Tavuk ve Yumurta: Millet mi, Devlet mi?

Köşe Yazısı
22 Ocak 2011 Cumartesi

Jose V.ÇİPRUT


19. asırda, “Fatta l’Italia! Bisogna ora fare gli Italiani” (İtalya kuruldu! İş şimdi İtalyanları yaratmakta...) diyen devlet adamı d’Azeglio’dan iki asır sonra, milletin mi devletten, devletin mi milletten çıktığını yüksek yönetim seviyelerinde bile kestirebilmekten uzağız. Örneğin, geçenlerde İsrail Parlamentosu’na varan ve siyasal, sosyal, kültürel, dinsel, adlî ve ahlâkî açılardan ilginç bulduğum kanun tasarısı: İsrail vatandaşı Müslüman-Arapların birkaç yıldır hem Yahudî vatandaşlara hem de kendi devletlerine karşı vatandaşlıkla bağdaşmaz davranışına tepki olarak, “Yahudî olmayan vatandaşlara İsrail Devleti’ne Sadakat ve Bağlılık Yemini” ettirmek amacıyla sunulan bu tasarının metni basit mi, basit: “Yahudî Devleti’ne sadakat ve yasalarına saygı göstereceğimi beyan ediyorum.” ABD’nin, vatandaşlığını talep edenlere “Amerikan bayrağına bakarak, sağ eli kalbi üzerine dayalı, başı dinsel olmayan her tür başlıktan arî; üniformalıysa ayakta, sessiz, bayrağa bakarak hazırolda selâm” pozunda alınması kanunen gerekli kılınan Devlete Bağlılık Yemini’nin metni, buna kıyasla şöyledir: “Amerika Birleşik Devletleri’nin bayrağına ve bu bayrağın sembolü olduğu cumhuriyete, Tanrı altında tek ve bölünmez millete, hürriyet ve her bir kişiye adalet, sadakatle bağlı olacağıma yemin ediyorum.” ABD’nin yeminini edenler bu ayrıcalığa erişmeye can atan kişilerden ibaret hakikî vatandaş kitleleri; halbuki İsrail’in yeni vatandaşına sunduğu yeminin metnini samimiyetle okuması beklenenlerin bir kısmı, çoğu zaman, kendini bölünmüş-kişi ruh haletinde bulan, İsrail pasaportu taşımakta maddî çıkar gören pragmatik materyalistlerdir, diyeceksiniz, belki. Yani, İsrail’in Yahudî bir Filistinli demokrasi olması mıdır İsrailli Arapları Filistin’de ikinci bir Müslüman Arap devleti kurmak isteyen diğer Araplar kadar rahatsız etmesinin hakikî sebebi yoksa?

İsrail’in ‘Yahudî ve demokratik’ lâkabında ‘demokratik’ vasfının ‘Yahudî’ sıfatından sonra geçmesi devlet gibi organik bir varlığın hangi önem sırasıyla kendini hem Yahudî hem demokratik addedebildiğini sordurabilir. Kanımca, kendini teokratik anlamda Musevî (Mosaic) düşünmedikçe, İsrail’in ‘demokratik’ vasfının (“İslâm Demokrasisi” lakâbının, suskunca ihtiva ettiği dışarıcı eşitsizlik ihtimalinin ilk bakışta yarattığı kuşkudan dolayı, belki de haksızca yüklendiği sanal tezattan tamamen arî) mantıkî bir mefhum ve uygulamada zorluk yaratmayacak, hukûkî ve ahlâkî açılardan da meşru, bir vakı’a olduğu telâkki edilebilmelidir. Vatandaş olmalarına rağmen, içinde yaşadıkları vatanın sembolü olan bayrağa selam veremeyecek, devletin millî marşını ağzına alamayacak, Yahudîyi sevemeyecek derecede derin bir ayrıcılık hissedebilenlerin--sevmedikleri, saymadıkları bir memlekette--vatandaşlık değil, olsa olsa yenilenir tipten (ilk önce, geçici; sonradan ise, lâyık ve gönüllü oldukları takdirde, devamlı) oturma iznine hak kazanmaları her taraf için daha da basitçe güven verici bir gelişme sayılabilir. Yakında kurulacak ikinci Filistin Arap Devleti’nin pasaportu eşliğinde İsrail Devleti’nde oturma iznine sahip olanların ruhlarında yıllardır taşımış oldukları bölünmüş-kişi huzursuzluğunun, bu şıkla sağlanılabilir bir zihin ve gönül berraklığının bahşedebileceği sükûnetin yardımıyla, nihayet, kat’î ve mutlu bir çözüm bulabileceği düşünülebilir--bilhassa, kurulmasına imkân ve destek verilecek ikinci Filistin Arap devleti atalarının kabrinin yakınında oturmayı arzu eden samimî dindar Musevîlere ayni ikamet kolaylıklarını bilmukabele göstermek isterse. ‘Şu Taraf’ta bu tür bir kanunî nizam içinde yeter müddettir ikamet etmiş ‘bu Taraf’ın vatandaşına oturma iznini taşıdığı ‘Taraf’ın pasaportunu da taşıyacak vasıf ve arzusuna eriştiğinde bu hususta sıfat ve dileğinin kanunen lâyık olacağı dikkat ve anlayışın kendisinden öyle anda esirgenmemesi kanımca daha da kolay olacaktır. Nisbeten kısa bir süre için takip edilebilecek böyle bir tutumun zamanla tarafları dinle devlet işlerini tercihen ayrı tutmakta müşterek çıkar bulabilecekleri bir noktaya ulaştırabileceğine şimdiden inanabiliyorum.