müşterisine’ bırakacak.</p>

Yakir MİZRAHİ Köşe Yazısı
22 Ocak 2011 Cumartesi

Galatasaraylı taraftarlar geçtiğimiz hafta içinde çok farklı iki duyguyu bir arada yaşadı. İlk olarak tarihi başarılar elde ettiği Ali Sami Yen Stadı’na Türkiye Kupası’nda oynanan Beypazarı Şekerspor karşılaşmasıyla veda eden Sarı-Kırmızılılar, hafta sonunda ise Türk Telekom Arena’yı Ajax maçıyla açtı. Hem ‘veda’da hem de ‘merhaba’daki atmosferleri soluyan biri olarak şunları söyleyebilirim ki ne ‘elveda’ demek kolay eski sevgiliye ne de ‘tanıştığıma memnun oldum’ demek kolay yenisine...
Uzun yıllar müdavimi olduğum stada veda ederken, çıkmak istemedim... Kupa maçı biteli neredeyse bir saat olmuştu, ayrılmak istemedim geçmişte en keyifli anılarımı paylaştığım mekânla... Çıktığımda duvarlarına dokundum son kez, dozer kepçesini değdirmeden önce... Kulağımda ise Ali Kırca’nın kapanış töreninde sarf ettiği “Yendin, çünkü sen Ali Sami Yen’din” dizeleriyle eve döndüm.
Hafta sonu ise Türk Telekom Arena’daydım, 52 bin 640 kişi kapasiteli stadın açılış töreninde... Seyrantepe’nin belki de Kartepe’den daha soğuk olduğuna, stadın olması gerekenden en az 1,5 ay erken açıldığına, stadın ismiyle tezat oluştururcasına telekomünikasyona dair hiçbir aygıtın çalışmadığına, asfalt altındaki şehir içi ulaşımın asfalt üstündekinden kat be kat iyi olduğuna, organizasyon bozukluğuna, kalifiye eleman eksikliğine, sosisli sandviçin 10 TL olmasına ve stat akustiğinin enfesliğine tanıklık ettim.
Artık yeni statta bambaşka bir taraftara sahip olacak Galatasaray... Ali Sami Yen’de yan pasa ses çıkarmayan taraftar, yerini Arena’da elinde büfeden aldığı sandviçle homurdanan ‘kulüp müşterisine’ bırakacak. İki gol kaçırdığında öfkelendiği forvetine tahammülünü daha da sınırlı tutacak yeni Arena müdavimleri... Tribünler birbirine girecek, “sen niye bağırmıyorsun da biz gırtlağımızı patlatıyoruz” tartışması çerçevesinde... Kısacası çehre değişecek, taraftar profiliyle beraber... Avrupa’nın birçok ülkesinde de zaten bu böyle...
Lükse alıştıkça bir insan onu memnun etmek bir o kadar da zor oluyor. İşte burada kulüp yöneticiliği becerisi ortaya çıkıyor. Daha ilk günden başında bulunduğunuz kulübün ‘müşterisini’ kızdıracak söylemlerde bulunmanız sizinle ilgili sonun başlangıcını hazırlar. Dolayısıyla “Kimseyi stada almayacağız” söylemiyle yanınıza taraf toplamak bir yana ‘bertaraf’ olmak da sözkonusu artık... Hali hazırda tüm mevzularda ele yüze bulaştırılan hamleler, görev süresi boyunca alınan yanlış ve ananelere pek uymayan karar ve tavırlar, Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Adnan Polat ve yönetimi için günlerin sayılı olduğuna işaret ediyor. Hazır stat da bitmiş ve gişe gelirleri bakımından geçmişe oranla kat be kat artacak duruma gelmişken ‘Saray’daki muhalefet bu fırsatı kaçırmaz ve ‘kanlı’ ya da ‘kansız’ bir devrim yaşanır düşünüyorum. Değişim rüzgârları sadece statla sınırlı kalmayabilir...