Önce insan olmak...

Köşe Yazısı
16 Haziran 2010 Çarşamba

Son on küsur senedir aksatmadan okuduğum, insanlığına, değerlerine, yaşayan tüm canlılara olan sevgisi ile beni her sabah günlük gazeteme yapıştıran tek bir yazar vardır; Bekir Coşkun. Bekir Coşkun çok iyi bir yazardır ama ondan da önemlisi Bekir Coşkun iyi bir insandır; yabancı düşmanlığı olmayan, insanlarını memleket ve inançlarına göre yargılamayan, hayvanların da birer canlı olduğunun bilincine varan, doğayı seven ve koruyan, karısını, köpeklerini, doğduğu şehri seven geçmişi ve kendisiyle barışık bir insandır… Çok takdir ettiğim bu cesur ve insancıl gazetecinin geçen haftaki Şalom Gazetesi’nde Aylin Yengin ile yaptığı röportajını okuyunca, hayranlığım – eğer mümkün ise – daha da arttı.

***

Politik konuları bu köşeye taşımaktan hoşlanmam, ben olaylarla Bekir Coşkun’un röportajında bahsettiği bir açıdan bakmak istiyorum: “Önce insan olmak”…

Tüm dinlerin insanları doğru yola yönlendirmek için olduğuna değinen Coşkun, önce insan olmanın öneminden bahsediyor röportajından. Birine kim olduğunu sorduğunuzda önce dinini söylerse eğer, çatışmalar olduğunu belirtiyor. Bu yazımda ben de kim olduğumu anlatmak istedim size: “Türk’üm, İstanbulluyum, Büyükadalıyım, kadınım, Yahudi’yim, üniversite mezunuyum, Galatasaraylıyım, yazarım, köpek sahibiyim…”

***

Kendimi tarif ederken kullandığım ilk beş tanımı ben seçmedim. Doğduğumda zaten belirlenmişti benim için. Ama ülkemi sevdim, şehrimi sevdim, Büyükada’yı çok ama çok sevdim, dinime ise inandım. Cinsiyetim Allah’ın takdiri ama kadın olarak dünyaya gelmekten çok mutluyum. Üniversite mezunu olmayı da ben seçtim. Ailem için başta türlüsü söz konusu bile değildi gerçi, üniversitenin de lise gibi mezun olunması gerektiği sorumluluğu bana ve kardeşime çaktırmadan aşılanmıştı. Galatasaraylı olmayı çocukken babama olan hayranlığımdan seçtim. Çocukların çoğunun babalarının takımını tutması normaldir zaten, değil mi? Yine Galatasaraylı olmayı seçerdim, başka türlüsünü düşünemem bile. Yazar olmayı, yazı yazmayı çok sevdiğim için seçtim; hâlâ iyi bir yazar olmak, kendimi geliştirmek için her gün uğraşıyorum. Köpek sahibi olmayı hayvanları, özellikle köpekleri çok sevdiğim için seçtim. Sahip arayan bir köpeği sahiplendim, ona tek başıma bakıyorum. Biraz hiperaktif, oldukça da şımarık. Bazen de beni çok yorsa da, verdiği sevgiyle kendini her gün affettiriyor.

***

Kendimi tarif etmek için yaptığım tanımlardan hiçbiri için sorumlu tutulmayı kabul etmem ama örneğin Galatasaraylı fanatiklerin bir maç çıkışı yaptığı taşkınlık, bir yazarın kalemini kötüye kullanarak yaptığı bir karalama, bir kadının aldattığı bir adam gibi…

Ne taşkınlığı yapan, ne kalemi kötü kullanan, ne de aldatan ben değilim çünkü…